Cumartesi ‘en’leri

EN ŞANSLI ERKEK
Berk Suyabatmaz.
Çünkü sevgilisi Burcu Esmersoy, Berk’in bir dönem ilişki yaşadığı Ayşe Özyılmazel’i bir davette görmüş, konuşmuş ve sonra da şu nefis açıklamayı yapmış:
“Biz medeni insanlarız. Ben Ayşe’yi Berk’ten önce tanırım. Yeri ayrıdır. Sevgilimin eski sevgilisi diye sohbet etmeyecek miyim? Bu konuları aşmış insanlarız.”
Doğrusu Berk Suyabatmaz gerçekten çok şanslı.
Böyle ‘cool’ kadınlar etrafında olduğu için.

EN ABUK YANIT
Bensu Soral ve Hakan Baş çiftinin, “Yalı bakıyormuşsunuz, doğru mu?” diye soru yönelten muhabirlere verdikleri şu yanıt:
“Öyle bir şey yok, apartmanda daire bile olur.”
Hani tam da iyi bir şey söylemeye çalışırken her şeyi berbat eden, apartman dairesinde oturanların da bir güzel duygularıyla oynayan (dramatik oldu, ama öyle azizim) bir yanıt...

EN AYIP ANONS
Seda Akgül’ün televizyon programında, trans birey Selin Ciğerci’nin evlilik haberini sunarken “Ben evlenemiyorken o evleniyorsa ben giderim” cümlesini sarf edip gülmeye başlaması.
Dahası, “Ameliyat da olmadım, ben niye bekarım?” demesi...
Espriyse, espri değil.
Basbayağı “Ben doğuştan kadınım” diyerek kendini üstün görme hareketi.
Açıkçası bu anonsundan sonra Seda Akgül, kendisine bir hafta önce televizyonda hakaret eden Nihat Doğan’la aynı seviyeye getirdi. Pek yazık...

Yeni AKM reklamında bir Gwen Stefani

Önceki gün AKM’nin önünden geçiyorum.
Doğrusu bu ya, sarı dolmuş duraklarının oradan bakınca eski AKM hayli hüzünlü görünüyor.
Koca bina yıkık dökük. Daha tam da yıkılamamış.
Ön tarafta ise hem inşaatı kapatan hem de yeni AKM’nin nasıl görüneceğini anlatan fotoğraflı bir pano var.
Bilgisayar çizimiyle resmedilen yeni AKM’nin yeni insanları arasında tanıdık bir sima hemen göze çarpıyor.
Bu civardan değil, uzak diyarlardan bir çift:
Amerikalı şarkıcı Gwen Stefani ve eski kocası Gavin Rossdale.
Neden yeni AKM’nin reklam panosunda yer almışlar, orası muamma.
Sağdan soldan insanları bulup rastgele yerleştirmişler panoya anlaşılan.
Stefani de onlardan biri olmuş.
Keşke AKM tanıtımına gelen yerli ünlüleri koysalardı.
Daha manalı olurdu.

İstanbul’un göbeğinde Hawaii yemeği

Şu dönemin anahtar ve moda kelimesi gastronomi.
Çünkü uğrunda zirveler yapılıyor (bakınız: Gastro Ekonomi).
Gastronomi adının geçtiği peş peşe organizasyonlar düzenleniyor (bakınız: Geçen ay ilki yapılan Extra Gastronomy ve mayısta yapılacak olan Gastro Alaturka).
Geçtiğimiz günlerde ise yine içinden gastronomi geçen bir organizasyona katıldım:
Gastro Design.
Addres İstanbul Ev Dekorasyon Merkezi’nde ilki yapılan Gastro Design’ın davetlileri mimarlar, tasarımcılar ve iş dünyasından isimlerdi.
Gecenin teması ise tropikal iklim. Şef Deniz Ahmet Köse’nin hazırladığı menü de temaya uygundu.
Mesela Hawaii mutfağının imza yemeklerinden Poke (kabaca ‘çiğ balık salatası’ denebilir).
İstanbul’un göbeğinde Hawaii yemeği yemek doğrusu ilginçti, farklıydı.
Bir dönem, özellikle beyaz yakalılar arasında, “gurmecilik” çok modaydı ya.
Yakın arkadaş grupları her hafta toplanıp şehirdeki yeni bir restoranın yemeklerini keşfediyordu.
Gel gör ki iyi ve farklı yemeğe verilen önem canlı müziğin hızlı yükselişiyle değerini kaybetti.
Bakarsınız bu gastronomi etkinlikleri sayesinde yeniden “gurmecilik” oynanan günlere dönülür, belli mi olur?