Paylaş
Eğer taksiye sık biniyorsanız ya da arabanızla gün içinde oradan oraya. Anlarsınız beni. Çok uzakta ya da çok çok yakında habire bir olay oluyor. Ve siz hareket halindesiniz, tam gaz yaşıyorsunuz.
Haberi duyunca düşünmeden durmak mümkün mü: şu belediye otobüsü virajı alamayıp üzerime gelse ne olur, şu önümdeki yaya kişi adımlarını bir an yavaşlatsa, filan... Aslında her bir kötü haber insanın kendini (daha çok) düşünmesine mi yol açıyor?
“Of ki ne off” dedirten iki balad şarkı var bugünlerde dilimde.
Biri, Gülben Ergen’in yeni albümünden, “Giden Günlerim Oldu”. Söz-beste nefis, Ergen’in Oğuzhan Koç’la düeti de öyle.
ıkinci şarkı, Teoman’ın “Çoban Yıldızı”. Teoman’ın Türkçe sözlerini yazdığı bu Fransız şarkının orijinali de nefis. ınternetten bulup dinleyin mutlaka. Calogero+“Danser Encore” yazıp...
Moda fotoğrafçısı Koray Birand’ın Beymen Blender mağazasında “Shameless” başlığında toplanıp sergilenmeye başlanan hepsi de siyah beyaz ve seksi işleri şahane.
Hafta sonu vaktiniz olursa... Gidip bakın.
Çevremdekilerin ani kararlarını dinlemek hoşuma gidiyor.
Biri, “Bu hafta sonu artık sevişmem lazım” dedi daha dün, diğeri “Ya iş bulacağım ya da yeni bir aşk”. Bir başkası, “Deliricem, acilen tatil istiyorum”.
En radikali, “Yok ben bu ülkeden gideceğim”.
Bence en şahane karar, hiç dile getirilmeden pata küte yapılanı.
Sayıklamaya ihtiyaç duymadan yani...
POPÜLER GÖRÜŞMELER
70’lerden gelen bir Göksel
Önce gereksiz bir ön bilgi: Göksel’in evine bir kez o evliyken gitmişliğim, o gitmişliğim de yılbaşı gecesi partisine denk geldiği için evdeki tüm elalemle birlikte hayli dağıtmışlığım var.
Komikti, eğlenceliydi, olup bitmişti. Unutup gitmiştim. Ama Göksel her gördüğünde beni hatırlatır, yüzüm kızarır, “yok canım, valla öyle yapmadım” derim. Fena yani. şimdi Göksel’in evine ikinci kez gidiyorum. Bu kez bekar. Boşanalı epey oldu.
Yeni evi eskisine göre küçük, ama çok sevimli. Meşhur Kamil ise evde yok. Kamil kim?
O bir yakışıklı kedi. Meğer Göksel’in eski kocasının (yani Alper Erinç) evinde kalmış Kamil. Arada bir Türk filmlerindeki analar gibi, apartmanın önüne gidip Kamil’i seyrediyormuş Göksel. Gizli gizli. Durum dramatik yani. Oysa Göksel bugünlerde neşeli.
Çünkü yeni albümü “Mektubumu Buldun mu” çıkmak üzere, eli kulağında. Göksel’in kendi şarkıları yok bu kez albümde.
Onun yerine 70’li yıllar cephesinden seçilmiş 12 şarkı var. (Atar)damar nostalji yani. Gönül Akkor’dan, Ajda Pekkan’dan, Seyyal Taner’den, Ferdi Özbeğen’den (Gülmek ıçin Yaratılmış), Sezen Aksu’dan (Ağlamak Güzeldir) ve daha birçok şarkıcıdan naftalin kokulu şarkılar mevcut albümde. Hepsini de şahane şakımış Göksel. Laf olsun diye değil, hakikaten öyle.
Mesela Ağlamak Güzeldir’i söylemek zor gerçekten. Göksel, “vayyy” dedirten bir performans göstermiş o şarkıda.
Önceki albümlerinde olduğu gibi usul usul söylememiş yani, her perdeden ses vermiş.
Ben albümde bir tek Füsun Önal’ın “Senden Başka”sı çaldığında (evet onu da söylemiş), “aman bunu geçelim” dedim. Sevmiyorum o şarkıyı. Neşe değil azap veriyor bana.
Onun dışında tüm 70’lik cover şarkıları tam yaz akşamüstü demlenirken dinlenesi olmuş Göksel’in.
Gerçi biz dinlerken demlenmedik, çay içtik.
“Bir dahaki sefere” diye diye...
Bir yılbaşı akşamı filan.
Paylaş