Paylaş
Cansu Dere iki yıldır ekranlarda yok, ülke ülke geziyor.
Instagram’da paylaştığı karelerden görüyoruz.
Gittiği ülkenin sadece şehirlerine bakıp çıkmıyor, kasabasına köyüne de gidiyor. Hatta çoğu zaman tren ve karayolunu tercih ediyormuş bir yerden bir yere ulaşmak için.
Yani basbayağı dibine kadar geziyor, dünyayı turluyor Cansu Dere.
İstese “Ezel” sonrası hemen bir dizide oynar, bir şekilde ekranlarda olurdu. Ama bunu tercih etmedi.
Mola vermek istedi.
Tıpkı yapımcı Timur Savcı gibi. O da iki yıl mola vereceğini açıklamış. Bu süreçte bir dizi projesi yapmayacağı söyleniyor.
Mola kültürüne pek alışık olmadığımızdan bu tür örnekleri gördüğümüzde ilk aklımıza gelen soru şu oluyor:
“Her şey tıkırındayken neden böyle bir şey yapıyor ki?”
Yanıtı yine kendimiz veriyoruz:
“Tükenmiştir, bunalmıştır, kaçmak istemiştir...”
Kafaların karışmasının, altında illa olumsuz bir vaziyet aranmasının nedeni belli aslında:
Doğduğumuzdan bu yana mola vermemeye odaklıyız.
Okul bitsin, sonra işe girilsin, sonra evlenilsin, sonra çocuk doğurulsun, sonra kariyerde en üst noktaya gelinsin, sonra torunlar için çalışılsın, vesaire...
Mola verene çaktırmadan salak gözüyle bakmamız, anlıyormuş gibi yapıp aslında hiç anlamamamız bu yüzden...
Gel gör ki mola vermek isteyenler gün geçtikçe çoğalacak gibi. Geçenlerde bu meseleyi sosyal medyada konuşurken bir kullanıcı ruh halini pek güzel özetliyordu:
“Bakkala diye evden çıkıp Hindistan’a kadar gidesim var.”
Karaköy’de sosyalleşmek için 3 neden
Birbirinden farklı mekanları olduğu için...
Bej, Maya, Karaköy Lokantası, Fosil, Forneria, Naif, Unter, Ops, Ferah Feza... Kimine akşam yemeğinde kimine sabah kahvaltısında gitmek elzem. Seçenek bol.
Metropolde olduğunuzu hissettirdiği için...
Çünkü sadece belli bir kitle yok. Yabancısı da var gezmeyi seven her kesimden İstanbullu da...
Manzara dibinizde olduğu için...
Neredeyse tüm mekanlar denize sıfır ya da yürüme mesafesinde...
Pazar öğütleri kısım iki
Instagram’da kendini pazarlamak, daha çok like almak istiyorsan...
Gece yatmadan önce ve sabah kalkar kalkmaz ilk iş yatak odası selfie’ni çekip koymak olsun. Böylece seni takip eden kitle üzerindeki röntgencilik hazzını doruğa çıkarmış, en doğal halini paylaşarak ne denli cesur ve samimi olduğunu ortaya saçmış olursun...
Erkeksen spor salonunda şişirdiğin kaslarını an be an paylaşman ve çeşitli açılardan vücudunu sergilemen sevabına olacaktır.Kadınsan aldığın yeni ayakkabı ya da davete giydiğin elbiseyle verdiğin parıltılı poz kadınların, evde salaş tişört ve mini şortla yalın ayak çekileceğin poz ise erkeklerin dikkatini çekecek, “like coşması” yaşaman kesin olacaktır.
Ne olur gün batımı, gün doğumu manzarası paylaşma. Onlar artık sıktı. Ama hayvanlarla çekilen pozlar hâlâ işe yarıyor. “Like fırtınası” için minik bir kedi yavrusuyla poz vermen yeterli olacaktır.
Paylaş