‘Bonbon Hanım’ın sabah düşleri

Cem Ceminay’ın camiaya kazandırdığı ultra değer, “Bonbon” lakaplı TV figürü (Twitter account’unda öyle geçiyor), Sabahattin Ali’nin çok satanlar listesinden inmeyen Kürk Mantolu Madonna kitabında ünlü şarkıcı Madonna’nın hayatından bahsedildiğini sandı.
Pardon, onun deyişiyle “bizim Madonna”nın.
Ama bu gaf ona yetmedi.
Üstüne şunları da döşedi İstiklal’in sürekli yenilenen taşları gibi:
- “Kitabı okudum, altını çizecek bir şey bulamadım.”
- “Cehaletim işe yaradı, bir ülkenin merhamet ortalaması çıktı.”
- “Özür dile diyorlar, kimden özür dileyeceğim?”
- “Musul’a büyük operasyon varken benim bu kadar konuşulmamı tebrik ediyorum.”
- “Ya arkadaş ne kadar çok Sabahattin Ali okumuşsunuz. Bir cahil kadının konuşması sonucunda bu ülkenin ne kadar bilinçli, ne kadar edebiyatsever olduğunu anlamış olduk.”
Evet, “Bonbon Hanım”ın her şeye ama her şeye bir yanıtı var, çaçaron özgüveni son dönem rezidanslarının reklam dili gibi hayli yüksek tavan: “Köprüye beş dakika mesafede yepyeni, çok tatlı ve lüks bir yaşam.”
Sürekli manevra yapması, tribünlere yönelik ne kadar klişe cümle varsa tepeleme üstümüze yağdırması ve hata yaptığını kabul edip susmaması da kaç kurşun yese ölmeyen korku filmindeki o zombileri anımsatıyor.
Tekrar tekrar diriliyor, tekrar tekrar... Tam bir kabus!
Gel gör ki Bonbon Hanım’lar çok...
Her mahallede bir adet bilmediği halde çok bilen gözüken, herkesi susturan ve bir de zeytinyağı gibi üste çıkan nice Bonbon’lar...
Ayrıca kimse kimseyi tam olarak dinlemiyor.
Dinlese de anlamıyor. Anlamadığının da ayrımına varmıyor.
O sabah o üç kişinin programdaki hali aynen öyleydi.
Üçü de ne kadar saçmaladığının farkına bir türlü varamadı.
Onlarınki gibi sohbetler gündelik hayatta da çok fazla...
Tek fark: Onlar televizyona çıkıyor ve hazırlanmaları şart.
Hazırlanmaktan kaçınıyorlarsa da başlarına gelecek her türlü sosyal medya geyiğine “Beni linç ettiler”
diye isyan etmemeleri,
bir zahmet susup oturmaları gerek.

Magazin her şeyle bağlantılı

Bu skandalın en kötü yanı da şu: Bonbon Hanım yaptığı işi, yani magazin programında yorumcu olmayı da hafife aldı. Oysa bu örnekle gördük ki, magazin sadece ünlülerin özel hayatı değil, yeri geldiğinde her şeyle bağlantılı. Tarihle, edebiyatla, popüler kültürle...Bunların hepsini en küçük detayına kadar bilmek, tüm kitapları okumak zorunda değilsin elbet. Ama haberdar olmak, gündemi takip etmek diye bir şey var. Yani magazin programı dediğin basit, her önüne gelenin konuşabileceği bir şey değil. 

Gençlerin en yeni sosyalleşme hadisesi

Bonbon Hanım’ı bırakalım, biraz da sokaktan bahsedeyim, bakınız ne olup bitiyor.
Gençlerin sosyalleşme konusundaki en yeni hadisesini geçtiğimiz gece keşfettim: Önce telefonuna bir mesaj düşüyor.
Mesaj özetle diyor ki, “Bugün şu semtteyiz. Önce semtin şu bakkalına git, içkini al. Bakkalın sana verdiği krokiyi kap. Krokiden mekanı bul, gerisi kolay”.
Peki mekana geldiğinde ne oluyor?
Senin gibi mesajı alıp içkisini kapanların içerde DJ eşliğinde eğlenmeye başladığını görüyorsun.
Profesyonel barmenlerin gelen içkilerle gece boyu kokteyl hazırladığını da...
Dahası, parti boyunca herhangi bir ücret de ödemiyorsun.
Ev partisine içkinle gitmek gibi bir durum yani...
Tek fark, sadece partinin hangi mekanda olacağını son dakikaya kadar bilmiyorsun. Bu şekilde semt semt geziliyormuş.
Benim son dakikada öğrenip gittiğim son parti Twins Coffee’deydi.
Ve gerçekten eğlenceliydi.