Paylaş
Aynı şekilde fiyatların yüksek oluşundan şikayet ediliyor, “Dün gece şöyle bir hesap ödedik” diye masalarda anlatılıyor, ama ertesi gün yine aynı yerlere gidiliyor.
Aslında Bodrum; bin kere “Bitti artık” diye nokta koyduğun ama terk etmenin mümkün olmadığı o tutkulu, arıza sevgili gibi.
Tüm arıza sevgililer sürprizlidir üstelik. Bodrum da öyle. Sürprizi bitmiyor. Sürekli bir değişimde.
Bodrum’a gelirayak konsepti farklı yeni bir mekan duydum mesela, adı Ritmo Zeytino.
Yalıkavak’taki mekan haftanın sadece üç gecesi açıkmış, perşembeden cumartesiye. Felsefeleri “çiftlikten sofraya” ve menüleri sürekli değişiyormuş.
Günlerini kaçırdığım için henüz gidemedim, ama meraktayım tabii.
Üstelik bir de Dirimart Galeri’yle işbirliği yapmışlar.
Daha önce yazmıştım, bu da bu yazın trend treni:
Sadece İstanbullu mekanlar değil artık sanat galerileri de yazın Bodrum’a iniyor.
Ya bir otelle işbirliği yapıyorlar ya da pop-up sergiler açıyorlar.
Mahalle bakkalım da yazları Bodrum’a inecek diye endişe ediyorum.
Hydra’yı anımsatıyor
Yalıkavak’ın bitmeyen keşfi bu yaz da devam ediyor.
Yakında burada her köşe başında bir mekan olacak gibi.
Eskiden bu civarın en popüleri sadece Xuma’ydı.
Yalıkavak’ın coşma süreci ise Yalıkavak Marina ile başladı.
Sonra Edition geldi, Aman da Bravo bir ara yazlığını buraya açtı.
Derken Kavanoz açıldı.
Bu yaz ise durum şu:
Yalıkavak’ın Gökçebel tarafında peş peşe The Galliard Cove House, Wu, Azur ve Monkey sıralanmış durumda.
Bir başka tarafında ise Must ve Blue Topaz.
Bir akşamüstü The Galliard Cove House’a gittim.
İçinde Kun’u da barındıran mekanın dekorasyonu gerçekten çok iyi.
Gün batımını izlemek için yapılan setler de öyle.
Bu haliyle Hydra’daki Hydronetta’yı anımsatıyor.
Demokratik DJ kabini
The Galliard’ın sahibi Ahmet Uras’la Kun’un sahibi Murat Kazancıoğlu yaza özel yaptıkları bu işbirliğini devam ettirmeyi düşünüyor. Hatta hedefleri yurtdışı. Ama gördüğümü söylemeden olmaz: Burası Kun olarak daha çok öne çıkmış durumda.
The Galliard Cove House biraz geri planda kalmış.
Oradan çıkışta Wu’ya uğradım. İstanbul’daki kitlesi aynen buradaydı.
Demokratik bir DJ kabini yapmışlar. Uzun, ince bir kabin. Herkes DJ’in etrafına toplanıp dans edebiliyor.
Herhalde en çok dans ettiğim, eğlendiğim yer oldu Wu. Tanıdık sima var mıydı derseniz, pek hakim olmadığım yerli dizi dünyasından bir sima, Furkan Andıç iki gece üst üste oradaydı mesela.
Sonraki gece ise Kıvanç Tatlıtuğ. Ama onu bizzat göremedim, mekanın garsonu şöyle söylediği için haberdarım: “Kıvanç Tatlıtuğ geldi, o yüzden müziği tekrar başlattık”.
Hadise ve Mehmet Dinçerler
Bodrum yazıları bu hafta da sürecek, kurtuluşunuz yok.
Bugünkü bölümü Hadise ve Mehmet Dinçerler çiftiyle bitireyim.
Cumartesi gecesi Must’ta yemek yerken içeriye el ele girdiler.
Biraz Hayriye Teyze kıvamında olacak ama söyleyeyim, “Çok yakışmışlar”.
İkisini de tanıdığım için (aslında daha çok erkek tarafını) yanlarına gidip tebrik ettim.
Pek fazla kalmadılar Must’ta. Ama her ikisi de çok heyecanlı ve mutluydu.
Must’a dair detaylar ve diğer çılgın Bodrum notları tabii ki çarşambaya. Israrla bekleyiniz.
Paylaş