Biri işadamı diğeri ünlü... En samimi koleksiyonerler kim?

Güncel sanat piyasasının aktörlerinden biri Murat Pilevneli.

Haberin Devamı

Son yıllarda İstanbul Art News adlı yayını ve Pilevneli Project ile konuşulan Murat Pilevneli; 2001’den 2011’e kadar Galerist’in başındaydı ve Haluk Akakçe’den Taner Ceylan’a, Leyla Gediz’den Ayşe Erkmen’e kadar birçok sanatçıyla çalıştı, uluslararası sergileri organize etti.
Tempo Dergisi için onunla güncel sanat piyasasını konuşmuştum. Şimdi yeri geldi, işte o konuşmadan ilginç satır başları...

DÜŞÜŞE GEÇTİ


* Pazar anlamında baktığında Türk çağdaş sanatı 2011’de zirve noktasını yaşadı, ama daha sonra düşüşe geçmeye başladı.

EN PAHALI SANATÇI

* Canan Tolon’dur diye tahmin ediyorum. Piyasası son derece stabil. Ve hayır, Taner Ceylan pahalı değil.

CONTEMPORARY VE ART’IN FARKI

* Contemporary birebir Türkiye’yi temsil ediyor. Burada ne üretiliyorsa onu gösteren en önemli sanat fuarı. ArtInt’ın temel farkı ise uluslararası ayağının daha kuvvetli olması. Yabancı galerileri getirerek Türkler’le birleştirmeye çalışan bir fuar.

PİŞMAN DEĞİLİM!


* Galerist’i sattığıma hiç pişman olmadım. Özlemiyorum da! Çünkü Galerist 2000’lerin başından itibaren bir trend yarattı, çağdaş Türk sanatını yurtdışına açma misyonunu üstlendi. Ve bu misyon o kadar tanımlı bir hale gelmişti ki, kendi içinde deneysel bir alan dahi bırakmıyordu.
Bu yüzden heyecanımı kaybetmeye başlamıştım.

EN TALEPKAR SANATÇIM HALUK AKAKÇE’YDİ!

* Haluk bir bakıyorsun yapacağı iş için at istiyordu! Apar topar Tekirdağ’dan at buluyorduk. Bir dönem New York’ta yaşıyordu mesela. Biz İstanbul’dan onun market alışverişini online olarak yapıp evine yollatıyorduk!
Her şey Haluk’un üretmesi içindi. Bazen New York’a gidiyordum, beraber resim yapıyorduk ya da geceyarısı sohbet ediyorduk. Çünkü Haluk çalışırken sohbet etmeyi severdi. Ama tüm bunlarda sorun yok. İyi şeyler bunlar.

Haberin Devamı

Biri işadamı diğeri ünlü... En samimi koleksiyonerler kim

TÜRKİYE’NİN EN İYİ KOLEKSİYONERİ

* Bence Ali Dinçkök. Çünkü kalbiyle bu işi yapıyor ve karakteristik bir koleksiyona sahip. Üstelik o koleksiyonu yaratırken sanatçıyla birebir arkadaşlık kurabilen ve buna değer veren biri.

CEM YILMAZ SON DERECE SAMİMİ

* Cem Yılmaz’ın eser toplamaktan bir fayda sağlama amacı güttüğünü sanmıyorum. Cem gerçekten bu işe kalben inanıyor, alıyor. Çünkü karakteristik işler topluyor.
Genelde street art. Adam araştırıyor, buluyor, alıyor. Türkiye’de bile yok aldığı eserler. Bence son derece samimi.

Haberin Devamı

‘Art’ım geldi diyorsan...

İstanbul bir haftadır güncel sanatla yatıp kalkıyor. Kimisi sadece Bienal ve sanat fuarı ArtInternational’ın partilerinde boy gösteriyor. Kimisi sergilenen işlere de gidiyor, fikir sahibi oluyor. Kısacası bugünlerde en havalı şey bu: Güncel sanat peşinde koşmak, ‘art’sal fikirler beyan etmek ve belki de tüm bu koşturmacanın içinde bizzat kendini de bir güncel sanat işine dönüştürmek! İşte olup bitenlerin kısa bir özeti...

* ArtInternational cuma günü koleksiyoner ve medyaya özel bir ön izlemeyle açıldı. İçeride görmeye değer neler vardı peki? Bir çırpıda söylersek...

* Yayoi Kusama’nın Gold Shoes’u...
Londralı Andipa Galeri’nin Damien Hirst’lü, Andy Warhol’lu, Peter Burke’lü, David Hockney’li şahane seçkisi...
Geçen yıl da böcekli bir başka işini (Star Wars’un Jedi’ını yapmıştı) gördüğümüz Jan Fabre’nin yine böceklerden yaptığı ama bu kez çok da çarpıcı olmayan heykeli...
Uzaktan bakınca, “Orada neden kalabalık toplanmış?” diyerek yanılsama yaşayabileceğin Enrique Marty’nin yaşlı adam heykelleri...
Londralı meşhur Victoria Miro Galeri’nin gözdesi, deniz kızına alternatif deniz oğlanı heykeli...
Ve ayrıca Banksy ve dikkat çekici Chantal Joffe tablosu...
Patricia Piccini’nin tuhaf hislerle beraber dokunma isteği de uyandıran çiçek gibi açmış işi...
Selma Gürbüz’ün 75 bin euro’luk optik tablosu..
Ve bir de tüm bu yıldızların yanında keşdefilmeyi bekleyenler: Mesela Serkan Adın’ın Baselitz’e Öpücük adlı alüminyum üzerine kotardığı işi...
Kısacası ArtInternational yine dinamik işlerle dolu. Özellikle komşu ülkelerin galerilerini dolaşıp fikir sahibi olmak çok eğlenceli.
Misal: İranlı galeri Assar Art onlardan biri.

* ArtInternational partileriyle de geldi şehre. Bu partilerden biri Soho House’daydı. Diğeri ise Spago’da. İstanbul Art News’ün düzenlediği Spago’daki partide izdiham vardı desem yanlış olmaz.
Bir ara öyle kalabalıktı ki, koca mekana sığamadık, dahası içkiler çok erken bitti.
Üstelik kapı çok sıkıydı. Listede adı olmayanlar içeri alınmıyordu. Ama demek ki herkes listedeydi, çünkü bir ara bar tarafında adım atacak yer yoktu.

Yazarın Tüm Yazıları