Birbirimize benzemek zorunda değiliz

Serel Yereli’nin İtalya’da bir parkta çektirdiği fotoğrafı ve o poza Serenay Sarıkaya üzerinden sert bir yorum yapan Demet Akalın’a dair hislerimi cumartesi günü yazmıştım.

Haberin Devamı

Serel Yereli kendisini eleştiren herkese dün toplu yanıt vermiş.
Özetle diyor ki:
“Yaşasın özgür Avrupa demek lanet olsun Türkiye demek değildir...
Instagram’da ona buna salça olup huzursuzluk, gerginlik çıkararak kendini ülkesi için işe yaramış hisseden herkes istediği kahramanlığı yapsın. Buyurun gösterin seviyenizi.”
Yereli’nin yanıtını genel olarak beğendim.
Çünkü bu tür olaylarda bazen şöyle olabiliyor...
Ünlü şahsiyetler gelen tepkileri görünce, “Pardon, beni yanlış anladınız” deyip iki dakika önce söylediği düşüncesinin arkasında durmaktan vazgeçebiliyor.
Serel Yereli böyle yapmamış.
Ama onun da bu memlekete ait olduğunu göstermek adına 30 göbek İzmirli olduğuna dair nüfus kayıtlarını sosyal medya hesabına koyması abartılı olmuş.
Amma velakin ona gösterilen tepkinin abartısına bakınca Yereli’nin sülale kaydını teşhir etmesi gayet olağan kalıyor elbette.
Lakin bundan sonra Yereli’yi zor günler bekliyor.
Yapımcılar korkup onu bu polemik yüzünden cezalandırabilir.
Yani iş vermeyebilir.
O da böyle şeylerle karşılaşacağını zaten -maalesef- biliyordur.
Bu arada Demet Akalın cumartesi yazımla ilgili bana mesaj attı.
Kızgın bir tonda yazdığı mesajını yayınlayabilir miyim diye sordum, istemedi.
O zaman son kez sadece şunu söylemek istiyorum:
Kimse kimseyi farklı bakış açısı yüzünden yargılama, asıp kesme, sürgüne gönderme hakkına sahip olmamalı.
Sonuçta birbirimize benzemek zorunda değiliz.
Benzeseydik sıkıcı olurdu zaten.

Haberin Devamı

Trump’ı özetleyen cümle:
Hey Kenny baban nasıl?

Netflix’te yayınlanan “Trump: Bir Amerikan Rüyası” belgeselinde Trump’ı özetleyen komik bir anı var.
Anlatan kişi, 70’li yıllarda Daily News’te çalışan gazeteci Ken Auletta.
Auletta’nın babasıyla Donald Trump’ın babası Fred tanışıyorlar.
Ama çok samimi değiller.
Bir gün babası Donald’a, Ken’in gazeteci olduğunu fısıldıyor.
Böylece bu bilgi Trump’ın aklında kalıyor.
Donald aynı yıl gazeteci Ken’i bir basketbol maçında görüyor.
Hiç tanışmadığı halde “Hey Kenny” diye samimi bir şekilde sesleniyor ve ona “Baban nasıl?” diye soruyor.
Ken, “Öldü” diye yanıt veriyor Donald’a.
Ertesi yıl bir başka basketbol maçında tekrar karşılaşıyorlar.
Trump yine aynı soruyu soruyor:
“Hey Kenny, baban nasıl?”
Ken, “Aslında o öldü” yanıtını veriyor.
Ve üçüncü yıl! Basketbol maçında yine karşılaşma ve Trump’tan yine aynı soru:
“Hey Kenny baban nasıl?”
Bunun üzerine Ken tekrar babasının öldüğünü söylüyor ve bir şey söylemeden yanından ayrılıyor.

Haberin Devamı

Kadın 60 yaşın üstündeyse
aşk hayatı biter mi

Güllü Aybar’ı tanırım.
Zarif ve zeki bir kadındır. Sohbeti şahanedir, esprilidir.
Kendine çok iyi bakar. Aybar’ın, Bade İşçil’den 2016’da boşanan Malkoç Süalp’le aşk yaşamaya başladığı haberini okuyunca önce “Doğru mu değil mi” diye teyit ettim bu yeni ilişkiyi.
Doğruymuş, Malkoç ve Güllü berabermiş. İkisi adına sevindim.
Bir de şu yaş meselesini umursamamalarına...
Medyada özellikle ikisinin yaşları üzerinde duruldu ya.
Malkoç 50 yaşında, Güllü 63 yaşında diye altı çizildi.
Sanki 60 yaşın üstündeki bir kadın aşk yaşayamazmış gibi bir imayla verildi haberler.
Bu kalıpları kırdıkları, yaşın başın filan aşk söz konusu oldu mu önemsiz hale geldiğini kanıtlayıp ilham verdikleri için hem Malkoç’a hem Güllü’ye teşekkür etmek lazım.
Sonuçta aşk yaş da dinlemez, başka bir şey de...

Yazarın Tüm Yazıları