Paylaş
Paris’in yeraltı tünellerinde bir araya gelip toplantı yapıyor ve kendi aralarında ürettikleri alternatif belgesel ve filmler için gösterim düzenliyorlar.
En önemlisi de yaşadıkları şehre sahip çıkıyorlar.
Üstelik sahip çıkma şekilleri/eylemleri tam filmlik!
En şık işleri mesela, Pantheon binası içinde yıllardır çalışmayan tarihi saati onarıp yeniden işler hale getirmeleri!
UX’çiler, saatin tamiri için binanın kapanış saatini beklemiş, daha sonra da yeraltı tünellerinden içeriye girip saati onarmışlar.
Ertesi gün Pantheon’a gidip yıllardır çalışmayan saatin gayet aktif olduğunu görenler elbette gözlerine inanamamış.
Ama Paris Belediyesi ilerleyen günlerde saati yeniden bozmuş!
Varolan düzeni altüst eden bu tamirat kimselere örnek olmasın, anarşist restore ruh herkesi ele geçirmesin diye...
Malum, bugünlerde İstanbul’un her yerinde bir inşaat var.
Şehir hızla değişiyor, bir şekilde yenileniyor.
Ve şehrin içindekiler bu değişime katılımcı değil.
Sadece pasif bir şekilde izliyor ve değişim sırasındaki inşaat çilesinin bir an önce bitmesini bekliyorlar.
UX’çilerin belgesel haline getirdikleri Pantheon Saati işini hali hazırda devam eden İstanbul Tasarım Bienali’nde izleyince insanın aklına ister istemez şu temenni gelip çörekleniyor:
“Bizim de acilen şehre sahip çıkan zeki bir yeraltı örgütüne ihtiyacımız var”.
Mevzular arası trekking
- ADANALI İŞKADINLARININ İLANI
Geçen hafta Posta Gazetesi’nin göbeğinde Adanalı işkadınlarının ilanı vardı!
24 işkadının arka arkaya tanıtıldığı ilan her açıdan ilginçti.
Belli ki Adanalı işkadınları, “Biz buradayız” demek istemişlerdi, “Buradayız ve çoğalıyoruz.”
İlanda, samimiyetiyle en çok dikkatimi çeken Yasemin Aktürk adlı işkadını oldu. Şöyle yazılmış Aktürk için:
“Eşini kaybedinceye kadar marketten bir tek ekmek bile almayan bir ev hanımı olmasına rağmen eşinin vefatının ardından zoru başardı. Odeon Müzik, Bale ve Dans merkezini kurdu.
40’ından sonra otomobil kullanmayı, hesap yapmayı, bilgisayar kullanmayı öğrendi.”
- DÜET ZAMANI
Şu sıra iki yeni düet var. İlki Britney Spears ile will.i.am’ın “Scream&Shout”u.
Kulüplerde bam bam çalacağına şüphe yok, tam o formülde ilerliyor.
Diğeri de Rihanna ile dayakçısı Chris Brown’ın “Nobodys Business”ı.
Brown’ın Michael Jackson’ı andıran vokallerini duymazdan gelirsek şarkı güzel. Rihanna’ya laf yok, o zaten bir içim su/ses.
- UZUN UZUN GÖKSEL
Albümlerin ömrü kısa olmaya başladı ya, en fazla dört-beş ay sonra unutuluyor ve yenisi beklenmeye başlanıyor.
Göksel’in son albümü ise böyle olmadı.
Bu yılın başlarında çıkmıştı “Bende Bi’ Aşk Var” albümü.
Hâlâ dinleniyor. İçindeki şarkılar hâlâ yeniymiş gibi bir tat bırakıyor.
Çünkü şarkılar içten, laf olsun diye yazılmadığı hemen hissediliyor.
“Yalnız Kuş”a çekilen kliple beraber o tat yeniden tazelendi işte...
Paylaş