Paylaş
Ama günlerdir bir kısım meteorolog çok iddialıydı:
“Dikkat 1987 kışındaki kar yağışı gibi olabilir.”
1987 kışı denilen, anlata anlata bitirilemeyen o meşhur kışta şunlar olmuş İstanbul’da:
◊ 10 gün boyunca kar fırtınası olmuş.
◊ Saatte 80 kilometreye çıkan rüzgâr varmış.
◊ Şehrin elektrik ve telefon şebekesi çökmüş.
◊ Ayrıca barajlardan biri arızalanınca şehir susuz kalmış.
Yani 1987 kışı tam bir kabusmuş aslında.
Ama “Dark” dizisinde olduğu gibi ısrarla bizi 1987 kışına döndürmek istiyor sanki bir kısım meteorolog. Bir uyanmışız, 1987’deyiz, imdat!
“1987 gibi olmaz” diyen başka meteorologlar da var tabii. Bu görüşe başından beri şiddetle karşı çıktılar. “Abartılıyor” diyen de oldu.
Sonuç şu: Meteoroloji magazini en sevdiğimiz şeylerden biri olup çıktı.
Özellikle Twitter’da bazı hesaplar birbiriyle acayip kapışıyor.
“Siz o hesaba aldanmayın, Balkanlardan gelen soğuk hava bizi teğet geçer” diyor biri. Ötekisi başka bir şey.
Havanın durumuyla hiç olmadığı kadar ilgiliyiz artık.
Ödül formülü yetersiz
Sağlık Bakanlığı restoran ve kafelerin açılması için yeni bir formül üzerinde çalışıyormuş.
O formül de şu:
İl ya da ilçe bazında az vaka sayısı olan yerlerde mekanlar açılarak halk ödüllendirilecekmiş.
Bir kere bu “ödül” kelimesi çok yanlış.
Survivor yarışmasında değiliz ki...
Ayrıca mekanların açılması bizlerden daha çok yeme-içme sektöründe çalışan insanların ihtiyacı. Herkesin malumu, birçok çalışan işsiz kaldı. Kapanan mekanlar oldu, kapanacak olanlar var. Kısacası bu ara formül yeme-içme sektörü için asla yeterli olmaz.
Tam aksine yine “eşitsizlik” doğurur.
Yoga sadece bu mu
Dün Hürriyet Pazar’da Zeynep Tokuş Yılmaztürk’le yoga üzerine yapılmış bir röportaj vardı. Paylaştığı yoga pozlarıyla epeydir ilgi odağı kendisi.
Ama şöyle bir şey de var:
Yoga sadece bu tür akrobatik gibi görünen pozlardan ibaret değil ki... Sadece bu yanını gösterince ya da anlatınca insanlar sanki cimnastik gibi algılıyor yogayı.
Neyse ki iyi yoganın özünü çok iyi anlatan hocalar var artık online mecralarda.
Son zamanlarda...
◊ En lezzetli bulduğum paket servis şef Umut Karakuş’un restoranı Muutto’ya aitti. Özellikle ıspanak mücver ve kavanoz içinde gelen fırında nohutlu kabakları şahane.
◊ Çağatay Ulusoy’lu “Yeşilçam” dizisinin fragmanını sevdim. Umarım fragmanı gibi hoş bir seda bırakır dizi.
◊ Cem Adrian ve Sena Şener düeti “Yine mi Yol”u dinledim. Kar yağışına dalıp gitmişken nefis gidiyor, tavsiye ederim.
Paylaş