Paylaş
İKİ GATSBY’DEN HANGİSİ OLMUŞ
1974’teki Gatsby’yi Robert Redford, 2013 model Gatsby’yi Leonardo DiCaprio oynuyor. Robert Redford tutkulu ve gizemli aşık Gatsby’yi daha sindire sindire, daha nazik canlandırıyor. DiCaprio ise kostümü hariç günümüzdeymiş gibi hareket eden, Gossip Girl’deki iki farklı New York karakteri Chuck Bass’le Dan Humphrey’nin bir karması gibi duran, karikatür bir Gatsby olarak karşımızda. Fazla dinamik fazla pop kalıyor Redford’un yanında.
HANGİ NICK DAHA İYİ
Tabii ki 1974 versiyonundaki Sam Waterston.
Yeni filmde Nick’i canlandıran Tobey Maguire neredeyse filmde Gatsby’ye aşık biri gibi resmedilmiş: Fazla hayran, fazla onun yörüngesinde.
HANGİ DAISY DAHA ARIZA
Bir kez daha 1974’teki Gatsby diyeceğim. Mia Farrow’un Daisy’si o tutkuyu, kıstırılmışlığı ve ne yapacağını bir türlü bilememe halini o kadar net veriyor ki… Aynı hissiyat 2013 model filmde yok. Buradaki Daisy (Carey Mulligan) sadece şımarık bir zengin gibi görünüyor gözümüze o kadar. Neden öyle davrandığına dair çok fazla ipucu elde edemiyoruz.
BİRİ ÇOK DERİN DİĞERİ FAZLA MTV
Redford’lu eski versiyon tüm karakterleri en derinlemesine tanıtıp çatışmalarını ince ince örüyor. Keza Gatsby-Daisy aşkını da aynı şekilde… Öyle ki, ikilinin yıllar sonra Nick’in evinde gerçekleşen buluşmasında hemen birbirine sarılıp dokunmaya başlaması gerçekleşmiyor. Ama Leonardo’lu yeni filmde tam tersi, Gatsby ve Daisy anında eskisi gibi oluyorlar.
Bu yüzden pekala şöyle denilebilir: 70’li yıllarda çekilen ne kadar melodram tadında ve ağır aksak ilerliyorsa, yeni versiyon tam da günümüzün sosyal medya çağına uygun olarak havai fişek fırlamalığında.
Gökyüzünde müthiş bir şatafat ve hızla patlıyor, sonra da unutuluyor.
SONUÇ
Redford’lu eski versiyonun aynısını çekseydi Baz Luhrmann kimseler izlemez, korkunç sıkıcı bulunurdu.
O yüzden gayet günümüze uyarlanmış bir Muhteşem Gatsby yapılmış işte. Klip estetiğinde, çok derinlere inmeyen, müzikleri ve görselliğiyle ön plana çıkan, ‘74 versiyonundaki gibi karakterlerin yaz sıcağında terden şıp şıp damlamasına yol açan Long Island sıcağını asla yansıtmayan…
Luhrmann çağın hazzını yansıtmış yani: Yakala ve unut!
Onun çektiği versiyondan unutamadığım şey ise 7 Temmuz’da İstanbul’da vereceği konseri merakla beklediğim Lana Del Rey ve filme fon olan şarkısı ‘Young and Beautiful’.
O şarkıdan pazar mırıldanması olsun dilinize:
“Genç ve güzel değilken beni hâlâ sevecek misin?”
Peki ama kim bunlar
Ali Poyrazoğlu’nun genç ekibiyle doksanlı yıllarda yaptığı Kim Bunlar komedisindeki o şarkı, yazıyı yazarken sürekli beynimde çın çın:
“Kim bunlar kim bunlar, peki ama kim bunlar?”
Çünkü çarşambadan beri bin tane telefon, “Ya kim bunlar nolur söyle, çatlayacağım” diyen.
Çatlatma noktasına getiren şey, ‘Şehrin konuştuğu bir acayip hikâye’ yazısında bahsi geçen, bekarlığa veda gecesinden sonra sürpriz bir şekilde siyahi bebek sahibi olan o çift.
Kimseyi merakından ötürü yargılamıyorum, amma velakin bu yüksek doz meraka şaşırdım da.
Şaşırtıcı bir başka şey de, “Özel hayata saygın yok mu?” diye iri cümleler kuran etik karnesi hali hazırda sabıkalı mecralardı.
Ama işte böyle bir şey yazınca herkes devamını bekledi.
Oysa ilk başta söyledim, şehrin popüler buluşma noktalarında konuşulanı, şehir efsanesi haline gelmiş bir şeyi paylaşıyorum diye.
Ötesi yok yani. Şimdi usulca dağılalım lütfen, yormayın beni.
Paylaş