Paylaş
Çünkü her şey çok hızlı olmuştu.
Bir ay önce tanışan genç çift çok geçmeden evlilik kararı almışlardı.
Buraya kadar her şey iyi hoş, hatta dışardan çok da romantik gibi.
Ama bir de "geride kalanlar" var.
İşte şimdi herkes o "geride kalan"ı konuşuyor ve "nasıl yani?" oluyor.
Geride kalan o kişi, Önder Bekensir’in eski sevgilisi.
23 yaşında, İngilizce öğretmenliği yapan Amerikalı Courtney.
Mavi gözlü sarışın Courtney, uzun bir süredir Bekensir’le beraberdi.
Ve anlatılanlara göre taze bir hamileydi!
Ama o iki aylık hamileyken Bekensir onu İstanbul’da bırakıp Bodrum’a gitmiş ve orada Süreyya’yla aşkı başlamıştı.
Gerisi malum...
Courtney’nin daha sonra ne yaptığına gelince...
Elbette bu ani olay üzerine apar topar çocuğunu aldırmış.
Eminim çok kırılmıştır.
Bu şekilde "geride kalmak"tan dolayı...
NOT: Hep eski manken yazılıp duruyor Bekensir hakkında. Peki Bekensir kimdir esasen? Bu da çok merak edilen bir husus. Sanayici bir ailenin oğlu olan Bekensir, Karahan Çantay’ın birinci olduğu yarışmada ikinci olmuş bir ’erkek güzeli’. Mankenliği çok kısa yapıyor. Sonra Amerika’ya gidiyor.
Miami’deki Mint Lounge’da çalışmaya başlıyor. Orada ortaklığa kadar yükseliyor. Anlaşmazlıklar yaşayınca ülkesine geri dönüyor.
Emre Ergani’yla çalışmaya başlıyor. Çeşitli organizasyonlar yapıyor.
Hikayesi budur yani Bekensir’in.
Milli güreşçilerle Hande Yener karşılaşması
Cumartesi gecesi Taksim Meydanı’nda bir gürültü patırtı.
Dedik, "Ne oluyor yine, hangi deli şenlik sözkonusu?".
Meğer güreşçileri Pekin’deki Olimpiyatlar’a yollama şenliği varmış.
Bu birkaç haftadır malum, milli güreşçiler çok farklı bir şekilde gündeme geldiler. Hepsiyle şık moda çekimleri yapıldı. Sonra bunlar basına dağıtıldı.
Amaç güreş sporuna dikkat çekmek, "Nasıl olsa madalya alıp duruyor çocuklar" kayıtsızlığını yıkmaya çalışmaktı.
Sanırım başarılı oldular da...
O gün uğurlanan takım serbest güreşçilermiş. Grekoromenciler çoktan gitmiş. Takımdaki yedi güreşçiden beşi oradaydı: Ahmet Gülhan, Serhat Balcı, Sezer Akgül, Tevfik Odabaşı ve Ramazan Şahin.
Az sonra da aralarına dişi bir güreşçi katıldı: Hande Yener.
YETER Kİ HANDE GİBİ OLSUN!
Hazır Hande gelmişken, güreşçilere sordum, "Hande gibi durmadan saçını boyatan bir kız arkadaşınız olsa ne yapardınız?
Ya da olsun ister miydiniz?"
Sadece Serhat Balcı, "Yeter ki Hande Yener gibi olsun, yakıştırmasını bilsin" dedi. Diğer güreşçi arkadaşlar çekimser kaldı.
Zaten Balcı, Hande’ye full desteğiyle dikkat çekti: "Eğer uçuk şeyler yaparsanız ya batar ya da çıkarsınız. Hande çıkmasını bildi."
Bu arada hepsinin ortak noktası, küçük yaşta bir aile büyüğünün yönlendirmesiyle güreşe başlaması.
"Sonradan pişman oldunuz mu?" diye sorduğumda, hepsi gayet emin "Yoo gayet iyiyiz" yanıtını verdi. Bir diğer ortak noktaları da kulaklarındaki pıhtılaşma. Meğer güreşirken en çok darbeyi kulak alıyormuş. İç kanama oluyormuş kulakta.
Peki müsabaka esnasında giydikleri o askılı mayolarla utandıkları oluyor mu? Bu konuda gayet profesyoneller:
"Dışarda giyersen olabilir, ama mindere çıkarken utanmıyorsun. Çünkü o bizim kostümümüz".
Rafet de mi konuşmuş?
Tekrar Hande Yener’in yanına gidiyorum. Ona güreş değil, başka bir şey soracağım tabii. Şu son yaptığımız röportajda söylediği "Popüler müzikte devrim yaptım" sözü üzerine Rafet El-Roman, "Devrim yapmak ona mı kaldı" lafını etmişti.
Acaba Rafet’e yanıt verecek miydi?
Hande şöyle dedi kısaca:
"O da mı konuşmuş diyorum! Sonuçta ben kendi fikrimin arkasındayım. Ben kimsenin kendisiyle ilgili yorumlarına yorumda bulunmuyorum. Rafet de yorum yapmayabilirdi. Onu ilgilendirmiyordu. Hiç gerek yoktu!"
Paylaş