Dile kolay tam beş sene olmuş İf İstanbul başlayalı.
Oysa daha dün gibi, AFM Fitaş’ta "Şu film diğerinden daha acayipmiş" muhabbetinin yapıldığı günler. Bu yıl da işte, önümüzdeki haftanın perşembesinde start alıyor bir haftalık bağımsız film maratonu. Bugün ise biletler satışa çıkıyor Biletix üzerinden. Yüzde 10 indirimli. O yüzden film seçmekte zorlanana ya da "ne var ne yok" ayaküstü bilmek isteyene küçük bir liste. Mutlaka görün, görmezseniz "dirimi görün" bab’ında (www.ifistanbul.com).
1. Jack&Rose’un Şarkısı: Epeydir beyazperdede gözükmeyen Daniel Day Lewis yıllarca komün hayat yaşamış bir adamı oynuyor filmde.
2. Belalı Oyun: Liseli bir kız, öğretmeninin kendisini taciz ettiğine herkesi inandırıyor. Çünkü ilerde oyuncu olmak istiyor. Bu oyunu da ilk deneme olarak görüyor!
3. Ben, Sen ve Diğerleri: Cannes ve Sundance ödüllü film, düşük bir bütçeyle çekilen yapımlardan. Hafiften, geçen seneki "Tarnation" havasında bir film olabilir, sinema dili bakımından.
4. Dokuz Hayat: Dokuz farklı kadının hikayesini anlatan filmin kadrosu müthiş: Glenn Close, Holly Hunter, Sissy Spacek, Kathy Baker, Robin Penn Wright ve Joe Montegna.
5. Mutluluk Gibi Bir Şey: Bolca ergenlik, gençlik sıkıntısı filminden en iyisi bu. Bir seans (bir doz) iyi gider.
6. Transamerica: "Desperate Houseviwes" yıldızlarından Felicity Huffman’ın oynadığı film, son ameliyatına iki gün kala oğlunu hapisten çıkaran bir transeksüeli anlatıyor. Huffman, bu rolüyle Altın Küre almıştı.
7. Burning Man: Bu köşede o kadar yazdım çizdim Nevada Çölü’nde her yıl yapılan Burning Man Festivali’ni. Ve şimdi belgeselini izleme şansı doğdu festivalde.
8. George Michael ve Madonna belgeselleri: George Michael "cinsel" hayatına dair açıklamalar yapıyormuş, Madonna ise son turnesinden tutun, Guy’a nasıl çay demlediğine kadar her tür özelini döküyormuş ortaya.
9. Hayatta Kalmanın Beş Yolu: Bir adam karısını öldürüp gömer. Ama kadın her seferinde daha çok güçlenerek geri döner! Hadi bakalım... Çok absürdmüş bu film çok.
10. Şeker: 12 yaşındaki bilmiş kardeşi, 18’lik Cliff’e üç şey verir: Bir şişe votka, bir metro bileti ve sigara. Bu "Git şehre, seks yap" demektir. Cliff de öyle yapar, ama kimle?
Ablanızın broşuna kurban olun
Bülent Ersoy’un Günay’daki galasına giden arkadaşım anlatıyor. Ersoy sahneye çıkmadan önce (herhalde korkudan) herkes yemeklerini bir telaş bitirmiş ve 23.00 civarı sahneye çıkınca bir sessizlik hakim olmuş Günay semalarına.
Sonra öyle kendinden geçmiş ki Ersoy şakırken (göğsüne vura vura inletmiş nameleri), ön masada oturan Gizem Özdilli ve arkadaşlarının masasına panter broşu (o müstesna yerinden çıkıp) fırlamış!
Başkası olsa gider icabına bakar broşun, ama arkadaşlar dürüstler işte, teslim etmişler Bülent Hanım’a panter broşu.
ONUR BAŞTÜRK’ÜN GÜNDEMİNİ TAKİP ETMEK İÇİN
BLOG OBASTURK yazıp Turkcell 2727’ye gönderin, size de gelsin