Paylaş
Alex gitmiş ya da kalmış, o da umurumda değil.
Umurumda olan şey, Aziz Yıldırım’ın Alex’le görüşmesine dair anlattıkları. Şöyle diyor ya Yıldırım:
“Alex içeri girdi, elinde telefonu vardı. Ha bire yazıyor, ayak ayak üstüne atıyor. Biz örf ve adetimizde büyüğümüzün karşısında ayak ayak üstüne atmayız. Hâlâ tweet atmaya devam ediyordu, yüzümüze bakmıyordu.”
Şimdi bu cümlelerde:
-Yıldırım’ın ayar vermeye bayılan despot lise müdürü/haşin aile babası tavrına mı yanmalı?
-Yoksa “örf ve adetler”i kalkan yapıp önünde diz çökmeyen, el öpmeyen birine karşı padişah padişah celallenmesindeki hiç de profesyonel olmayan çocuksuluğa mı?
Bu bacak bacak üstüne atma meselesi zaten bizim en büyük kabuslarımızdan biri. Fi tarihinde beraber program yapma talihsizliğine eriştiğim bir hanımefendi de nefret etmişti canlı yayında bacak bacak üstüne atmamdan.
Her zamanki gibi uzun uzun çemkirmekten kendini alamamış, vıdı vıdı konuşmuş ve de kafamı şişirmişti.
Bacak bacak üstüne atmak bir tehdit gibi mi algılanıyor nedir, hemen “Bu ne saygısızlık?” oluyorlar, “Karşımda nasıl böyle durursun?” demeye getiriyorlar.
Mum gibi durmanızı bekliyorlar.
Efendi olmaktan, saygıdan filan anladıkları dar çerçeve bu.
Asla rahat olma, kendin olma, bacağın kolun oynamasın, hatta hiç hareket etme, dümdüz dur...
Hadi bize çocukluğumuzdan beri söylenip/kodlayıp duruyorlar, “Yavrucum, amcalar karşısında ayıp olur, öyle oturma” diye.
Ama yerinde duramayan Brezilyalı Alex elbette bilmez bu tip Türk kodlarını. Ve en doğal haliyle, kafasına estiği gibi davranır.
Sonunda da maalesef böyle Türk kodlarına yenik düşer. Boşver Alex, sen içinden geldiği gibi davranmaya devam et...
Asıl saygı ve saygınlık
o diyarda...
Sezen Aksu kiminle dans etti
Sonradan “işteee gizemli sevgili” diye tuhaf haberler çıkmasın diye şimdiden ulu orta yazalım.
Sezen Aksu önceki gece Frankie’deydi.
Önce kendi kendine eğlenip dans eden bir yabancı turistle karşılıklı birkaç figür sergiledi.
Sonra da ben onu dansa davet ettim, şahane eğlendik.
Cep telefonlarını çıkarıp anı görüntülemekten aşırı haz alanlar aniden çoğalmasaydı flaş flaş, belki daha çok eğlenecekti Sezen Aksu.
Düşünsenize: Durmadan suratınıza patlayan izinsiz iPhone flaşları bir süre sonra hayli rahatsız edici olabilir.
Gelelim Sezen Aksu’nun o gece orada olma sebebine...
Malum, kendisi aynı zamanda Frankie’nin müzik direktörü.
O gece ilk kez mekanda sahne alacak Rümeysa’yı dinlemeye gelmişti Aksu.
Rümeysa’yı keşfettiği yer ise “O Ses Türkiye” yarışmasıymış.
Geçen sezon katıldığı yarışmada hiçbir jüri üyesi ona dönmeyince elenmiş Rümeysa.
Ertesi gün Hülya Avşar’ı aramış Sezen Aksu.
“Geri zekalı mısınız, niye elediniz o kızı?” diye gülerek.
“Evet” demiş Avşar da, “Haklısın”.
Sonrası malum: Aksu, Rümeysa’yı aramış ve bugünlere gelinmiş.
Rümeysa’nın sesine gelince...
Amy Winehouse da söylüyor, aradan yarım saat geçtikten sonra “Gesi Bağları” da...
Üstelik araya Latinler de sıkıştırıyor, Türkçe poplar da.
Sesi tüm bu dalgalan-malara çok doğal bir şekilde uyum sağlıyor ve haliyle bu performans karşısında şaşırıp kalıyorsun.
O yüzden bir isim koymak gerekirse Rümeysa’nın Frankie’deki şovuna, en güzeli sanırım şu olurdu:
“Hangi Rümeysa?”
Cem Adrian’ın klibi
Son zamanlarda gördüğüm en iyi kliplerden biri. İçinde farklı insanların farklı yalnızlık hikayeleri var.
Ama elbette dikkat çekenler ilk başta Adrian’ın fit vücudu, travesti ve kendini duşta tatmin eden genç adam oluyor.
Didem Soydan’ın temizlik takıntılı seksi metropol kadını halini de es geçmeyelim.
“Bu klip TV’de yayınlanır mı?” sorusuna takılıp kalıyor herkes.
Ne önemi var diyorum ben de, internette tek başına sörf yaparken izlemeli bu klibi zaten.
Paylaş