Paylaş
Çağatay Ulusoy’lu ilk Netflix Türk dizisi “Hakan: Muhafız”a dair beklentiler o kadar yüksekti ki, diziyi izledikten sonra tüm heyecan yelkenleri bir anda suya inmişti.
Bu yüzden 27 Aralık’ta yayına girecek ikinci yerli Netflix yapımı “Atiye” şanslı.
Çünkü ona dair hiçbir beklenti rüzgarı yok.
Beren Saat hayranları dışında “Atiye”yi heyecan ve merakla bekleyen de...
Dolayısıyla bu beklentisiz durum “Atiye”nin işine yarayabilir. Dizi çok sevilebilir ve kendi kategorisinde bir fenomen bile olabilir...
Tüm mesele: Fenomen olmak ya da olmamak
Fenomen yaratma demişken... Dozunu bilmiyoruz ama önceki gün Soho House’da yapılan mini tanıtımdan anladığım şu: “Atiye” dizisinde de bir tutam gizem var. İşin içine biraz boyutlar, kolektif bilinçaltı meseleleri giriyor gibi görünüyor.
Bu tür gizemi, kafa karışıklığını ön planda tutan diziler, Alman yapımı “Dark” gibi mesela, fenomen oluyor ve merakla bekleniyor. Türk gizem dizilerinin galiba eksiği bu: Fenomen olamamak. Umarım “Atiye” bu bariyeri aşar.
Çok sık kullanılan o kelime
“Atiye”nin 15 dakikalık bir bölümünün de gösterildiği tanıtımda hem yapımcı Onur Güvenatam hem de yönetmenler (Ozan Açıktan ve Gönenç Uyanık) sık sık “Atiye’nin yolculuğu” diyerek “yolculuk” kelimesini çok fazla kullandı.
Peş peşe kullanılınca kelimelerin etkisi azalır ya.
Yeni kelimeler, cümleler bulunmalı diye düşündüm onların tanıtım konuşmalarını dinledikçe...
Yapımcının dürüst itirafı
Yapımcı Onur Güvenatam, “Atiye dizisi Hakan: Muhafız’dan sonraki ikinci dizimiz Netflix’e” dedi ve şu tatlı itirafı yaptı:
“Atiye’nin farkı şu: Bu diziye bunu ben daha çok izlerim diyerek yaklaştım.
Hakan: Muhafız ise bir süper kahraman şovuydu.”
Güvenatam’ın bir diğer itirafı ise şu oldu:
“Dürüst olmak gerekirse hayal ettiğimizden daha iyi bir şey çıktı.”
İşin anahtarı: Kolektif bilinçaltı
“Atiye”nin o günkü tanıtımda gösterilen 15 dakikalık kısmını bilerek izlemedim.
Çünkü ayın 16’sına kadar o 15 dakika hakkında bir şey yazmayalım diye kağıt imzalattılar. Ambargo yani.
Yazamayacağım şeyi izlemek de manasızdı, ki zaten ayın 17’sinde dizinin galası var.
Ama yayınlanan resmi fragmanda arkeolog karakterini oynayan Mehmet Günsür’ün bahsettiği kolektif bilinçaltı kavramı dizinin anahtarlarından biri.
Kolektif bilinçaltı meselesi basitçe şu:
İlk kez Carl Gustav Jung tarafından geliştirilen bu kavram, tüm insanların ortak bir bilinçaltı olduğunu anlatır.
Yani ortak korkular, beceriler, anılar... Özetlemem gerekirse:
Farkında olduğunuz ya da olmadığınız birçok özelliğiniz geçmiş atalarınızdan miras olabilir!
Taş Devri’ndeki büyükdedeniz bile işe dahil, kapsama alanı çook geniş.
Kolektif bilinçaltı olayı özetle bu. Diziye ismini veren, Beren Saat’in oynadığı ressam Atiye de yıllardır hep resmettiği bir sembolün Göbeklitepe kazılarında ortaya çıktığını görünce haliyle şoke oluyor.
Bu sembolü bilmeden nasıl yaptığını çözmek için Göbeklitepe’ye gidiyor ve yakışıklı arkeolog Mehmet Günsür orada bu kavramı kullanıyor: Kolektif bilinçaltı.
İnsta buhranlar aşılmış
Kolektif bilinçaltı diyerek kafaları bulandırdım, o zaman tatlı bir magazinle bugünkü köşeyi sonlandırayım. “Atiye” tanıtımında Beren Saat ve Kenan Doğulu’nu yakından tanıyanlardan öğrendim: Çift Los Angeles’taymış ve Beren Saat’in yaz boyu sezon sezon takip ettiğimiz tüm Insta-buhranları aşılmış. Çok mutlularmış, yola devam ediyorlarmış.
Paylaş