Artık kadınlar rahatça yaşlanacak mı?

Doğruya doğru, kadınlar yaş alırken tüm dünya onlara sürekli “Derhal genç gibi görün” mesajını veriyor.

Haberin Devamı


Çünkü kozmetik markaları başta olmak üzere bin türlü estetikle artık birbirine benzeyen Instagram influencer’larına kadar tüm sistem yaş almayı korkunç bir şey olarak görüyor.
Dahası, kadınlar zaten kendi aralarında birbirlerine muhteşem bir “gençlik” baskısı uyguluyor. En basitinden, “Senin botoksun gelmiş şekerim” diyerek...
Erkekler için böyle yoğun bir baskı yok.
Hatta tüm kadın arkadaşlarım her daim şunu söyler: “Siz erkekler ne şanslısınız bu yaş alma konusunda.”
Ama galiba kadınlar üzerindeki bu “yaş aldığını sakın gösterme” kaygısı da yavaş yavaş sona erecek gibi. En azından umut var.
Pazar günü Paris Moda Haftası’nda, 65 yaşındaki Andie MacDowell ile 78 yaşındaki Helen Mirren’ın L’Oréal’in Walk Your Worth isimli şovunda gri saçlarıyla salınarak yürümeleri, bu umudun bir temsiliyeti olarak görülmeye başlandı bile.
Her iki ünlü kadın oyuncu da belki kendi hayatlarında bir süredir zaten böyleydi.
Ama bir marka şovunda gri saçlarıyla bulunmaları ayrı bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.
Yakın zamanda bizim diyarın en ünlü oyuncularından biri olan Özge Özpirinçci de beyazlarını gizlemiyordu.
Aksine onlarla mutlu mesut poz veriyordu.
Peki “grilerini” özgürce ortaya çıkarabilen daha çok kadın görmeye başlar mıyız?
Ben hâlâ emin olamıyorum. Gençlik baskısı o kadar yoğun ki...
Peki ya sizce?

Haberin Devamı

34 yıl sonra yayınlanan reklam filmi

Birkaç hafta önce Pepsi 125’inci yılını kutlama vesilesiyle ünlü sanatçılarla yaptığı kampanya videolarını yeniden yayınladı.
O videolar arasında en çarpıcı olanı, 1989’da Madonna ile yapılan ve yayınlandıktan 1 gün sonra reklam filmi dahil olmak üzere tüm kampanyanın apar topar feshedildiği, ikonik “Like a Prayer” şarkısını da ilk kez gün yüzüne çıkarmış “Make a Wish” videosuydu.
Mary Gabriel, “Madonna: A Rebel Life” adlı kitabında bu konuya değinmişti ve konuyla ilgili uzun bir alıntı Vanity Fair’de de yayınlandı.
Gabriel, Pepsi hikâyesinin öncesini tüm detaylarıyla anlatıyor.
Mesela:
◊ O dönem Coca-Cola’nın Whitney Houston ve George Michael ile yaptığı kampanyaları gören Pepsi, daha önce üzerinde düşünülen ama sonra vazgeçilen Madonna’yı yeniden kampanya yüzü olması için gündeme getiriyor ve 5 milyon dolarlık çılgın anlaşma tam da Madonna’nın Sean Penn’den boşandığı Ocak 1989’da duyuruluyor.
◊ Burası mühim:
Çünkü o dönem Coca-Cola ve Pepsi ünlü yıldızları kampanya yüzü yapma rekabeti içinde.
◊ Anlaşmada yok yok: Daha önce yapılmamış bir şey yapılıyor ve Pepsi reklamında yeni şarkı “Like a Prayer”ın ilk kez yayınlanacağı belirtiliyor.
Sonrasında Pepsi, Madonna’nın turnesine ana sponsor olduğunu da duyuruyor.
◊ Nihayet Mart 1989’da 2 dakikalık “Make a Wish” sloganlı reklam filmi yayınlanıyor.
O ana kadar sorun yok. Reklam filmi çok beğeniliyor, satışlar patlıyor vesaire...
◊ Ama ertesi gün Madonna, “Like a Prayer” için çektiği o meşhur klibi yayınlıyor.
İşte Pepsi’cilerin atladığı muhteşem nokta:
Bu videodan haberleri yok!
◊ Klibi hatırlayın:
Madonna’nın kiliseye girip siyahi bir azizi ayağından öpmesi, azizin canlanması, onunla yaşadığı erotizm, alev almış haçlar önünde yapılan danslar...
◊ Yayınlanan klip Pepsi reklamının devamı gibi algılanınca muhafazakâr kesimler ayaklanıp Pepsi’yi boykot etmeye başlıyor ve işte çat diye tüm kampanya yasaklanıyor.

Yazarın Tüm Yazıları