Art Basel Miami Beach’ten ilk izlenimler

Dünyanın en önemli sanat fuarlarından Art Basel Miami Beach’in 21’inci edisyonu için Miami Beach Convention Center’dayım.

Haberin Devamı

Art Basel aplikasyonuma gelen dijital kartla içeri giriyorum (evet, girişteki isim yazdırma olayları ortadan kalkmış durumda).
Her şey çarşamba sabahı buradaki medya resepsiyonuyla başlıyor.
Miami Belediye Başkanı Steven Meiner, Art Basel CEO’su Noah Horowitz, tüm Art Basel fuarlarının direktörü Vincenzo de Bellis, Art Basel Miami Beach direktörü Bridget Finn ve fuarın ana sponsoru UBS’in başındaki isim Jason Chandler resepsiyonda kısa birer konuşma yapıyorlar.
Art Basel CEO’su Horowitz, Miami’nin artık kültürel bir destinasyon olduğunun altını çiziyor ve bunun sorumluluğunu taşıdıklarını belirtiyor.
Platform olarak bunu sürdürülebilir kılmak için çalıştıklarını anlatıyor.
Başkan Meiner ise 80 bin ziyaretçinin Art Basel haftasında şehre akın ettiğini ve Art Basel’ın Miami’ye 500 milyon dolarlık ekonomik bir etki yarattığından bahsediyor.
Bu rakamları duyunca ister istemez hayallere dalıyorum:
Bizdeki Contemporary Istanbul’un daha da büyüdüğünü ve dünyanın dört bir yanından insanların şehre akın ettiğini ya da Art Basel’ın Hong Kong ve Paris’ten sonra İstanbul’da da yapıldığını...
Çünkü bir sanat fuarı sadece sanattan ibaret değil.
Arkasında dev bir ekonomi yaratıyor ve bu ekonomiden herkes besleniyor.
Otelcisinden restorancısına, taksicisinden emlak piyasasına kadar...

5 MİLYON DOLARLIK KÜREK!

Medya resepsiyonu sonrası ilk ön gösterime gelen koleksiyoner ve davetlilerle birlikte sergi alanına iniyorum.
Beni ilk karşılayan “Meridians” bölümünde sergilenen büyük ölçekli eserler oluyor.
Onlardan biri Paula Cooper Galeri standında sergilenen dev, kırmızı bir bahçe küreği!

Haberin Devamı

Art Basel Miami Beach’ten  ilk izlenimler

“Plantoir” isimli kürek heykelinin mavi versiyonu geçen yıl New York’taki Rockefeller Center’ın bahçesinde sergilenmişti.
Kürek enstalasyonunun sanatçıları Claes Oldenburg ile Coosje van Burggen, şimdi aynı heykelin kırmızısını yapmış.
Ve tabii ki kısa sürede bu küreğin 5 milyon dolarlık fiyatı dile düştü.
“Bir küreğe bu fiyat verilir mi?” diye!
Elbette fahiş fiyatlı eserler işin şovu, magazini.
Onlar konuşulup dile düştükçe fuar da gündemde kalıyor.

TOKAT PERKÜSYONU VİDEOSU!

Benim en çok hoşuma giden, düşündürücü ve tuhaf işlerden biri ise Olive Beer’in video enstalasyonu oldu.
İki erkek ve iki kadınla çekilen bu videoda olay şu: Taraflar birbirlerine tokat atarak bir tür beden perküsyonu deneyimi yaşıyor.
Önce tatlı tatlı birbirlerine vuruyorlar, sonra pata küte ve derken olaylar sertleşiyor!
Tam “Ne olacak?” diye düşünürken bir anda tokatlı perküsyon olayı bitiyor ve geriye kıpkırmızı yanaklar ve ağlamaklı gözler kalıyor.

FUARDAKİ TÜRKLER

39 ülkeden 277 galerinin katıldığı Art Basel Miami Beach’te Türk galerisi maalesef yok.
Olayın maliyetleri ve Art Basel’ın kolay kolay her galeriyi kabul etmemesi gibi nedenleri elbette arka planda var.
Ama Kahire’den Gypsum Galeri bile vardı, sanatçıları Basim Magdy’nin eserleriyle...
İnsan kendi ülkesini de orada görmek istiyor.
Bu arada fuar alanında ilk gün dolaşırken tanıştığım tek Türk, San Francisco’daki Jessica Silverman Galeri’de direktör olarak çalışan Hakkı Serhat Cacekli’ydi.
Sanatçı olarak işlerine rastlayıp gurur duyduğum Türk ise Londralı Emalin Galeri’de video işleri sergilenen Özgür Kar’dı.

DEVAMI YARIN

Art Basel Miami sadece fuar alanından ibaret değil tabii. İşin bir de partisi, etkinliği, mekanları var.
Onlarla ilgili izlenimler de yarına...

Yazarın Tüm Yazıları