Paylaş
“Ben bazı şeyleri kabul edebilen bir adam değilim. Sinem başka bir erkekle görüştüğü an benim için her şey bitmiştir. Sinem, kadınlık gururu ve inadıyla farklı bir tercih yaptı. Onun bir başkasıyla görüştüğünü görünce canımın yandığı söylemek zoruma gitmiyor. Ama bu konuşmanın fazlası bana zarar verir.”
Bu sözler ne anlama geliyor, neyi kanıtlıyor?
Turan’ın aslında magazini nasıl da sevdiğini, özel hayatıyla ilgili gündeme gelmekten hiç de rahatsız olmadığını...
Çünkü bu cümlelerin çok konuşulacağını, Sinem Kobal’ın dayanamayıp yanıt vermek isteyeceğini biliyor Turan.
Hatta belki eski aşkının bu konuşmadan sonra -bir umut- ona dönmek isteyeceğini, sonsuz kadar mutlu yaşayacaklarını da hayal ediyor olabilir, kim bilir?
Doğrusu, Sinem Kobal bu konuşmanın üzerine gayet cool davrandı.
Turan’la polemik tuzağına girmedi, “Ne demek istiyorsun sen?” canavarı çıkmadı bir anda içinden.
En azından dışarıya öyle yansıdı. Sadece şu açıklamayı yaptı Kobal:
“Özel hayatımla ilgili susma tercihim kişilere söz hakkı vermemeli, ama ne yazık ki üzerine hâlâ konuşuluyor. Benim için bu ilişki 1.5 sene önce bitmiştir. Biten ilişkinin ardından ben suskunluğumu koruyup yaşananlara ne olursa olsun saygı duysam da hâlâ üzerine konuşulması beni oldukça rahatsız etmektedir.”
Kobal’ı bu tavrından ötürü kutlamamak elde değil.
Gayet net, gayet karşı tarafın pasını gole çevirmeyen, bile isteye topu saha dışına gönderen bir tavır...
Peki arada kalan, her iki tarafın da canını yakan bir konuma düşen İbrahim Çelikkol ne yapsın?
Durup dururken böyle iki taraf arasında top gibi sektirilmek kıl bir durum olsa gerek...
Çelikkol yeni bir Instagram karesiyle bu işten sıyrılabilir:
Kangalı ve yeni sevgilisiyle dağ başında çektireceği o klasik pozuyla tabii...
Yedinci kıtada umutsuz
Russell Crowe’un “Son Umut” filmi, kendi ülkesi Avustralya’da ilgi görmemiş.
Film, aynı gün gösterime giren yedi film arasında gişe açısından dördüncü olmuş.
“Son Umut”un Türkler lehine oluşu Avustralyalılar’ın ilgisini dağıtmış olabilir mi?
Yoksa Crowe’un ilk yönetmenlik denemesi olan filmin bizzat kendisinde mi aramalı
düşük gişeyi?
Alaçatı’nın kış versiyonu nasıl
Şaşırtıcı bir şekilde kalabalık.
Bunda tabii yılbaşında köye gelenlerin etkisi büyük.
Ama gördüğüm o ki, kışın burada yaşayanlar giderek artıyor.
Hatta köyün kış insanları yaz kalabalığını sevmiyor, “Kışın burası daha güzel, daha keyifli” diyorlar.
Bazı restoranlar açık. Asma Yaprağı, Asfalya, Alavya’nın restoranı Mitu, Şerefe, Kapari Bahçe gibi... Port’taki Ferdi Baba kışın zaten hep açıktı. Orası da hayli kalabalık.
Göz Lounge, Halt, Alarga gibi barlar da gayet dolup taşıyor.
Halt, Hacımemiş Palas’ın altında. Haldun Demirhisar’ın yeni heyecanı/mekanı.
Kapari Bahçe’nin Yunan usulü mezelerini daha önce denememiştim. Nefismiş. Özellikle kabaklı, patatesli, lor peynirli hania böreği...
Ağzınızı sulandırmak gibi olmasın ama Mavi Ev’in sucuklu poğaçası da beni benden aldı.
Yaz projeleri herkesin dilinde. Mesela: Yaya’nın yeri Ferdi Baba oluyormuş. Öküz’cüler Solto’nun olduğu yerdeki plajı işletecekmiş.
İzmir’deki Red Cat yazın Alavya Fogo’nun yanına konuşlanıyormuş.
Alaçatı 29’un bu yaz devam edip etmeyeceği henüz belli değilmiş.
Paylaş