Paylaş
Olay şu: Yemek yapmayı çok seven ve bu konuda kendi kendini yetiştirmiş Mehmet Ali Börtücene, önce evinde yemek yaparak insanları ağırlamaya başlıyor.
Yıl 2014.
Bir süre sonra yanına Le Cordon Bleu’da şeflik eğitimi almış beslenme uzmanı Başak Turan da katılıyor.
İkili güçlerini “The Rabbit Hole” adı altında birleştirince inanılmaz bir süreç yaşanıyor.
Yemekleri tadanlar kulaktan kulağa onlardan bahsediyor ve böylece Mehmet Ali’nin evinde haftanın üç-dört gecesi, en fazla 10 insan, yemek masasının etrafında toplanıp The Rabbit Hole’ün gastronomik mucizelerine tanık oluyor.
İlgi büyüyünce Mehmet Ali ve Başak rezervasyonlar için bir web sitesi açıyor.
O site daha açılır açılmaz aylar sonrasının rezervasyonları dahi doluyor!
Hem isminden hem de bir apartman dairesinde olmasından dolayı The Rabbit Hole, uzun yıllar “yeraltı mutfağı” olarak Ankaralı gastronomi sevenlerin tat hafızasında unutulmaz bir yer ediyor.
Ta ki pandemiye kadar.
Pandemiyle beraber bu serüvene ister istemez mola verilince Antalya-Olimpos tarafındaki evine dinlenmeye geliyor Mehmet Ali.
“Pandemiyi burada geçiririm” diye düşünürken yıllardır hep gidip geldiği Olympos Mountain Lodge’un işletmesinin devredildiğini öğreniyor.
Sonrası çorap söküğü...
The Rabbit Hole’cüler Ankara’dan Olimpos tarafına taşınıyor.
Böylece maceranın ikinci kısmı başlamış oluyor.
Maceranın ikinci kısmında onları yakaladım
Bu yazıyı yazarken ben de maceranın ikinci kısmında The Rabbit Hole’un yemeklerini Olympos Mountain Lodge’da yakalama şansına eriştim.
Dünden beri buradayım.
Önce otelin bulunduğu lokasyona sonra da Mehmet Ali, Başak ve aralarına dört yıl önce katılmış Su Başbay’ın hazırladığı yemeklere bayıldım.
Aslında Olympos Mountain Lodge bildiğimiz Olimpos’a çok da yakın değil.
Beycik Köyü’nün tepelerinde.
Ama ne tepe!
Arabayla tıngır mıngır tırmanırken bir ara dedim ki, “Herhalde zirvede filan bu otel!”
Zirvede değilmiş, ama mitolojide adı
Olympos olarak
geçen, günümüzde Tahtalı olarak bilinen dağın zirvesini nefis bir şekilde görüyormuş otel.
Uzun lafın kısası, şubattan bu yana The Rabbit Hole ekibi burayı işletiyor.
Hallerinden memnunlar.
Zeytin ve meyve ağaçlarının olduğu bir arazileri var.
Ayrıca yemeklerin malzemesini doğal yollardan bulabilecekleri olanaklara sahipler.
Mesela dün fırınlarından çıkan sıcak ekmeklerine sürdüğüm tereyağını hemen yanı başlarındaki bin beşyüz yıllık sedir ağaçlarının talaşında isleyip servis ettiler, müthişti!
Eğer dağın başında Michelin yıldızlı restoranlarındakine benzer bir deneyim yaşamak istiyorsanız yolunuzu Beycik’e düşürün derim.
Hem ciğerleriniz temiz havayla hem de mideniz iyi yemekle bayram etsin...
Paylaş