Paylaş
Champs-Élysées’deki herkes geri sayım sırasında cep telefonuyla çekimdeydi.
Öyle bir görüntü ki; binlerce parlayan cep telefonu okyanus gibi uzanıyor.
Tek bir noktaya odaklanmış, ama her şey önlerindeki ekrandan gören insanlar ise görünmüyor bile.
Orada olsaydım ben de aynı şeyi yapardım diye düşündüm. Neyse ki bir on yıl sonra bu sorun da çok geçmeden çözülecektir. Yapay zekâ bizim yerimize pekala bu tür anları çekebilir.
Biz de o sırada “anı yaşayabiliriz”.
Aslında bir şeyleri kayıt altına alıp başkalarına gösterme ihtiyacı hep vardı.
Önceki gün 15 yıl önceki bir konserin kaydına bakıyordum da, stadyumdaki herkesin elinde dijital fotoğraf makineleri varmış, ağır ve hantal.
Çünkü o zaman sadece onlar mevcuttu.
Sadece araçlar değişiyor işte...
Yapay zekâ muhabbeti
Yapay zekâ yenilik yapamaz...
Dün okuduğum yapay zekâ makalesi böyle başlıyordu. Şimdilik doğru, yapay zekânın üretebildiği tek şey, önceden var olan verileri hızlı bir şekilde analiz edip ortaya koyabilmesi.
Ama bu yenilik yapamayacağı anlamına gelir mi?
Sonuçta insanlar da önceki bilgiler üzerinden yeni bir şey inşa etmiyor mu?
Yapay zekâ bunu neden yapamasın?
Kaldı ki şu an en çok konuşulan teori şu: Yapay zekâlar kendi aralarında yarattıkları yeni bir dille konuşmaya başlayıp insanları saf dışı bırakırsa ne olur?
Mesela: Ana yemek bin lira
Önceki gün Etiler’de bir restorandayım. Mekânın ortaklarından biri de orada.
Selamlaşma faslından sonra ayaküstü sohbet ediyoruz.
Maliyetlerin artışından bahsediyor; bir süre daha idare edeceklerini ama yakında menü fiyatlarını yeniden düzenlemek zorunda kalacaklarını...
Merak edip soruyorum, “Ana yemeğin bin lira olduğunu görür müyüz?”
“Zaten ona yaklaşan rakamlar var” diyor, “Ama sonbaharda görebiliriz de...”
W yerine Divan geliyor
Şu sıra şehirde olup biten pek az şey var.
Yenilik olarak duyduğum tek şey şu: Akaretler’deki W Oteli gidiyor, yerine Divan Oteli geliyor.
Yeni ev tutmak mı tutmamak mı
Uzun süredir aynı evde oturduğunuzu duyan herkesin vereceği ilk tavsiye şudur:
“Sakın bir yere kıpırdama!”
Zaten çok istesen de kıpırdaman mümkün değil ki...
Yüksek kiralar nedeniyle kuşatılmış durumdasın. Başka çaren yok.
Peki bu nereye kadar böyle gidecek?
Herhalde yıllar sonra şöyle cümlelerle başlayan kitaplar yazılacak:
“Kiracıların bir ömür boyu aynı evden çıkamayıp paslandığı o şehirde...”
Paylaş