Paylaş
Biliyorum elde değil, hepimiz yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz gibi.
Ama artık o sohbetleri kısa kesip (çünkü hep aynı cümleleri kurup duruyoruz) başka şeyler konuşuyorum karşımda kim varsa. Yeni şarkıları, dizileri, videoları, kitapları...
Kimse tam odaklanamıyor bunlara, orası da ayrı.
Yine de şu anda en çok ihtiyacımız olan şey bunlar diye düşünüyorum. Mesela yeni bir tekli çıktı bugünlerde.
Hollandalı grup Altın Gün’ün yeni albümleri “Yol”dan çıkardıkları “Ordunun Dereleri” adlı çalışma.
Özellikle videosunu izleyin, pek şahane bir zaman tüneli.
Grup üyeleri 70’ler kıyafetleriyle, eski bir Mercedes sürekli yolda...
Aslında Altın Gün’ün tarzı hep böyleydi. Çıkışlarından itibaren Anadolu rock’tan ilham aldılar.
Grubun üyeleri ise karma: Hollandalı, Türk ve İngiliz.
Kuruluş maceraları da ilginç.
Hollandalı basçı Jasper Verhulst bir gün İstanbul’a konser için geliyor. Bu konser ziyareti sırasında Anadolu folk rock müziğiyle tanışıyor ve çok etkileniyor.
Ülkesine döndüğünde sosyal medya üzerinden yaptığı çağrı sonrasında Merve Daşdemir ve Erdinç Yıldız Ecevit’e ulaşıyor.
Her ikisi de bugün grubun solistleri. Grubun ismi ise yine Jasper’ın fikri.
Google Translate’e “Gold day” yazıyor ve Türkçe’ye çeviriyor.
Solist Merve Daşdemir’e “Bu isim olur mu?” diye soruyor, bizdeki “altın günü” konseptini bilmeden. Böylece grubun ismi Altın Gün olarak kalıyor.
Dijital sanatın streaming platformu
Madem her alanın ‘streaming’ platformu var, neden dijital sanatın da olmasın?
De Artium işte bu sorudan yola çıkmış bir aplikasyon.
Her ikisi de dijital sanat alanında çalışmalar üreten Hakan Yılmaz ve Mehmet Ünal tarafından kurulmuş.
Onlarla Step İstanbul sırasında tanıştım. Heyecanla beni durdurup De Artium’u anlattılar.
Bana kalırsa De Artium son zamanlarda gördüğüm en yaratıcı ve zeki girişimlerden biri.
Peki sistem nasıl çalışıyor? Onu da Yılmaz ve Ünal’dan dinleyelim:
“Bu aplikasyona eserlerini yükleyen sanatçılar, tıpkı benzeri streaming platformlarında olduğu gibi görüntülenme üzerinden kazanç sağlayabiliyor.
Aplikasyona abone olanlar ise De Artium’da yer alan 100’ü aşkın eserden istediğini seçip evlerinde, ofislerinde izleyebiliyor.
Mesela evde parti ya da yemekli bir davet mi vereceksiniz?
Hemen De Artium’dan bir eser seçip plazmaya yansıtıyorsunuz ve böylece kendiliğinden bir ambiyans da yaratmış oluyorsunuz”.
CD’leri ne yapsam?
Milliyet yazarı Mehmet Tez’in CD’lerden bahsettiği yazısını okuyunca hâlâ bir köşede durmakta olan CD’lerim aklıma geldi tabii.
En son iki-üç yıl önce çoğunu elemiş, bazısını dağıtmış, kimisini de çöpe atmıştım.
Ama epey bir kısmı, kıyamadığımdan, duruyor öyle. Oysa artık bu CD’leri dinlemek mümkün değil.
O teknoloji tarihe karıştı.
Ama pikap ve dolayısıyla plaklar gayet havalı mesela.
Onlar daha değerli.
Peki CD’leri ne yapacağız? CD’leri en güzel yanı kartonetleri aslında.
Bazısı cidden kitap gibiymiş. Üzerinde uzun uzun uğraşılmış küçük kitapçıklar.
Belki yıllar sonra bu kartonetler “cool” olacak, kim bilir?
Paylaş