Paylaş
Ve işte ilk izlenim: Metamorfoz’daki o soğuk Tarkan gitmiş; nihayet o eski, Akdenizli, azıcık kan kaynatıp üstüne bol kepçeden kederlendiren Tarkan geri dönmüş.
Bu geri dönüşün en şahane örneği bizzat Tarkan’ın yazıp bestelediği “Adımı Kalbine Yaz” şarkısı.
Bu şarkıyı dön babam dön dinliyorum; tam pop alaturkanın kazandibi, tam gecenin son demi, nefis!
Daha koyu hüzün şarkılar da var; “Kayıp” ve “Sen Çoktan Gitmişsin”.
Bu ikisinden en çok “Kayıp” şarkısı herkesin dilinde şimdiden.
Ama ben sonunda şiir okunan şarkıları pek sevmem. Fazla demode.
(Bir de şiirin son dizelerine doğru ses iyice kısılıyor, niye ki?)
“Acımıycak” şarkısını ise aylar önce dinlemiştim.
Dört bölümden oluşan, bir melodiden başka bir melodiye geçen, dinlerken insanı hayli yoran bir hit.
Hani bir bölümünü çıkarsaymış Mithat Can Özer, daha dinamik olurmuş şarkı.
“Usta Çırak” ise sürpriz bir şarkı...
?u açıdan: ?arkıyı yazıp besteleyen Gülşah Tütüncü, Mustafa Ceceli’nin “Hastalıkta Sağlıkta” adlı melodram ötesi şarkısının sahibi aynı zamanda. Ve o şarkıyla bu şarkı arasındaki ruh hali bambaşka.
(Usta Çırak’ta şöyle deniyor, misal: “Ne duruyoruz ki başlasak artık, muhafazakârlığı fazla abarttık.”)
“Usta Çırak” iyi hoş, farklı, kışkırtıcı; ama zaman zaman Çakkıdı’yı da andırmıyor değil.
Bir de Türk dinleyici illa bir nakarat ister ya, şarkıda o yok.
Opss, “Öp” şarkısını unuttuk! Bu şarkıyla ilgili söyleyeceğim tek şey, “O şelale gibi saçlar” dizesinde aklıma Okan Bayülgen’in “?elale”si gelmesi...
Diyor ve ben yine “Adımı Kalbine Yaz”ı dinliyorum dön dolaş arkadaş... (Bu “arkadaşşş” lafı da böyle hafiften bir tehdit içerir, hiç sevmem, ama kullandım bak, gün oldu, devran döndü. Berbat bir durum!)
Peki ya sonuç?
O çok iyi Tarkan albümlerinden biri değil.
Ama doyurur mu bu gelgiti bol ülkenin duygusal insanını? Evet!
O zaman fazla söze gerek yok.
Tarkan ve David Beckham’ın ense kardeşliği
Evet bir ayağını kırarak duruşu, botları filan Metin Arolat’ın son albümünün arka kapak pozunu andırıyor, doğru. Habertürk yazmış.
Ama asıl benzerliği “modavesosyete” adlı blog yakalamış.
Tarkan’ın elleri ensesinde fotoğrafıyla, David Beckham’ın ensesine yaptırdığı dövmeyle çektirdiği ilk fotoğrafı arasındaki benzerlik gerçekten had safhada...
Bıktıranlar
1- Sibel Can’ın kızı Melisa’nın kiloları...
2- Okan Bayülgen’in neden saçlarını/sakallarını kestirdiği...
3- Hülya Avşar’ın hâlâ ve hâlâ bitmeyen iddiası (“Arkamdan gelen birini göremiyorum” demiş Elele röportajında)...
“En pahalı” olayı aldı başını gitti
En pahalı mojitoyu yazdığım günden beri sürekli şöyle mailler alıyorum.
“Ben de şu içkiye, bu yemeğe şurada şu kadar para verdim, inanamazsın” diye şikayet edip içini döken...
Ya da tam tersi, “Verdim o kadar parayı pişmanım, ama helal olsun” diyen...
Yine de benim gözlemlediğim şu ki; restoranlardaki, barlardaki fahiş fiyatlardan herkesin ağzı yanmış.
O zaman devam; yazın, yayınlayayım!
Mesela az önce bir pahalı mojito maili daha geldi, aynen şöyle:
“Ne kadar güzel bir konuya değinmişsiniz! Aylardır Nişantaşı Lipsy’de içtiğim mojitonun fiyatını faturada gördüğümde, nasıl gözlerimin yuvalarından fırladığını herkese anlatıp dururken, olay anında yanımda olan arkadaşımın telefon edip yazınızı okumasıyla olay daha da tarihi bir boyut aldı.
Yçtiği bir adet mojitoya 50 lira vermiş biri olduğumu itiraf ederek, her şeye rağmen değerdi diyor ve sevgilerimi gönderiyorum”. (Nergis)
Paylaş