Paylaş
Sadece bu hafta sonuna özel olsa da Alaçatı o klişeyi kırdı, sezonu çok erken açtı.
Çünkü köyün sokakları yaz ortası gibi aşırı kalabalıktı, çoğu zaman tek sıra halinde yürünüyordu.
Akşamları tüm restoranlar herhangi bir yaz akşamı gibi doluydu.
Elbette bu yıl sekizincisi düzenlenen Ot Festivali’nin kalabalığıydı bu.
Ama Ot Festivali’ni çok da umursamayıp sadece baharı karşılamak için köye gelen de çoktu.
Nitekim gelenlerin bir kısmı köyün içindeki kalabalığa karışmayıp müdavimi olduğu mekanlardan çıkmamayı tercih etti.
Yahut alternatif köşelere kaçtı. Mesela Delikli Koy’a.
Cumartesi öğleden sonra Delikli Koy’un tam da Instagram’lık kayalıkları katlamalı şık sandalyesini kapıp gelen gençlerle dolup taşmıştı.
Sanırsın Kaliforniya’da bir yerdeydik, okyanusa karşı şarap filan yudumluyorduk...
Kısacası Ot Festivali bahane, Alaçatı’da olmak şahane durumu vardı biraz.
Peki hazirana kadar bu festival gibi irili ufaklı (ve tabii kaliteli) birkaç etkinlik daha yapılsa insanlar her hafta sonu buraya gelmez mi?
Bence gelir.
Böylece sezon kendiliğinden uzamaz mı? Uzar.
Üstelik hava tam ısınmasa da, deniz mevsimi açılmasa da...
Benim gördüğüm vaziyet o.
Ama düzensizliğe dikkat
Lakin bir sorun var.
İnsanlar gelsin, festivaller düzenlensin ama iyi bir düzenleme de yapılsın.
Mesela şehirdeki gibi araç trafiği oluşmasın değil mi?
Ya da koca koca tur otobüsleri köyün merkezine dizi dizi dizilerek görüntüyü bozmasın... Yani daha iyi bir organizasyon lazım.
Yoksa gelmek isteyen de bu düzensizliği görüp bir daha gelmeyebilir.
Nerede eğlendim ve yemek yedim
* Alaçatı Port’un oradaki sempatik balıkçı Fahri’nin Yeri’nde.
“Kremalı şevketibostan”ı tavsiye.
* Atilla Bingöl’ün geçen yaz çok popüler olan Esnaf’ında.
Mekanın eğlencesi öyle ‘ilerleyen saatlerde’ filan değil, yemeğe oturur oturmaz başlıyor. Öyle iyi Türkçe şarkılar bulup çalıyorlar ki, herkes ilk dakikalardan itibaren ayakta oluyor.
* Ayrıca Traktör’ün barında sakin sakin takıldım, Alavya Oteli’nin bol seçenekli açık büfe kahvaltısında kendimi kaybettim ve Alancha’dan ayrılan şef Kemal Demirasal’ın eski mekanı Barbun’un yerine açtığı Atelier Malt adlı barda tanıdık yüzlerle karşılaştım.
Alaçatı’nın değişimi
Her yer gibi Alaçatı da değişiyor, gelişiyor. Aynı kalmıyor.
Ama kimi değişimler Alaçatı müdavimlerinin çok da hoşuna giden türden değil.
* Mesela İstanbul’daki benzerlerini anımsatan lüks nargileci...
* Mesela Hacı Memiş tarafında açılan büyük hediyelik eşya, aksesuvar pazarı...
* Mesela Delikli Koy’a doğru giderken, Kum Beach’i geçtikten hemen sonra yol kenarında görünen o devasa ve maalesef estetikten fersah fersah uzak otel/tatil köyü.
Hafta başı notu:
Ajda elbette bırakmasın
Ajda Pekkan sahnelere veda ettiği haberini anında yalanladı ve konserlerinin tam gaz devam ettiğini belirten bir açıklama yaptı.
Haberi ilk okuduğumda inanmamıştım zaten.
Ajda Pekkan işini tutkuyla yapıyor çünkü.
Neden bıraksın? Ayrıca bırakmak zorunda mı?
Hâlâ enerjisi var. Onun yarı yaşındaki gençlerin bile bazen “içi geçmiş” durumda, ama onda öyle bir durum hiç yok.
O zaman yaş mevzusuna takılmanın da âlemi yok.
Paylaş