Ağacın kollarında uyumak nasıl olurdu acaba?

Bu yaz hayallerimi süsleyen tek şey Hollandalı sanatçı Dre Wapenaar’ın tasarladığı gözyaşı çadırlarıydı.

Haberin Devamı

Ağacın kollarında  uyumak nasıl  olurdu acaba

Ama heyhat, sınırlar açılmadı ve bu fantezi bir başka bahara kaldı.
Wapenaar’ın tasarladığı bu çadırlar aslında yıllardır farklı ülkelerde sergileniyor. Belçika’nın Antwerp yakınlarındaki Borgloon ormanında açılan yeni çadırlar salgın dolayısıyla eskisine göre daha çok ilgi gördü ve hayli popüler oldu.
Peki ağaca tutunmuş gözyaşına benzeyen bu çadırların özelliği ne?
Wapenaar neden böyle bir çadır yapmış?
Aslında sanatçı bu çadırları, otoban yapımı için daha fazla ağaç kesilmesini önlemek isteyen çevreci aktivistlerden ilham alarak yapmış.
Aktivistlerin ağaçların tepesinde yatıp nöbet tuttuğunu gören Wapenaar, ilk başta onlar için bu çadırları tasarlamış.
Ağacın kollarında uyuma fikrine birçok insan bayılınca sanatçının çadırları bu kez şehir şehir gezmeye başlamış...
Wapenaar’ın heykel sanatıyla mimariyi harmanladığı bu çadırlara merdivenle çıkılıyor.
Dört kişilik bir aile rahatlıkla içine sığabiliyor.
Yaz sonuna dek Belçika’da kalacak gözyaşı çadırlarında bir gece konaklamak isteyenler ise 70 euro ödüyor.

Haberin Devamı

Ağacın kollarında  uyumak nasıl  olurdu acaba

Hediye alma bağışta bulun

Doğum günlerinde yeni bir akım başladı.
Yakın arkadaşlara, sosyal çevreye, kısacası tanıdık olan herkese, “Bu doğum günümde size yönlendirdiğim sosyal sorumluluk projesine destek olursanız sevinirim” mesajı atmak.
En son Elif Dağdeviren’den böyle bir mesaj geldi bana.
Dağdeviren, Bir Dilek Tut derneğiyle işbirliği yapmış.
Lösemi hastası olan 6 yaşındaki Mehmet’in kendine ait yatak odası hayalini gerçekleştirmemize yardımcı olmamızı istiyordu.
“10 ya da 100 lira fark etmez, içinizden ne gelirse” diyordu mesajında Elif.
Bağış için derneğe ait bir linki de bırakmıştı.
En son girip baktığımda 19 bin lira toplanmıştı Mehmet’in yatak odası için.
Şahane bir şey değil mi?
Doğum günlerinde “Nasıl bir hediye alacağım?” diye düşünmek yerine yapılacak en güzel şey bu.
Bravo Elif!

Haberin Devamı

Seviyeler eksi beşinci kat

Bizim televizyon kültürünün bitmek bilmeyen bir “Sabah Şekerleri” kültürü var.
Malum 90’ların ilk ve en popüler sabah şekeri ikilisi Şebnem Dönmez ve Murat Başoğlu’ydu.
Yıllar sonra olanlar malum:
Şebnem Dönmez bir süre sonra sabah şekeri olma halinden sıyrıldı, yollara düştü, uzun seyahatler yaptı, hatta en son Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki Marina Abramovic sergisinde performans yapanlardan biriydi.
Murat Başoğlu’nu söylemeye gerek yok.
Skandalların baş aktörü oldu geçen yazlarda.
Yeni sabah şekerleri ise bir dönemin küs çiçekleri: Demet Akalın ile Alişan.
Nasıl haberimiz oldu bu ikiliden?
Berbat, korkunç, fena halde bataklık bir cümle dolayısıyla.
Olay şu:
Programa katılan Yaşar İpek, Sezen Aksu’nun parçayı kendisine armağan ettiğini söylüyor. Bunun üzerine Alişan, “Yemin et... Beleş mi aldın? Beleş mi aldın karıyı. Hakikaten beleş mi aldın?” diyor.
Sonra da kahkahalarla gülüyor.
İnsan eski sabah şekerlerini dahi özler mi?
Bu yerlerde sürünen, eksi bilmem kaçıncı kat seviyeyi görünce özlüyorsun maalesef.

Yazarın Tüm Yazıları