2020’lerin “Yeşil Kabare”sine buyurun

Maalesef göremedim ama Ali Poyrazoğlu’nun 80’li yıllarda Taksim’de açtığı Yeşil Kabare’ye dair çok şey okudum.

Haberin Devamı


İsminin kırmızı olarak yazıldığı Yeşil Kabare için Ali Poyrazoğlu eski bir röportajında şöyle der: “Yeşil Kabare radikal bir bakıştan yola çıkmıştı, bu bakış şuydu: Renk körlüğü.
Adı kırmızı olarak yazar, çünkü hepimizde bir renk körlüğü olduğunu düşünüyoruz.
Ama biz zihinsel renk körlüğü içinde olan da bir ülkeyiz.
‘Aslolan göze görünmez, içeri gizlenmiştir’den yola çıkarak stand up’ın, mizahın, alayın, hicvin, önde olduğu, eleştirirken güldürürken insanın içini ferahlatan bir bakıştır Yeşil Kabare’nin bakışı.”
Yeşil Kabare’nin sahnesine kimler konuk olmamış ki?
Sakıp Sabancı’dan
Hülya Avşar’a, Cem Özer’den Yıldız Kenter’e, Sezen Aksu’dan Zeki Müren’e kadar pek çok isim...
Önceki gece Zorlu PSM içindeki Touche’de “Can Şengün’le Sıkı Fıkı” şovunu seyrederken, “Herhalde Yeşil Kabare de böyle bir şeydi” diye düşündüm.
Çünkü aynı gece içinde sahnede olan isimlere bakar mısınız?
Cem Yılmaz...
Kenan Doğulu...
Gaye Su Akyol...
Gökhan Türkmen...
Ceylan Ertem...
Peki bu beşli neler mi yaptı?
Cem Yılmaz, Gaye Su Akyol ve Kenan Doğulu beraber “Kandırdım” şarkısını söyledi.
Kenan Doğulu orkestranın öylesine çaldığı bir müziğe söz yazdı.
Cem Yılmaz “Hayde”yi Queen’in “We Will Rock You” düzenlemesiyle seslendirdi.
Ceylan Ertem türkü söyledi ve sesiyle tüm kulübü inletti.
HARİKA BİR İŞ
Her Tarkan konserinde kuliste karşılaşıp sohbet ettiğim müzik sektörünün önemli isimlerinden Can Şengün gerçekten harika bir iş yapmış.
Sahnede ona eşlik eden isimler de şahane:
Volkan Öktem, Alp Ersönmez, Çağrı Sertel.
Bu ekibin sahnesine seve seve konuk olan isimler de bir yıldızlar kadrosu olunca elbette ortaya çıkan gösteri kendiliğinden on numara olmuş.
Can Şengün’ün gösterisinin ikincisine yetişebildim,
mart ortasında yapılacak üçüncüsüne kimler katılacak şimdiden meraktayım.

Haberin Devamı

O gece kimlere takıldı

◊ Can Şengün’ün programına konuk olan Cem Yılmaz sahnede yeni gösterisinden bahsetti.
“Fifti Fifti” adını verdiği gösteriye dair, “Adını koymadan olmuyor, önce adını koyacaksın, sonra geliyor espriler. Birazcık daha saldırgan olabilirim. Çünkü zaman onu istiyor” dedi Cem Yılmaz.
◊ Yılmaz Erdoğan’la beraber oynadığı Russell Crowe filmi “The Water Diviner”a dair anekdotlar anlattı. Özellikle Yılmaz Erdoğan’ın İngilizcesine yönelik espriler yaptı.
◊ Yeni neslin her şeyi geç yapma anlayışına da takıldı Cem Yılmaz:
“Moda’da bir kulübe gittim. Çocuklar orada stand-up yapıyor. Arka arkaya çıkıyorlar, tam Amerikan stili. Senelerdir gitmek istiyorum, var mı böyle gençler diye. Biraz da bizim kuşağa göre tuhaf. Çünkü genç komedyen deniliyor ama adam 38 yaşında. Genç komedyen 17-19 yaşında olur.
Ben sahneye çıktığımda 22 yaşındaydım. Kenan (Doğulu) ilk albümünü yaptığında 19 yaşındaydı. (Can Şengün’e dönerek) Yani şimdi bu kuşak biraz yaymış anladın mı? 30 yaşında ‘Belki yaparım belki yapmam’ diyor, sonra 35’ine geliyor ve genç müzisyen, genç komedyen oluyor.”

Haberin Devamı

En güzel sergi

Bu hafta gittiğim en güzel sergiyi de unutmadan yazayım:
15 bağımsız sanatçının farklı üretim biçimlerindeki işlerini bir araya getiren Loft Art Project’in ikinci karma sergisi “Symbio”.
Levent’teki Nispetiye On içinde konuşlanan Loft Art’taki sergide favorim Hamza Kırbaş’ın işleri oldu.
Simbiyotik ilişki kavramından yola çıkan sergi, dijital çağda insan ve makinenin ortak yaşamını irdeleyen yeni bir kavram ortaya koyma amacında.
Ana fikir ise şu: “Yaşam, teknolojinin müdahalesiyle değiştirilmeye müsait bir alan oluyorken insan da teknoloji aracılığıyla kendi yaşamını ve doğasını değiştiriyor.”

Yazarın Tüm Yazıları