15 yıl aradan sonra yeni bir Taner Ceylan

Londra’daki “I Love You” isimli ilk sergisini 2016’da açtıktan sonra verdiği bir röportajda şöyle diyordu Taner Ceylan:

Haberin Devamı

“Ailesiyle yaşayan, tek bir işini satamamış, beş kuruşa beş takla atan, aynı anda yüz tane iş yapan, bin tane ders veren bir adamdım. Zor koşullardan geçtim. Varlıklı olmasına rağmen benim iyiliğim için bir ara desteğini kesen bir aile...
Herkes, hayatım boyunca kendi doğrusunu empoze etmeye çalıştı bana.
Reddettim. Aksine kendi gerçeğimi anlatmaya çalıştım. Zor oldu, ama başardım.
Şu an cennette gibiyim. Ailem, sevdiklerim ve sanatımla hiç olmadığı kadar mutluyum. Travmatik günlerim de oldu. Sevgililerim, eşlerim dostlarım gitti. Bittim sandım.
Her sabah uyandığımda tek bir şey vardı yanımda: Resim”
Ceylan, 15 yıl aradan sonra Türkiye’de açtığı “Aheste Çek Kürekleri Mehtap Uyanmasın” isimli yeni kişisel sergisini perşembe akşamı Kanlıca’daki Mehmet Emin Ağa Yalısı’nda küçük bir gruba gezdirirken bir ara şöyle dedi:
“Temmuz ve ağustosta çok zorlandığım anlar oldu. Ama beni yine çalışmak kurtardı.”
Alman disiplinine sahip bir ressam Ceylan.
Bunu bizzat kendisi söylüyor. Keza geçmişi de: Almanya’da doğup 16 yaşında İstanbul’a taşınıyor. Şimdi yaşadığı yer ise İstanbul kalabalığının tam aksi.
Heybetli Olimpos Dağı ve zeytin ağaçlarına bakan, bir yamacın sırtına inşa edilmiş evinde gözlerden uzak yaşıyor.
Yeni serginin tüm resimleri de işte o evin atölyesinden çıkma.

İSTANBUL’UN KENDİSİ GİBİ

Mehmet Emin Ağa Yalısı’ndaki işlere göz gezdirirken en çok dikkatimi çeken şu oluyor: Tablolardaki figürler ya küstah, asi ve başını asla öne eğmeyen türden.
Ya da kırılgan, her tür incelikli duyguya aç, teslim olmaya hazırgillerden...
Tıpkı İstanbul’un kendisi gibi. Yahut İstanbul’un bizi kendine benzetmesi gibi.
Hangimiz İstanbul’da, gün içinde aynı anda bu duygu ve karakter bariyerlerine çarpıp çarpıp sersem olmuş bir halde eve dönmüyoruz ki?

Haberin Devamı

15 yıl aradan sonra yeni bir Taner Ceylan


16 EYLÜL’DEN İTİBAREN

İşlerini sergileme kısmına da ayrı önem vermiş Ceylan.
Mekan ve sergileme tasarımı için Autoban ve Gravity Mimarlık’la iş birliği yapmış.
Serginin ruhu için Hikmet Mizanoğlu ile beraber çalışmış.
16 Eylül’den itibaren herkese açık olacak Taner Ceylan’ın son sergisi.
Unutmadan; Taner Ceylan eserlerinin aynı dönemde görülebileceği bir diğer sergi de Ömer Koç Koleksiyonu’ndan oluşturulan, “İsmi Lazım Değil”.
Abdülmecit Efendi Köşkü’nde yer alacak sergide Ceylan’ın eski işlerinden iki tanesi sergi kapsamında.

Haberin Devamı

Yapay zekayla resim nasıl yapılır

Meta malum; Facebook, Instagram, WhatsApp ve Messenger gibi platformların çatısı.
Yani tüm bu platformların babası, anası, kurumsal ismi.
Neyse, Meta geçtiğimiz günlerde ilham veren içerik üreticilerini ön plana çıkartan bir program başlattı, ismi Creators of Tomorrow (Geleceğin Yaratıcıları).
Türkiye de bu programa dahil.
Program kapsamında seçilen isimlerden bazıları ise şöyle: Ecem Dilan Köse, Ahmet Rüstem Ekici, Emre Yusufi, Hakkı Alkan ve Bünyamin Aydın.
Hafta içi bu programa seçilen isimlerden birinin, Ahmet Rüstem Ekici’nin atölyesindeydim.
Ahmet Rüstem son zamanlarda yapay zeka kullanarak işler yapıyor ve onları paylaşıyor instagram’ında.
Nasıl yaptığını bizzat görmüş oldum.
Herkesin kullanımına açık olan Open Dall-e 2’yi kullanıyor Ahmet Rüstem (web sitesi openai.com).
Önce yapay zeka programına zihnindeki eseri tasvir edecek kelimeleri tüm ayrıntısıyla yazıyor.
Yüklemeyi yaptıktan 10 saniye sonra karşısına yapay zekanın süzgecinden geçen tablo çıkıyor.
Tabii kurallar ve filtreler var. Yapay zekaya her kelimeyi giremiyorsun.
Mesela ünlülerin isimlerini kabul etmiyor ya da nefret söylemi içeren kelimeleri...
Yine de zekice cümleler kurarsan yapay zekayı bir şekilde yönlendirebiliyorsun.
Ya da o seni kendi istediği gibi yönlendiriyor, ondan pek emin değilim.
Dahası var.
“Yağlı boya ya da Caravaggio efekti” dersen, yapay zeka direkt o kafada bir şeyler yapıyor.
Ucu bucağı, sonu yok yani.
Doğrusu, o gün yapay zekayla Ahmet Rüstem’in ortaya çıkarttığı işleri görünce yakın gelecekte sanatın başka bir yere doğru evrileceğine kesin ikna oldum.

Yazarın Tüm Yazıları