Paylaş
Sadece hislerin aktarıldığı kâğıtlar değillerdir mektuplar… Tarihi birer belgedir aynı zamanda!
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, efsane gazeteci Oktay Akbal’a gönderilen mektupları içeren bir kitap hazırladı: 1943-2014 yılları arasında yazılan bu mektuplarda kimler yok ki? Bülent Ecevit’ten Talip Apaydın’a, Necati Cumalı’dan Behçet Necatigil’e kadar herkes mektup yazmış Oktay Akbal’a… Bu mektuplar öyle alelâde mektuplar da değil üstelik. Hal hatır sormaktan öte mektuplar. Mektupları okudukça “Eski insanlar birbirlerinin değerlerine ne kadar saygılıymış, fikir paylaşmak ne kadar da önemliymiş” diyor insan. İçinde öyle mektuplar var ki, insanı çok derin düşüncelere sevk ediyor. İşte o mektuplardan biri… Köy Enstitüleri’nden yetişmiş, tarihimizin en değerli yazarlarından biri olan Talip Apaydın’a ait. Ne zorluklarla, ne çilelerle, yılmadan, bıkmadan, usanmadan bu ülkeye katkı sağlamak için çalıştıklarının belgesi bu.
“Sayın Oktay Akbal Ağabi,
Sizi tekrar rahatsız ediyorum, bağışlayın. Bu hususta Naim Tirali ile sizden başka kime yazabilirim? Vatan’daki romanıma, Emmioğlu’na bir türlü sıra gelmiyor. Oysa çok güveniyordum o romana. Siz bir romanın ne emeklerle yazıldığını iyi bilirsiniz. Gazeteye verildikten ve yayını için söz de alındıktan sonra bir buçuk yıl geçerse yazarın nasıl üzüleceğini de tahmin edersiniz. Ağabi çok içten rica ediyorum. Bir rica edin de sıraya alınsın artık. Çünkü ilginç bir roman olduğuna inanıyorum. Üstelik bir buçuk yıldır bekliyorum.
Fakir’le (Baykurt) beraberdik, ‘orada bir yakının öz olmazsa yayınlanmaz,’ dedi. Bu ön olma işini sizden ve Tirali Bey’den bekliyorum. Sizi son rahatsız etmiş olayım lütfen ağabi…
En derin selam, saygı ve yakınlıklarımı sunarım.” Talip Apaydın
Sadece bu mektup değil… Birbirinden özel, birbirinden içli daha niceleri… Bu kitabı okuyun. Yakın tarihimize mektuplar ışığında bakacaksınız.
Paylaş