Kimse uyumsuz değil, herkesin duyguları var

Dünyanın dikkat kesildiği, toplumsal eylemlere neden olan ‘ayrımcılık’ meselesinin önemli ayaklarından biri de cinsiyetçilik. Çocuk ve ergenler arasında cinsiyetçilik çok önemli bir sorun. Bunun önüne nasıl geçilebileceğini Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk ile cinsel eğitim uzmanı ve psikolojik danışman Dolunay Kadıoğlu’na sorduk.

Haberin Devamı

CİNSİYETÇİLİK DOĞUŞTAN GELMİYOR, ÇOCUKLAR AİLESİNDEN ÖĞRENİYOR

Cinsiyetçi söylemlerin çocuk ve ergenler arasında çok yaygın olduğunu görüyoruz. Sebebi nedir?

Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk: Herhangi bir cinsin diğerinden üstün olduğunu düşündüğümüz anda cinsiyetçilik yapmış oluyoruz. Bunun temeli ailede atılıyor ve kültürel bir alt yapıya sahip. Üstelik cinsiyetçilik hayatın her alanında var. Örneğin, kız çocuklarına karşı tarihten, bilimden ve dinden gelen bir aşağı söylem var. Küfürler cinsiyetçi, söylemler cinsiyetçi. Yani herhangi birini aşağılamak istediğimizde bunu cinsel kimlik üzerinden tanımlamaya başlıyoruz ve cinsiyetçi bir bakış açısı ortaya çıkıyor. Çocuklara pembe veya mavi giydirmek, ekonomik ve fiziksel gücün babada toplanması, annenin ev işleriyle ilgilenmesi, kız ve oğlan çocuklara farklı görevler verilmesi, hatta oyuncaklar bile cinsiyetçiliği besliyor. Örneğin kız çocuğunun eline bebek, oğlan çocuğunun eline araba verdiğinizde toplumsal bir rol belirlemiş oluyorsunuz. Oysaki çocukların önüne pek çok oyuncak koyduğunuzda, bir kız çocuğunun da arabayla bir oğlan çocuğunun da bebekle oynayabildiğini gözlemleyebiliyorsunuz. Dolayısıyla cinsiyetçilik doğuştan gelen bir şey değil, öğreniliyor. İşte bu sorunun kaynağı da burada. Anne baba, çocuğuna ne öğrettiğinin fakında bile olmadan öğretiyor aslında. Çoğu zaman erkeklere “Nasıl kızlardan hoşlanıyorsun?”, kızlara “Ne tarz erkekleri beğeniyorsun?” diye soruyoruz. Bunun yerine “Beğendiğin biri var mı?” diye sormak gerekiyor. Çünkü biz ona ne dersek diyelim, istediğini beğenecek zaten. Dolayısıyla söylemlere çok dikkat etmek gerekiyor. “Erkekler ağlamaz, adam gibi otur!” veya “Hanım hanımcık ol, erkek gibi davranma!” vb. söylemler örseleyici, cinsiyetçi ve aşağılayıcı söylemler… Bunların dilden ayıklanması gerekiyor.

Haberin Devamı

ÖTEKİYE TEPKİ NESİLDEN NESLE AKTARILIYOR

Peki, anne baba tutumları yönetilebilir mi?

Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk: Anne baba tutumları içinde cezalandırıcı, koruyucu ve görev veren ebeveyn türleri var. Böyle ailelerde çocukların kendileri olması zordur. Oysaki önemli olan ‘ben’ olabilmektir. Çocuğun boyun eğen bir çocuk mu, asi mi, uyumlu mu yoksa doğal bir çocuk mu olacağını tavırlarıyla aile belirliyor. Burada da toplumsal beklentilere uygun kimlik oluşuyor. Aslında cinsiyet rolü, yüklenen bir beklenti. İnsan, dişil ve eril bir yapıda doğuyor. Bu cinsel bir tercih değil, biyolojik bir yapı. Çünkü cinsel kimliğin içinde sadece cinsellik yaşamak yok. Bedenimiz; anatomik özellikler, biyolojik işlevler, davranışlar ve duyumların bütünü. Toplumsal cinsiyet açısından baktığımızda da bunun karşısında siyasi ve kültürel bir bakış açısı duruyor. Burada beden ve toplumsal bakış arasında bir sıkışma meydana geliyor. Dolayısıyla öteki, tepki çekiyor. Geleneksel olarak bu öğreti de nesillerden nesillere aktarılıyor. Hayatta, beden üzerinden de bir iktidar alanı oluşturuyoruz.

Haberin Devamı

HERKESİN DUYGULARI VAR VE DUYGULAR EVRENSEL

Ne yapmak gerek?

Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk: Çocukları doğru yönlendirmek gerekiyor. ‘Uyumsuz’ diye nitelendirilen davranışlar aslında toplumsal bakış açısıyla ‘uyumsuz’ sayılıyor. Oysaki kimse uyumsuz değil, herkesin duyguları var ve duygular evrensel. Bu nedenle duyguları yönetmek gerekiyor. Bu çok önemli. Bunu yapmak zor, evet ama öncelikle çocuklarımızın duygularına yanıt vermemiz gerekiyor. Şunu anlamak gerekiyor: Eril biri dişil, dişil biri eril bakabilir hayata. Bu bir deformasyon değil. Çocukların sosyal-duygusal gelişimini onların hızında ve bunun onların hayatı olduğunu kabul ederek takip etmemiz gerekiyor. Üstelik bunu yaparken onların kendilerini bulmalarına yardımcı olmamız önemli. Eğer kıyaslamayı ve beklenti içinde olmayı bırakırsak her şey daha kabul edilebilir hale gelir.

Haberin Devamı

DEĞERLERİ BİLMEMİZ VE ONLARA ÖĞRETMEMİZ GEREKİYOR

İnsanların birbirine cinsiyetle değil de, 'insan' olarak bakabilmesini nasıl sağlayacağız?

Cinsel Eğitim Uzmanı ve Psk. Dan. Dolunay Kadıoğlu: Cinsiyete dair ayrımcılığın ve cinsel kimliklere dair etiketlemenin engellenebilmesi için dikkatimizi nasıl göründüğümüz ve davrandığımıza değil, nasıl insanlar olduğumuza çevirmemiz gerekiyor. Bunu yapmanın en temel yolu çocuklara; “Kendi bedenini sev, koru, sahip çık, başkasının bedenine de saygı duy” felsefesini öğretirken aynı zamanda değerler eğitimini aktarmaktır. Bir başkasının deneyimlediği cinsel kimliğe saygı duymayı, eleştiri ve yargıdan bağımsız kabul etmeyi öğretmek için anne babanın da bu değerlere sahip olmasını önemlidir. Çocuklar bir başkasıyla ilgili yorumlarını ve etiketlerini çevrenin gözünden bakarak ve modelleyerek öğrenir. Anne baba ilk değerler eğitimi veren bireylerdir. Çocuğa kendisine ve ötekiyle ilgili ilk tohum düşünce ve yaklaşımı atar. Çocuklar zaten empati dilini duygu dilini çok iyi bilirler. Anne babanın yapacağı sadece bunu desteklemek ve cinsiyetçi ima, alay ve aşağılamadan uzak bir konuşma şeklini seçmektir. Aynı eğitimin okulda da sürmesi gerekir. Değerler eğitiminin kapsamı çok geniştir; cinsellik, cinsel sağlığın yanı sıra, iyi insan olmaya dair pek çok alanı kapsar. Örneğin kişisel vicdan, ahlak, saygı, sevgi ve şefkatin önemi, sağlıklı ilişkiler kurabilmek ve yönetebilmek, sınırlar, duyguları anlamak ve ifade edebilmek, farklılıklara saygı, çatışma çözme becerisi vb. Bu işin temelden başlamak için çocuklara mahremiyet eğitimi verilmeli. Ancak mahremiyet eğitimi yalnızca ‘cinsel eğitim’ çerçevesinde verilmemeli, anne babaların bu konuda ‘yasakçı’ veya ‘yok sayan’ bir tavır içinde olmamaları gerekiyor.

Haberin Devamı

MASALLARIN ÇOCUK GELİŞİMİNE ETKİLERİ NELER?

Tiyatrocu ve Yaratıcı Drama Eğitmeni Mehmet Erbil, masalların çocuk gelişimindeki rolünü anlatıyor...

Haberin Devamı

#EVDEKAL ETKİNLİKLERİ

Kâğıttan hayvanlar

‘Bir Parça Kâğıt’ adlı YouTube kanalında çok eğlenceli videolar var. Renkli figürler yapmayı öğrenebilirler.

Kimse uyumsuz değil, herkesin duyguları var

İlginç deneyler

Birbirinden ilginç ve eğlenceli deney videoları Zooand TV çocuk kanalının YouTube sayfasında.

Kimse uyumsuz değil, herkesin duyguları var

HAFTANIN KİTABI

Kitaplardaki kurt karakterleri her zaman ‘kötü’ olmaz. Süper Kahraman Olmak İsteyen Kurt, 3-8 yaşları arasındaki çocuklar için.

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Yazar: Orianne Lallemand
Tür: Öykü
Sayfa: 36
Fiyatı: 12 lira

Kimse uyumsuz değil, herkesin duyguları var

 

Yazarın Tüm Yazıları