Paylaş
Çekmece nasıl bir proje?
Drama Eğitmeni İbrahim Zeki Karabulut: Bizim okulumuz bir kooperatif okulu ve temelinde imece kültürü var. Biz, özümüze bakarak, insanlarımızın el birliğiyle iş tamamlama kültüründen ilham alıyoruz. Çekmece, aslında ÇEK-imece! ÇEK okullarının imece anlayışını göstermek adına böyle bir isim koymayı tercih ettik. Bursa’da iki köye sürdürülebilir atölyeler kurduk. Böylece çocukları ve köylüleri o merkezde buluşturuyoruz. Çocuklarla birlikte üretiyoruz, paylaşıyoruz ve öğreniyoruz. Bunu yaparken elimizdeki eğitim olanaklarını da paylaşıyoruz, köy çocuklarıyla şehir çocuklarını buluşturmayı da başarıyoruz.
Nasıl yapıyorsunuz bunu?
Bursa yakınlarında üç köy belirledik. Bu köylere atölyeler kurduk. İş içinde eğitimi, sürdürülebilir olarak hayata geçirmeye başladık. Okulda eğitim veren öğretmenler ve okulumuzdaki öğrencilerle birlikte düzenli olarak o köylere gidiyoruz ve sürdürülebilir atölyeler yapıyoruz. Drama çalışmaları, müzik çalışmaları, resim atölyeleri, oyun atölyeleri, ekme biçme faaliyetleri, yapı işleri, mekân düzenleme ve daha pek çok şey… Tamamen gönüllülükle yürütülen projeler bunlar. Hiçbir şekilde maddi beklentisi yok. Geleneksel kermesler düzenleyerek eksiği gediği tamamlıyoruz. Örneğin köylere kütüphaneler kurduk, o mekânları boyadık, düzenledik. Ancak bu kütüphaneleri, atölyeleri oraya yapıp ayrılmadık. Kendi kendimize “Çekmece projesini gerçekleştirdiğimiz köylerde en az üç sene kalacağız. Ancak bunu yaparken orada sadece biz olmayacağız, köylüler de bizimle beraber proje yapacaklar ve onlar da bu projeyi isteyecekler.”
İstiyorlar mı peki?
Evet. Hem de çok istiyorlar. Çünkü şehirli çocuklarla köy çocuklarını bir noktada buluşturuyoruz.
Şu anda kaç köyde varsınız?
Şu anda üç köyde varız. Bursa’da farklı ilçelerdeyiz. Bir köyde üçüncü yılımız diğer köyde ikinci yılımız ama ikinci yıl olmasına rağmen deneyimli olduğumuz için atölyelerimizin yanında oyun parkı açılışımızı yaptık.
Peki, bu projeyi hayata geçirebilmek için hangi yetkili birimlerle konuşuyorsunuz?
Öncelikle tespit yapıyoruz. Gerçekten ihtiyacı olan bir köy olması gerekiyor. İlk önce muhtarla görüşüyoruz. Okul öğretmenleri ve müdürleriyle görüşüyoruz. Onlarla da bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra hemen yazışmalarımızı yapıyoruz. Milli Eğitim ile yazışmalarımızı yaptıktan sonra da köylerde atölye çalışmalarına başlıyoruz.
Peki, veliler nasıl dâhil oluyor bu işe?
Meselâ bir velimiz geliyor “Benim eğitsel yeteneğim yok ama kuaförüm.” diyor. Köyde çocukların saçlarını o velimiz kesiyor. Diyelim ki çocuklarda bit görüyor, ertesi gün biz köye bit ilacı götürüyoruz o konuyu çözüyoruz. Bir başka velimiz marangoz. O da bir eksiğimizi gideriyor. Çocuklar için el ele doğal eğitim, yaşam ve buluşma alanları oluşturuyoruz.
ÇEK Eğitim Kurumları nasıl kurulmuş?
Lise Müdürü Kaan Selçuk: 1995 yılında 23 tane gönüllünün eğitim için bir şeyler yapma amacından doğmuş. İlk başta yükseköğretime yönelik öğrenci yurdu olarak bu işe başlamışlar. Daha sonra kız öğrencilerle ilgili ‘Kır Çiçekleri’ adlı bir proje geliştirmişler. Amaç, kız çocuklarının okuması. Bursa’nın dağ köylerinde yaşayan, okumak isteyip de okuyamayan öğrencileri okutmaya başlamışlar. Şimdi ise tüm Türkiye’den öğrenci almaya başladık. Zaman içinde Lise bölümümüzü de açtık. Şimdi ise üniversiteyi açmak için çalışıyoruz.
Peki, Çek Okullarına yardım etmek isteyenler varsa ne yapmalılar?
Üyelik bizim için çok önemli. Ne kadar çok üyemiz olursa kendimizi o kadar çok ifade edebileceğimizi düşünüyoruz. Bu anlamda üyelik ile ilgili çalışmalar olabilir. Kooperatife bağış yapabilirler. Kooperatif maddi bağışları kabul ediyor. Ancak yurtlarımız için hem maddi hem de kurbanlık vs. gibi ibadet içeren bağışlarda da bulunulabiliyor. Bu okulun yapılmasında imece kültürü çok önemliydi. Okulun öz kaynaklarla değil bağışlarla yapılmasını da sağladık. Ancak sadece maddi bağış değil; kimi çimento bağışladı, kimi demir bağışladı, kimi sınıfın laboratuvarın yapımını üstlendi bu şekilde birliktelikle ilerlemiş olduk. Okula katkı sağlamak isteyenler veya çocuklar www.cagdas.org.tr internet sitemizden bize ulaşabilir.
Nasıl bir eğitim öngörüyorsunuz?
Çağdaş, laik ve Atatürk’ün izinde giden bir kurumuz. Burada öğretmene saygı var. Herkesin kendi görevini bildiği ve ona göre çalıştığı bir kurum burası. Öğretmen bu saygının farkında ve öğrencilerini ona göre yönlendirebiliyor.
Okumak sadece diploma almak değildir malum. Çocuklar nasıl bir okuma yapıyorlar burada?
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Evrim Yıldırım: Biz çocuklarımıza öncelikle şunu aşılıyoruz: “Gelecekte bu ülkeyi belki de dünyayı siz şekillendireceksiniz. Sevdiği işleri yapan, mutlu insanlar olmanız için farklılaşmak, değişmek ve yaratmak durumundasınız. Ve bu serüvendeki vazgeçilmez yol arkadaşınız kitaplar olacak. Kitaplar aynı zamanda hayatın gürültülü, yorucu ve hızlı akışı içinde sizi yorgunluk, gerilim ve huzursuzluktan kurtaracak. Olan biten her şeye çok yönlü bakmanızı sağlayacak.” Onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışırken, onları yazarlarla da buluşturarak hep birlikte anlamaya, öğrenmeye çalışıyoruz. Çocuklar, kitaplarını okudukları yazarlarla bir araya geldiklerinde çok daha farklı bakmaya ve daha iyi anlamaya başlıyorlar. Öğrencilerimizi sanata ve sanatçıya değer veren bireyler olarak yetiştirmeyi en temel sorumluluklarımızdan biri kabul ediyoruz.
Bir de ‘sihirli çekmece’ projeniz var…
Evet. Bu projede çocukları da imeceye dâhil etmeye karar verdik. Her bir öğrencimizin bize aylık maliyeti 900 TL. Okuttuğumuz çocukların da başka çocukları okutabilmeleri için bir proje geliştirdik. Buna göre her çocuk kendi harçlıklarından 2 lira ayıracak, imeceye onlar da kendi açılarından katkı sağlayacak ve öğrenecek. Ancak ayırdıkları 2 lira mutlaka kendi harçlıklarından olmalı. Annelerinden alırlarsa bu kültürü geliştiremezler. Bazı öğrenciler “2 lira az, neden 5 lira 10 lira vermiyoruz?” dediler. Biz ise bunun sembolik olmasını istedik. Bugün 2 liraları bir araya getiriyoruz ve bir araya gelerek neler başarabileceğimizi hep birlikte öğreniyoruz. Hatta bazı çocuklarımız “Beni başkası okutuyor, ben de başka bir çocuğun okumasına katkı sağlıyorum” diye memnun oluyor. Her sınıfın sihirli bir çekmecesi var. Bağışları kendileri topluyorlar, imza karşılığı teslim ediyorlar ve kendilerine makbuz veriliyor. Böylece tüm süreci görüyorlar ve çok küçük yaşlardan itibaren imece kültürünü öğreniyorlar.
Paylaş