Yazı mı tura mı

Hiç farketmez. Gişede ikisi de kaybediyor nasıl olsa. Altın Portakal’ı da alsa, 11 ödülle rekor da kırsa, izleyenlerin gönlünde taht da kursa olmuyor.

Yazı Tura eleştirmenler tarafından beğeniliyor ama gişede hak ettiği izleyici sayısını bulamıyor. Dereyi geçip, çayda boğulmak bu olsa gerek. Gelin bir de başka filmlere bakalım. İlk 15 günde Hababam Sınıfı Merhaba 575 bin, O Şimdi Asker 426 bin, Okul 253 bin kişi tarafından izlenmiş. Türk filmlerine gidiliyor demek ki. Bol ödüllü Yazı Tura ise beşinci haftasında 200 bin kişiye bile ulaşamadı. Diğer yanda Michael Moore’un Cannes’da ödül almış olan belgeseli Fahrenheit 9/11’in Kayseri’de tek bir kişi tarafından bile izlenmediğini okuyorum. Şaka gibi. Dünyada fırtınalar koparan bu ödüllü belgesele bir Allah’ın kulu bile ilgi göstermemiş.

SALON ÇOK, ÖDÜLLÜ FİLME YER YOK

Uğur Yücel’in Yazı Tura’sı, Altın Portakal’dan sonra gişede kendini biraz toparlayacaktı belki de. Yedinci sanatın en azından ödül almış eserlerini takip edenler ‘Ödül de aldı, gidip görmek lazım’ dediler. Ama bu kez de sorun filmin vizyonda olduğu sinemalardaydı. Yurtdışında bir film ödül aldığında gösterildiği salon sayısı arttırılırken, bizde ödül alan filmlere yeterli destek gelmiyor nedense. Geçen gün henüz izlememiş olan arkadaşlarımla Yazı Tura’ya bilet almak istedik. Açtık gazeteyi, ilanlara bakıyoruz, film nerelerde gösteriliyor diye. Genelde Akmerkez, Mayadrom, Uptown, G-Mall ve Profilo Odeon sinemalarına gideriz. Hem buralardaki salon sayısı fazla hem de aynı mekan içinde yemek yiyip, sonrasında ya da öncesinde filme gitmek iyi oluyor. İyi oluyor da, Yazı Tura artık bu sinemalarda gösterilmiyor. Bir sürü salonu olan sinema kompleksleri, bunlardan bir tanesini bile 11 ödül toplamış filme ayırmıyorlar. Oysa destek vermek lazım, hem filme hem de filmi izleyeceklere.

Ben bu sinemaların yöneticilerinin yerinde olsam, bazı abuk sabuk filmler yerine Altın Portakal ödüllü Yazı Tura’yı göstermek isterdim. ‘Sinemayı severim’ diyen herkesten de ödüllü filmleri görmelerini beklerdim. Ya siz?

Beyaz perdeden inciler...

‘Bana yanlış soruları sorarsan, doğru cevabı bulamazsın.’ (Old Boy-İhtiyar Delikanlı, Yön: Chan-wook Park, 2003)

Vivaldi beyazperdede

Haberi buradan vereyim, nasıl olsa zamanı gelince klasik müziğe hak ettiği değeri veren Doğan Hızlan’dan güzel bir yazı gelecektir.

Çoğumuzun Mozart ve klasik müzik sevgisinin nedenlerinden biri olan Amadeus’tan yıllar sonra şimdi de sırada İtalyan besteci Vivaldi’nin hayatını konu alan bir film var. Akıl Oyunları (A Beautiful Mind) filminin yapımcısı Brian Grazer ve Columbia Pictures, ünlü bestecinin yaşamını anlatan film için hazırlıklara başladılar. Onüç filminin yönetmeni Catherine Hardwicke ile görüşmeler sürüyor.

Vivaldi örneğinden yola çıkarak, hayat hikayesi bu yıl beyazperdeye aktarılan diğer ünlülere de bir göz atmakta fayda var. Liste uzun. The Aviator, ünlü film yapımcısı Howard Hughes’un, Ray, Ray Charles’ın, Alexander, Büyük İskender’in, Finding Neverland J. M. Barrie’nin, Kinsey, seksolog Alfred Kinsey’in ve Beyond the Sea, Mack the Knife’ın solisti Bobby Darin’in hayatını dev perdede izleme imkanı verecek filmlerden bazıları.

Bunu biliyor muydunuz?

Yıldız Savaşları serisi, Kutsal Hazine Avcıları ve Gençlik Yılları filmlerinin yaratıcısı George Lucas, önümüzdeki yıl Amerikan Film Enstitüsü’nün Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alacak.
Yazarın Tüm Yazıları