Paylaş
* Yelda’cım çok geçmiş olsun. Sen korsana, korsan da sana saldırdı. Anlatır mısın, neler oldu o gün?
- Cuma günü iş çıkışı saat 19.30 gibi Hacıosman metrosunun oralarda bir korsan tezgâhı gördüm. Gittim baktım hangi kitaplar var diye. Benim yayın evimden çıkan “Çi”yi aldım elime, baktım bandrolü yok, oradaki çocuğa “Korsan kitap satmanın yasak olduğunu bilmiyor musun?” diye sordum.
* Çocuk derken, kaç yaşlarında?
- 18 yaşından küçüktü. Zaten özellikle yaşı küçük çocukları seçiyorlar ki yakalandığında hapse girmesin. Çocuğa “Hemen topla burayı, yoksa polisle geleceğim” dedim. Çocuk kitapları toparlamaya başladı. O sırada arka taraftan tezgâhı gözleyen biri geldi, kaba bir şekilde konuşmaya başladı. Bağrış çağrış oldu. Sonra cebinden bıçak çıkardı ve oynamaya başladı.
MÜZİSYENLER DE KORSANDAN MAĞDUR
* Bıçak çekince korkmadın mı?
- Hiç korkmadım. Epey bir tartıştık. Sonra bir adam geldi, destek oldu bana. O da müzisyenmiş. “Biz de mağduruz bu korsandan” dedi. Sonra karakola gidip olayı anlattım.
* Tezgâh kalktı mı hemen?
- Ekip gönderip tezgâhı kaldırmışlar. Ama sonra Twitter’dan bir mesaj geldi, ertesi gün yine kurmuşlar.
* Bu senin korsanla ilk yüzleşmen mi?
- Çeşme’de benzer bir olay olmuştu. Çeşme’nin ana caddesi üzerindeki tüm kitapçılar korsan satıyordu. Ne zaman oradan geçsem kendi yayın evimin korsan kitaplarını yırtıp atıyordum, karakolluk oluyorduk.
* İstanbul’da en çok nerede korsan kitap satılıyor?
- Kadıköy, Kabataş iskele ve metro çıkışlarında çok var.
* Yerlerini de biliyorsunuz aslında. Bir şey yapılamıyor mu?
- Yayıncılar Meslek Birliği var. Kurulmasının amacı, korsanla savaşmak ve telif haklarının korunması. Deli gibi baskınlar yapıyorlar. Ben de YAYBİR’in yönetim kurulundayım. Bizim dolaplara sığmayacak kadar çok korsan davamız var. Kitaplar yakalanıyor, depolarda mahkeme süresince tutuluyor. Mahkemeler beş sene falan sürüyor, o arada hiç kimse tutuklanmıyor ama, hiç kimse cezalandırılmıyor. Şu an içeride olan o kadar az kişi var ki. Para cezaları da caydırıcı değil.
KİTAP ÇIKMADAN KORSANI ÇIKIYOR
* Gerçek kitap ve korsan arasındaki farkları sayar mısın bana?
- Harmanlama hataları oluyor korsan baskıda. Mesela kitabın ilk sayfası ile 50’nci sayfası arası olmuyor. Eline aldığın zaman da o kalite farkını hissediyorsun. Ama artık korsancılar o kadar cıvıttı ki korsan baskıyı kitaptan daha pahalıya satıyorlar. Ve hatta bazı kitapların daha kendi çıkmadan korsanı çıkıyor. Mesela Kahraman Tazeoğlu’nun “Bambaşka” kitabının korsanı kendisinden önce çıktı.
* Fiyatlar arasında ne kadar fark var?
- Normalde kitabın sayfa sayısı 16’ya bölünür. 700 küsur sayfa bir kitap, 48 liralara falan gelir. Biz 40 küsur liraya kitap satılmaz dedik, yapabileceğimiz en uygun fiyatı yaptık. 32 TL’den satıyoruz. Korsan da 15 TL civarında. Fakat kitabın gerçeğini almak için uygun fiyatlı internet siteleri var, korsandan ucuza geliyor. Bizim destekdukkan.com diye bir internet sitemiz var mesela,
kitapları yüzde 40 indirimli satıyoruz. Bunları da geçtim, müthiş bir emek hırsızlığı var ortada. Zaten yazarlar zor geçinen insanlar. Türkiye’de birkaç yazar vardır, sadece yazarlık yaparak para kazanan...
* Kim o yazarlar?
- Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, benim yazarlarımdan Kahraman Terzioğlu, Azra Kohen, Canan Tan... Zülfü Livaneli bile başka şeyler yapıyor.
NEDEN SENİN KİTABINI ALIP OKUSUNLAR?
* Bir yazarın kitabının çok satması için ne gerekli?
- Yayınevine kitap başvurusunda bulunduklarında yazarlara ilk sorduğum şey; “Neden senin kitabını alsınlar?” oluyor. Ayda 4 bin kitap çıkıyor ve raflara bile giremiyor. İşte farklılığını ortaya koyabilenlerin kitabı alınıyor. “Ben de böyle bir şey hissediyorum”, “Evet ben de bunları yaşadım” veya “Bu nasıl olur, ben bunu hiç düşünmemiştim” dedirten yazarların kitapları okunuyor.
* Romanlar eski popülaritesini yitirdi mi?
- Bir ara yitirmişti, yerini kişisel gelişim kitaplarına bırakmıştı. Şimdi kişisel gelişim ve roman bir arada isteniyor.
* Destek Yayınevi kaç yaşında? Sen nasıl girdin bu piyasaya?
- 10 yıllık bir yayıneviyiz biz. Ben Hacettepe İktisat mezunuyum. 10 sene Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştım. Sonra ayrıldım, 5 sene Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nde çalıştım. 15 sene sonra tıkandım ve ayrılıp yazmaya karar verdim. Kitabımı hiçbir yayınevi yayınlamak istemedi. Genelde yayınevleri yazarların ilk kitabını yayınlamıyor. Bir yayınevi aylar sonra kabul etti, hayatımın en mutlu günüydü. Kitabım yayınlandı, bir süre sonra bana ortaklık teklif ettiler. Bütün devlet hayatımı bıraktım, ortak oldum. Fakat dolandırıldım. Sonra “Zararın neresinden dönülürse kârdır, artık sen önüne bak Yelda’cım” diyerek Destek’i kurdum.
* Müzik ve sinema dünyasında telif hakları sorunlu. Yazarlar dünyasında durum nasıl?
- Ne yazık ki yazarların da en çok şikayetçi oldukları konulardan biri, teliflerini zamanında alamamaları.
EVLER, ARABALAR TEKLİF EDİYORLAR
* Ne zaman telif alır yazarlar?
- Kitap yayınlanır, dört ay sonra biz telifini öderiz.
* Yüzde kaç alır?
- İlk kitabıysa yüzde 10 veririz ama 100 bini aşan yazarlarda bu rakamı yüzde 15’e çıkarırız.
* Yazarlar dünyasında transfer paraları dönüyor mu?
- Dönüyor. Ama biz Destek Yayınları olarak hiç transfer yapmadık, hep kendi yazarımızı yarattık ve okuyucu da buna çok destek oldu.
* Senden giden oldu mu?
- Çok az...
* Niçin gittiler?
- O kadar ahlaksız teklifler oluyor ki... Önce geliyor, seni, yazarını eleştiriyorlar. Sonra yazara “Bana gel” diye evler, arabalar teklif ediyorlar.
GÜLBEN ERGEN ÇOK SATIYOR
* Ünlüyken yazar olmak, kitap yazmak daha mı kolay?
- Ünlülerin kitapları satar diye bir şey asla yok. Hatta tam tersi. Bana gelen ünlülere ben “Senin kitabın satmaz” diyorum. Niye satmaz? Çünkü her gün gazetede haberlerini okuduğun insanı merak etmezsin. Ama ünlüler arasında da okunanlar oluyor, onlar da çok samimi olanlar.
* Kimler onlar?
- Mesela Gülben Ergen. Satıyor kitabı. Arkadaşlarıma “Neden aldınız kitabını?” diye sorduğumda, “Merak ediyoruz, samimi kadın” diyorlar.
* Okuduktan sonra ne diyorlar?
- Okuyup keyif alan da var, başlayıp bırakan da. Popüler kültürün öyle bir yanı da var, o kitabı sana aldırıyor. “Herkesin elinde o kitap var, benim de olsun” diyerek, moda olduğu için alan da var...
KİTAPLARDAKİ EROTİZMİ SEVİYORLAR
* Bu işin PR aşamasındaki sırrı nedir? İyi tanıtımla, aslında satmayacak kitap sattırılır mı?
- PR tek başına yeterli değil. Okurun nabzını tutacaksın. O anki konjonktürel dalgalanmaları göreceksin. Satışlar bazen psikoloji, bazen felsefe ağırlıklı gidiyor. Bir ara erotik akımı vardı. Hâlâ kitaplardaki erotizm seviliyor. Ama full erotizm kitapların devri geçti.
* Şimdi ne moda?
- İçinde felsefe, psikoloji, kişisel gelişim olan romanlar moda.
* Yaz-kış kitapları var mı?
- Kışın araştırma kitapları, yazın da romanlar daha çok okunuyor.
* Dijital ortamlarda kitap okuma alışkanlığı başladı mı bizde?
- Başladı ama pek tutmadı.
LİSEDEKİ ÇOCUĞA ORHAN PAMUK OKUTURSAN, OKUMAYI BIRAKIR
* Yazarlık öğrenilebilen bir şey mi?
- Evet. Yazar adaylarının öncelikle çok okumaları lazım. İkincisi, tarzına karar vermesi gerekiyor. Edebiyat ukalalarının sayfalarca kanırtan tasvirlerini ve ağdalı cümleleri edebiyat olarak değerlendirdikleri dönemler geçti. Artık dünya değişti, 18’inci yüzyılda değiliz. Edebiyatın da çağımıza uyum sağlaması gerekiyor. Dolayısıyla bugün çok açık söylüyorum lisedeki bir çocuğa Orhan Pamuk okutursanız, o çocuk hayatı boyunca okumayı bırakır. Çocuklar ne istiyorsa onu okusunlar.
* Kitapların sinema uyarlamalarına ne diyorsun?
- Çok takip etmiyorum. Ama tam tersinden bir şey söyleyeyim; Nuri Bilge Ceylan’ın “Kış Masalı” filmi muhakkak kitap olmalı. Ben izlerken bayıldım. Diyaloglar müthişti. Bazen senaryo kitabı çıkarıyorlar ama olmaz, biz senaryo okumayı bilmiyoruz. Bu filmin kitabı çıkarsa tutar. Tam insanların istediği türde. Felsefe, psikoloji her şey var içinde.
* Kitapta komedi de tutuyor mu?
- Kitapta daha çok dram gidiyor. Bir de şunu keşfettim; mutluluk bulaşıcı bir şey değil, karşıdakine geçmiyor ama acı geçiyor...
ÇOCUKLARA AĞIR KİTAPLAR VERİYORLAR
* Kitap okuma alışkanlığı nasıl kazanılır?
- Tek bir şekilde; bir insana çok seveceği bir kitap vereceksin, elinden düşürmeden severek okuyacak. Doyamayacak. Doyamayınca “Kitap okumak güzel bir şeymiş” diyecek, gidecek başka bir kitap alacak. Yani kitap okuma alışkanlığı insanların sevdiği kitabı okumasından geçiyor. Bizde liselerde, ortaokullarda çocuklara o kadar ağır kitaplar veriyorlar ki... Yazık.
GENÇLER DELİ GİBİ KİTAP OKUYOR
* Anne babalara tavsiyelerin ne?
- Kendileri okusunlar. Çocuk gördüğünü yapıyor. Ve çocuğu hiçbir şekilde zorlamasınlar. Bir çocuk sevmediği bir şey okursa, bir daha kitabın yüzüne bakmaz.
* Okuma alışkanlığı azaldı mı? Yeni nesil okuyor mu?
- Arttı. Şimdi yeni bir nesil geliyor, gençler deli gibi okuyor. Ama yurtdışına oranla tabii gerideyiz. Rusya’da falan insanlar ceplerinde dolaştırıyor kitapları. Metrolarda okuyorlar. Bizim metroda herkes telefonuyla oyun oynuyor.
Paylaş