Yaşamak, yaşatmak

14. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu ödülleri önceki gece sahiplerini buldu.

Haberin Devamı

Yavuz Bingöl sonunda muradına erdi ve Üç Maymun’daki performansıyla ilk ödülünü aldı.
Ayhan Işık Jüri Özel Ödülü’nü kucaklayan Bingöl, “Üç Maymun’da ben hariç herkes ödül almıştı, filmin tek kötüsü benim herhalde diye düşünürken bu ödül iyi geldi” diyor.

Yavuz kendine haksızlık yapmasın, asla filmin kötüsü olmadı, hatta bence performansıyla pek çok yerde haklı övgüler aldı. Ayhan Işık Ödülü ile de performansı taçlandırılmış oldu.

Üç Maymun’a bir ödül de En ıyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında geldi. Filmin aynı zamanda senaryo yazarlarından olan Ercan Kesal keşke hep ödül alsa. Öyle güzel ve anlamlı bir konuşma yaptı ki, oyunculuğu gibi bu konuşmasını da ilgiyle izledik.
En ıyi Erkek Oyuncu ödülü için Devrim Arabaları’nın 7 oyuncusu birden sahnedeydi.

İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma bölümüne alınmamış olması çok tartışılan Devrim Arabaları’nın hakkını biraz olsun teslim etmiş olduk diyebilirim.

Yeri gelmişken hatırlatayım ki bu kez kaçırmayın, Devrim Arabaları 1 Mayıs’ta tekrar sinemalarda olacak.

En ıyi Kadın Oyuncu Issız Adam’dan Melis Birkan’a, En ıyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülü ise Vicdan filmiyle Tülin Özen’e gitti.
Sinemada onur ödülleri Vedat Türkali ve Türkan şoray’ın oldu.
Gecenin sunucularından Berna Laçin’in de dediği gibi o güzel gözleriyle hepimizi büyüleyen kadın, sinemamızın sultanı Türkan şoray yine tüm salonu etkisi altına aldı.

Törenin en uzun ama en esprili konuşmasını ise 90 yaşındaki Vedat Türkali yaptı. Finalde “Yaş 35, yolun yarısı” şiirine gönderme yaparak, kendisinin 20 yıldır kaçak çalışmakta olduğunu söyledi. Kaçak çalışırken bile kalbinin hâlâ sinema ve tiyatro için atıyor olduğunu görmek güzeldi doğrusu.

Sade, samimi ama bence her anlamda görkemli olan ödül gecesinin mimarları aynı zamanda da yıldızları; bu geleneği 14 yıldır yılmadan devam ettiren Çolpan ılhan ve Kerem Alışık.

Kerem sahnede bu kez önceki yıllara göre çok daha rahattı. Tiyatro sahnesindeki başarısını babasının adına düzenlemekte oldukları bu gecede de devam ettirdiğini söylemek yanlış olmaz.

Finalde onun annesi ama hepimizin sevgilisi usta oyuncu Çolpan ılhan’ı sahneye aldı.

O sahneye gelirken Kerem anlatıyordu; Çolpan ılhan’la ilgili en güzel sözü tabii ki Sadri Alışık söylemiş.

Sadri Alışık’a bir gün yaşamak nedir diye sormuşlar, “yaşamak” demiş, “yaşamak Çolpan gibi bir şey işte...”

Haberin Devamı

Sarı basın kartı

Haberin Devamı

Ben de sarı basın kartım ne işe yarar acaba diye merak ederdim.

İşpark otoparklarının bize ücretsiz olduğunu Cengiz Semercioğlu’nun bu ayrıcalığı eleştiren yazısından öğrendim.

Oysa ben sadece belediyeye ait toplu taşıma araçları ve müzelerin bedava olduğunu biliyordum.

Ki kartımın hakkını yemeyeyim, müze ayrıcalığı gerçekten işe yarıyor.

Bir zamanlar uçaklarda indirimlerimiz vardı.

O devir kapanalı çok oldu.

Şimdi sevgili Cengiz, otoparklarda da ayrıcalığımız olmasın diye tutturdu.

Bence bırakın indirimi, gazetecilerin geçiş ve park önceliği bile olmalı.

Dünyada böyle çünkü.

Gazeteciler görevdeyken bırakın otoparkları ücretsiz kullanmayı, yasak yerlere bile rahatlıkla park edebiliyorlar.

Burada önemli olan bu ayrıcalığı kötüye kullanmamak.

Alışverişe gidip haberden çıktım demek olmaz tabii.

Bunu da sarı basın kartı almış kaç gazeteci yapar?

Muhtemelen hiç, belki birkaç.

O birkaç kişi yüzünden tüm hakları vermek istemeye de pire için yorgan yakmak denir herhalde!

Haberin Devamı

Çocuk mu kariyer mi?

Bonus Card reklamında Acun Ilıcalı, Hülya Avşar’a soruyor: Çocuk mu kariyer mi?

Geçen hafta TRT FM’de Güzel şeyler’de biz de dinleyenlere aynısını sormuştuk.

Bir dokun, bin ah işit.

Hem çalışan hem de çocuk büyüten anneler, anneanne ya da babaanne yardımı olmadığında çok zorlanıyorlar.

Çünkü ülkemizde doğum izni az.

Yurtdışında çocuk sahibi olan kadın 3 yıla varan ücretli izin kullanırken bizde kadınlar işlerini kaybetmesinler diye ayağa kalktıkları an işe koşuyorlar.

Bizdeki işyerlerinin çoğunda çalışanların çocuklarını gönül rahatlığıyla bırakabilecekleri yuvalar da yok.

Oysa yurtdışında anneler işe çocuklarını da alıp gidebiliyorlar.

Çünkü her işyerinde çalışanlarının çocuklarına misler gibi bakan yuvalar var.

Buradan yola çıkarak Acun’a cevap veriyorum: Yurtdışında yaşasak çocuk da yaparım kariyer de demek daha kolay belki ama Türk kadını, eğer büyükanne desteğinden yoksunsa, çok zengin değilse ya da maaşı kadar parayı bakıcıya vermeyi göze almıyorsa, genelde birini seçmek zorunda kalıyor.

Not: Bu akşam 18.00-20.00 arası TRT FM’de Güzel şeyler’de Marley ve Ben filminden yola çıkarak “ideal erkek”i konuşacağız. Filmde eşine sonsuz destek olan John Grogan’a ben 10 üzerinden 9 veriyorum. Bir puanı neden kırdığımı ise akşama anlatırım...

Yazarın Tüm Yazıları