Profilo Alışveriş Merkezi Tiyatro Salonu’nda “Özel Hayatlar” adlı oyunun galasındaydım. Gayet işveli, cilveli, tutkulu, dolayısıyla da kavga, dövüş ve sövüşün eksik olmadığı bir ilişki anlatılıyor oyunda. Oyunu gidip görürsünüz tabii ama ben ufak bir detayı, bir öneriyle birlikte şimdiden anlatayım.
“Ne senle ne de sensiz” diye ilerleyen ilişkide kavgaları durdurabilmek için parola yöntemi kullanılıyor. Bu yöntem hep işe yarar, dolayısıyla size de öneririm. Bir parola belirleyin, baktınız kavga alevleniyor, biriniz parolayı söyleyin ve o andan itibaren kavga bitsin, beş dakikalık barış başlasın. O beş dakika öyle şeyler değiştiriyor ki! Oyundaki çiftin parolası “solomon isac”ti bu arada. Ve oyuncular. Cihan Ünal, Hande Ataizi, Sencan Güleryüz ve Burcu Kazbek tek kelimeyle döktürüyorlar. Altın Portakal’lı Hande Ataizi hem güzelliği hem de oyuna hakimiyetiyle izleyenleri etkisi altına almakta zorlanmıyor. Keşke onu kaliteli bir sinema projesinde de izleyebilsek. Hele tiyatrodaki bu performansını da gördükten sonra filmini ilk alkışlayan ve destekleyenlerden biri ben olurum.
Efes Pilsen demedi, dedirtti!
Özel Hayatlar’ın başrol oyuncusu, aynı zamanda yönetmeni Cihan Ünal, galanın sonunda emeği geçenler için bir teşekkür konuşması yaptı. Ve sonunda izleyicilere dönerek şöyle dedi: “Efes’i bilirsiniz, ona da teşekkür ediyoruz. Peki Efes deyince ne geliyor aklınıza?” İzleyenlerden gelen cevap şuydu: “Efes Pilsen!” Evet, Efes Pilsen tiyatroların en büyük destekçisi ve sponsoru. Ama yasa gereği Pilsen kelimesinin kullanılması artık yasak. Ama sahnede Cihan Ünal gibi zeki ve laf cambazı bir sanatçı olunca engeller aşılıyor. Ünal kendisi söylemese bile Efes Pilsen’in adını geçirtmeyi ve markaya teşekkürü yapmayı başarıyor.
İBB’den cevap var
Salı günü Hasdal Barınağı’nda neler oluyor diye yazmış, Kadir Topbaş ve eşi Özyeliş Topbaş’tan konuyla ilgili bir cevap beklediğimi söylemiştim. Sağ olsunlar beni kırmadılar, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nden aynı gün cevap geldi. İnternette fotoğrafları dolaşan kanamalı beyaz köpek gayet iyi durumda, mail’e onun sapasağlam ve bakımlı fotoğraflarını da eklemişler. Barınakta çekilen fotoğraflarda kafesler ve bakım son derece medeni ve iyi durumda görülüyor. Kısırlaştırmalar da hijyenik ortamda gerçekleştiriliyor. Umarım barınaktan gelen resimler artık hep böyle olur. Gelen yazıda internette boynunun sol tarafı hasta ve mavi boyalı görülen siyah köpeğin Hasdal barınağına gelmediği ve kayıtlarda olmadığı belirtilmiş. Hasdal ve Tuzla barınaklarında 2004-2010 yılları arasında 50 bin aşılama, 52 bin muayene, 34 bin kısırlaştırma ve 3 bin hayvan sahiplendirmesi ve 24 bin hayvanın alındığı yere bırakılması yapılmış. Yapılan hayvan hakkı ihlallerini duyurmak ve eleştirmek tabii ki boynumuzun borcu ama arada yapılan iyi işleri de görmek ve yazmak gerekiyor.
DOT’ta yüzleşme
Sevişmek de alışveriş de parayla! “Shopping and F...ing’ (Alışveriş ve S...ş) adlı DOT oyununu izlerken yeni dünya gerçekleriyle karşılaşıyorsunuz. Üzücü! Mark Ravenhill’in yazdığı bu oyunu bizde Murat Daltaban yönetiyor. Oyun, “In Yer Face” akımının en baba temsilcilerinden. In Yer Face, 1995 yıllarında ortaya çıkmış bir tiyatro akımı. Kapital düzen karşıtı olan oyunların amacı küçük sahnede anlatılanları seyircinin yüzüne yüzüne vurmak. Uyuşturucu, seks, bağımlılık, bağlılık, aidiyet, alışveriş, televizyon, aşk, aile, porno, hepsi var bu oyunda. Ve hepsi de ürkütücü bir biçimde iç içe. Geçen yıl tam 102 kez kapalı gişe oynayan bu öfkeli, sert ve hınzır kara komedi yoğun istek üzerine G-Mall Dot sahnesinde tekrarlanıyor. Ece Dizdar, Tuğrul Tülek, Serkan Altunorak, İbrahim Selim ve Mert Can Sevimli bu sert ve çarpıcı oyunun izleyicide yarattığı tokat etkisinde önemli rol oynuyorlar. Özellikle ekibin tek kadın oyuncusu Ece Dizdar’ı tebrik etmek istiyorum, ne kadar cesur ve başarılı olduğunu oyunu izleyince anlayacaksınız. Benim gibi geçen yıl kaçıranlardansanız, gidin ve sıra dışı bir deneyim yaşamaya hazır olun.