Paylaş
“Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları” filminin gösterildiği salonların kapısı, kıtlık günlerinde yemek kuyruğu gibiydi.
Tek fark, insanların ellerinde tencereler yerine üç boyutlu gözlükler olmasıydı sanki.
Hobbit’i basın gösteriminden sonra ikinci kez izlemek üzere girdiğim salonun en ön sırasının bile dolu olduğunu görünce “Türklerin Hobbit çılgınlığı” başlığı kendiliğinden gelmiş oldu.
Bu çılgınlığın bir parçası olarak filmle ilgili aldığım notları, “Dikkat arada spoiler de içerir” diyerek paylaşayım.
-Bir film, insanı 2,5 saat bir koltukta kıpırdamadan, dikkati dağılmadan oturtabiliyorsa alkışı hak ediyordur. Alkışlar “Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları”na!
-Özel efektler bu kez neredeyse filmin başrolünde. Peter Jackson’ın Orta Dünya ve içindekiler tasviri de hayran bırakıyor. “Beni Orta Dünya’ya bırakın” dedirtecek kadar.
-Konuşmalarını duyabildiğimiz örümcekler ve ağlarını örmeleri bir harika. National Geographic izler gibi oldum.
-Bilbo Baggins ve cücelerin peşlerinde orklarla variller içinde nehirde sürüklendikleri sahneye bayıldım. Bitince ayağa kalkıp alkışlayasım geldi.
-Venedik kanalları ve Londra kasvetini hissettiren Lake Town’daki halkın huzur ve zenginlik arasındaki seçimi açgözlülükten yana kullanmaları, filmin en insana dair yanıydı.
-Orlando Bloom sürprizini, romanda olmamasına rağmen sonradan filme eklenen Tauriel karakteri takip ediyor. Bu karakterle filme kadın kokusu getiren Evangeline Lilly, aynı “Lost”ta olduğu gibi sıra dışı bir aşk üçgeninin bir köşesinde buluyor kendini. Yakışıklı cüce Kili ile biraz daha yakınlaşabilirlerdi tabii.
-Smaug, hayatımda gördüğüm en karizmatik ejderha. Peter Jackson, bu tasvirle ilgili de alkışı hak ediyor. Bu arada filmin ilk sahnesindeki havuçlu adam da ta kendisi oluyor. “Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları” yönetmeniyle açılıyor yani.
Siz susun kürkünüz konuşsun!
Siren Ertan Çarmıklı, upuzun kürküyle görüntülenmiş, kendisine Ajda Pekkan’ın kürk karşıtı sözleri hatırlatılınca “Biz Ajda Pekkan’ın da kürk giydiği dönemleri biliyoruz” diye cevap vermiş.
Sema Çelebi, buraya yazmayı kendime yakıştırmadığım laflar etmiş.
Bülent Ersoy, “Ajda şaşırmış” demiş.
Herkes konuşmuş, hatasını kabul eden olmamış yani.
Şöyle söyleyeyim o zaman:
Ajda Hanım bir dönem kürk giydiğini inkar etmiyor, biiiir.
“Ben de kürk giydim zamanında ama kürkle ilgili gerçeklerin farkına vardıktan sonra vazgeçtim ve kürke karşı oldum” diyor, ikiiii.
Hayatını, kariyerini, ününü bu farkındalıklarını başkalarına anlatmak için kullanıyor, üüüüç.
Kürke karşı olduğunu her fırsatta dile getiriyor.
Anlayanlar da oluyor, anlamayanlar da.
Ve bir de Siren Ertan Çarmıklı, Sema Çelebi, Bülent Ersoy gibi anlamadıklarıyla kalmayıp, altta kalmamak adına kendilerini komik duruma düşürenler, ayıp edenler...
Ceyda Düvenci sunuyor D-Smart yayınlıyor
Cumartesi, SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) genel kurulundaydım.
Tunca Arslan başkanlığındaki yönetim, üç yılın ardından görevi Alin Taşıyan, Uğur Vardan, Melis Behlil, Deniz Yavuz ve Elif Tunca’dan oluşan yeni yönetime devretti.
SİYAD yeni başkanı Alin Taşçıyan’ın sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da sayılan, bilinen, ülkemizi başarıyla temsil eden bir sinema yazarı olduğunu, Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu (FIBRESCI) Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığını da yeri gelmişken hatırlatmış olayım.
Ve yine yeri gelmişken, bu yıl 46’ncısı düzenlenecek olan SİYAD Ödül Töreni ile ilgili birkaç taze bilgi vermekte fayda var.
SİYAD Onur Ödülleri bu yıl Ali Özgentürk, Serra Yılmaz ve Macit Koper’e, Emek Ödülü ise afiş sanatçısı Erol Ağakay’a verilecek.
Ceyda Düvenci’nin sunumuyla 20 Ocak Pazartesi gecesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilecek törenimiz,
D-Smart’ın 20’nci kanalından da canlı yayınlanacak.
Paylaş