Stres öldürür

Bir düşünsenize, ‘öfke, kıskançlık, kin’ gibi olumsuz duygular olmasa gazetelerin ‘üçüncü sayfa’ haberleri olmazdı! Ama ne yazık ki o duygular ve peşinde getirdiği stres hayatımızda var. Stresle beraber yaşamayı öğrenmeliyiz.

Sınırsız öfke beni korkutur. Sizi de korkutsun. Düşünsenize, evden dışarı adımınızı attığınız andan itibaren ‘her an her şey’ olabilir!

Bindiğiniz otobüs/ taksinin şoförüyle anlamsız bir konuda tartışabilir; araba kullanırken arkanızda gözünüze dayadığı selektörüyle sizi rahatsız eden şoföre sinirlenip kaza yapabilir; ofiste, kıskançlık dolu delici bakışlarını üzerinizden çekmeyen bir ‘iş arkadaşıyla’ çalışmak zorunda olabilirsiniz...

Tabii bir de bunlara ek olarak evde huzurlu bir yaşamınız yoksa durumunuz vahim demektir. Çünkü ayaklı doğal gaz kazanı gibi dolaşmaktasınız; her an patlayabilirsiniz! Öfkenin nerelere varabileceğinin korkunç bir örneğini geçen hafta gazetelerde okuduk. Tiyatro sanatçısı İsmail Hakkı Sunat yazlığında, gece ses yapan komşusu tarafından 8 kurşunla öldürüldü! Olayın iç yüzü nedir ne değildir; olayda adı geçenler kimdir, beni hiç ilgilendirmiyor. Neticede, ortada bir öfke patlaması ve kayıp bir hayat var.

Dalai Lama, Açık Bir Yürek adlı kitabında bakın ne diyor:

‘Bana göre öfke ve nefret aslında bize, problemimizden sorumlu kişiden daha fazla zarar verir. Varsayalım ki komşunuz sizden nefret ediyor. Öfkeye kapılır ve siz de ondan nefret etmeye başlarsınız, sindirim sisteminiz bozulur, rahat uyku uyuyamazsınız. Kırışıklarınız artar, saçlarınız daha çok beyazlar. Böylece komşunuzun dileği gerçekleşir!

Ama onun haksızlıklarına karşın sakin ve huzurlu olursanız, sağlıklı kalırsınız....Bu da komşunuzun zihninde kaygı yaratır. Bence, komşunuzu cezalandırmanın bilgece yoludur bu... Hoşgörü ve sabrı, zayıflık belirtisi olarak görmemelisiniz. Düşmanlar, bize son derece faydalı birer nimettir.’

Stresten kaçılmaz; onunla yaşanır

Stresten kaçmak değil, stresle yaşamayı öğrenmek gerektiğine inananlardanım. Onun için stresi vücudumun herhangi bir yerinde hissettiğim ve nefesimin düzensizleştiği an öncelikle nefesime odaklanırım:

1 dakika diyaframdan hızlı nefes yaparım. 2 kere üfleyerek gerilir, esnerim. 1 dakika da yavaş ve yumuşak diyafram nefesi yaparken hoşuma giden bir şeyler düşünürüm.

Size de tavsiye ederim. Size gerçeklerin burnumuza sokulduğu bir dünyada, kurtarıcımızın hayallerimiz ve sadece kendimiz olduğunu göstermek istiyorum.

Bunun için de sizi Toltekler’le tanıştırıyorum. Çünkü onlar da dünyadaki cennetin peşindeymiş. Bunun için Öteki yayınlarından çıkan Dört Anlaşma- Toltek Bilgelik Kitabı’nı okumanız yeterli. Toltek, binlerce yıl önce Meksika’nın güneyinde yaşamış bir topluluğa verilen ad. Özellikleriyse spiritüel bilgileri ve uygulamaları araştırmak ve korumak üzere toplum oluşturan bilim insanları ve sanatçılardan oluşan bir topluluk olması.

Toltek, bir din değil; felsefe ya da ideoloji değil. Toltek öğretisi, mutluluk ve sevgiyi bilmenin yolunu kolay kılıyor. Gelelim anlaşmalarının maddelerine...

Uyarıyorum: İlk okuduğunuzda çok tanıdık ve kolay gelecekler. Ancak uygulamaya çalıştığınızda ilk madde bile o kadar zor ki!

Birinci Anlaşma: Kullandığınız Sözcükleri Özenle Seçin

İkinci Anlaşma: Hiçbir Şeyi Kişisel Algılamayın

Üçüncü Anlaşma: Varsayımda Bulunmayın

Dördüncü Anlaşma: Daima Yapabildiğinin En İyisini Yap

Bu anlaşmaların ayrıntılarını kitaptan mutlaka okuyun, uygulamaya çalışın. Önceleri daha çok strese gireceksiniz! Ama başardığınızda stres daha az zarar verecek.

Aşk mevsimine dikkat

Elvan Demirkan’la Çeşme’de tanıştım. Onunla siz de mutlaka tanışın. Ona ulaşın.

Stresimi niye onla paylaşayım derseniz... Elvan Demirkan, stresle savaşarak değil, ona adapte olarak yaşanabileceğini, yani hayatla savaşmaktan yaşamaya geçişi öğretiyor.

Yoga Temelli Stres Yönetimi dersleri veriyor. Amerika’da yaşayan ve bir süre bir gazetede strese adapte olmak, hayatı daha güzel yaşamakla ilgili yazılar da yazan Demirkan, bir dizi seminer ve kitap hazırlığında. Demirkan’la yaptığım röportajı, bu hafta Tempo dergisinde okuyabilirsiniz. Ayrıca elvandemirkan@hotmail.com adresinden ona ulaşabilirsiniz.

İnsanın içini ısıtan ve enerji veren zamanlar... Deniz, güneş, arada tatiller, uçuşan etekler ve kalpler... Aşık olmak için gerekli her türlü alt yapı mevcut. Olunuz olunuz, ama stressiz bir aşk için Elvan’ın (!) aşağıdaki tespitini dikkate alarak!

Romantik ilişkileri düşünün. Birdenbire kendini canlı hissediyorsun, yeniden doğmuş gibisin! Seni isteyen, iyi hissettiren biri var. Bu his sende bağımlılık yaratıyor. Egonun hissettirdiği korkular ve yetersizlik hissi ortadan kalkıyor bir süreliğine. Halbuki ortadan kalkmıyor, mutluluk yüzeyselliğinin altında gizli kalıyorlar. İlişki başlayıp da beklentiler ortaya çıkmaya başlayınca sorun çıkıyor.

Hele ki karşındakinin seni terk etme olasılığını yakaladığında bütün negatif formların ortaya çıkıyor! Suçlamalar, manipülasyonlar, kendini tehdit altında hissetme, öfke, şiddet... İlişkileri, egolarla yaşadığınız sürece fonksiyonunu kaybeder ve düşüşe geçer.

lişkiye bakış açını değiştirmediğin sürece istediğin kadar farklı insanla birlikte ol, hiçbir şey değişmez; sorunlar aynı kalır! Ayrıca merkezin ‘kendin’ değil ‘ilişki’yse yine yenilirsin. Yani ilişkiye girme sebebin ‘mutlu olmak’ ise kaybediyorsun. Hayatını canlandırmak ve kendini geliştirmek için bir ilişkiye girdiğinde ömrü uzun olur. Çünkü öyle bir ilişki yüzeysel değil, derin olur.

Elvan’dan tavsiye: Stresi uykuya taşımayın

Bir arkadaşım Porto Riko’nun en eski, 92 yaşındaki gitar yapımcısıyla röportaj yapacaktı.

Gittik. Adamın yaşadığı yerin ilkelliğini görünce şaşırdım. Adamı görünce daha da şaşırdım, çünkü en fazla 75 yaşında gösteriyor. Genç kalmanın sırrı ne? dedim.

Beni grileşmiş yatağına götürdü, üzerine sırt üstü yattı ve dedi ki: ‘Her gece yatınca gözlerimi kapatır, vücudumda stresi taşıdığım bütün noktalara konsantre olur ve boşaltırım. Yani günlük stresimi uykuma taşımam’ dedi. Bu arada ben yoga öğretmeniyim! O akşam eve gittim ve yatınca fark ettim ki yumruğumu yastığımın altında sıkıyorum! Sonra gün boyunca dikkat ettim; doğru nefes almayı öğretiyorum, ama kendim nefesimi tutuyorum! Yani farkındalık, zamanla gelişiyor!
Yazarın Tüm Yazıları