Paylaş
Ülke gerçeklerini ortaya koyarken, izleyenlere “artık değişmeliyiz” dedirtiyor. Filmin konusu töre gibi görünse de aslında derininde, eğitimsizlik, kadını ikinci sınıf görme ve kadına şiddet var.
İsmail Güneş imzalı film, gerçek bir töre cinayetine dayanıyor.
Henüz lise çağındaki bir genç kızın hamile kalmasını ve ailesinin töre adına kızı öldürmenin yollarını aramasını anlatan film, zaman zaman gözyaşlarınızla baş başa bırakıyor sizi.
Güneş’e ait senaryoda, evlat sevgisi ve töreye boyun eğme kavramları arasında gidip gelen bir dram var. Ama filmdeki zincirlerinden boşanmış bir melodram değil, gayet ölçülü, duygu sömürüsünden uzak.
Hem hikaye kurgusu hem de estetik açıdan kaliteli bir filmle karşı karşıyayız.
Saki Çimen’in müzikleri filmin hikayesine ayrı bir ruh katıyor.
“Ateşin Düştüğü Yer” sinemalarda... İyi bir film izlemek ve değişmesi gereken bir Türkiye gerçeğiyle yüzleşmek adına tavsiye ederim.
Ölüm yasasına ‘hayır’
Dolmabahçe’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığımız görüşmenin üzerinden bir yılı aşkın zaman geçti. Hayvan haklarını yeni yasa iyileştireceğine söz almıştık. Bekleyen derviş muradına ermiş diyor ve halen bekliyoruz.
Bu arada pek çok gelişme oldu.
HAÇİKO üyeleri Özün Kanbay ve Zuhal Ardahanlı ile Ankara’da konuyla ilgilenen AKP milletvekilleriyle görüştük. İlerleme kaydettik ama net sonuç aldığımız söylenemez. Meclis’ta en son önerilen yasa tasarısı tam bir felaket. Hayvanseverlerin tepkisine neden olan bu tasarı yetkililere, birkaç ön koşul yerine getirildiğinde, resmen ‘uyutma’ yetkisi veriyor.
Yani ölüm yasası çıkarılıyor.
Kulbuna uyduran belediyeler hesap bile vermeden başlayacaklar sokaktaki hayvanların sayısını ‘öldürerek’ azaltmaya.
Uyutma yasayla kabul edildiğinde binlerce masum hayvanın göz göre göre can vermesine nasıl dayanacağız? Duyduğuma göre yeni bir yasa tasarısı üzerinde daha çalışılıyormuş. Ve orada da zorunlu ‘uyutma’dan söz ediliyormuş. Can almak, bizim geleneğimize aykırıyken Avrupa’nın yaptığı yanlışı taklit mi edeceğiz?
Yasa Meclis’e sunulup, kabul edildikten sonra ne kadar tepki versek bir şey değişmez. Bu nedenle iş işten geçmeden yazmak istedim... Hayvanseverler olarak sokak hayvanları sorununa öldürerek çözüm getirecek her türlü yasaya karşıyız.
Yakında HAÇİKO olarak Ankara’da bir görüşmemiz daha olacak, olumlu haberlerle gelmeyi ve buradan duyurmayı umuyorum.
Veteran değil senyor
Hafta başından beri Levent Tenis Kulübü takımıyla birlikte, Kulüplerarası Türkiye Takım Tenis Şampiyonası için Antalya’dayım.
Yaklaşık 700 veteran tenisçi ile birlikte.
Gaziantep, Mersin, Adana, İzmir, İstanbul, Bursa gibi Türkiye’nin dört bir yanından tenisçileri Antalya Club Ali Bey’deki toprak kortlarda buluşturan şampiyona her yıl mayıs ayında yapılıyor ve bir hafta sürüyor.
İşadamlarından eski performans tenisçilerine kadar pek çok meslek dalından tenisçinin bir arada olduğu, Türkiye Tenis Federasyonu tarafından organize ettiği şampiyonaya katılım yoğun, çünkü buradaki puanlar milli takım seçimlerini de etkiliyor.
Biz bize halen ‘veteran’ diyoruz ama aslında aktif spor hayatını noktalamış, belli yaşın üstündeki oyuncular için ‘veteran’ sıfatının yerini çoktan ‘senyor’ (senior) almış durumda.
ITF (Uluslararası Tenis Federasyonu), veteran’ın kelime anlamı olarak ‘eskimiş’i çağrıştırdığından, 30 yaş üstü tenisçiler için ‘senyor’ kelimesini kullandırma yoluna gitmiş.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Gencecik bir yönetmeni, Türkiye’ye ödüller getiren genç bir yeteneği bir motosiklet kazası sonrası girdiği komanın ardından kaybetmek ve bir şey yapamamak çok zor. “Tatil Kitabı”, “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” filmlerinin yönetmeni Seyfi Teoman, filmlerdeki gibi kötü bir sürprizle hayata veda etti. Nur içinde yatsın.
Paylaş