Paylaş
Tedbir almak zorundayız.
Üstelik tehlikeli alanlar da eskisi gibi sınırlı değil, çok geniş.
Evimizin, ofisimizin kapısını kilitlemekle, kamera takmakla, güvenlik tutmakla olmuyor.
Bilgi çağında yaşıyoruz ve bilgi hırsızlığı çok ciddi bir tehlike.
Bu bağlamda, yapay zekâ ve büyük veri işleme konularında uzmanlaşmış bir yazılım teknolojileri şirketi olan, şahıs ve şirketlere siber farkındalık ve güvenlik zafiyeti ve tehdit analizi, uçtan uca veri entegrasyonu, veri gölü oluşturma ve hesaplama gibi konularda hizmet veren Backzone’dan aldığım bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hem bireysel hem de şirketler bazında alınması gereken önlemlerin başında siber istihbaratı iyi okumak gerekiyor.
Siber istihbarat, bilgisayar sistemleri, ağlar, yazılımlar ve dijital ortamlar üzerindeki faaliyetleri izleyen, analiz eden ve yorumlayan bir istihbarat dalı, bilgi toplama, analiz etme ve bu bilgileri kullanarak riskleri belirleme sürecini içeriyor. Bunlar genellikle güvenlik tehditlerini tespit etmek, siber saldırıları önlemek veya hükümetlerin, kurumların veya bireylerin dijital varlıklarını korumak için kullanılan bilgiler.
Kendimize sormamız gereken soru siber farkındalığımızın olup olmadığı.
Kullandığınız şifreler ne kadar güvenli? Şifrelerinizi paylaştığınız, sizin mailinize erişim sağlayabilen kişilerin telefonları ne kadar güvenli?
İnternet üzerinde gezinirken karşılaşabileceğiniz potansiyel tehlikelerin farkında mısınız?
Güvenli parola kullanımı, güvenilir web sitelerini tanıma, kimlik avı e-postalarını tanıma ve kötü amaçlı yazılımlardan korunma konularında uzman kişi ve şirketlerden danışmanlık almak, evinizin kapısını kilitlemekten daha önemli.
Dijitalleşen çağda, telefon ve şifrelerinize, bilgi bulutlarınıza aman dikkat.
Spora müzik ve kitap eşliği
Spor yapmak çoğumuz için sıkıcı, öyle değil mi?
Bana göre de öyle bu arada.
Vakit geçmek bilmiyor.
Bir pozitif uyarana mutlaka ihtiyaç var.
Müziğe ne dersiniz?
Spor yaparken dinlenen, gaza getiren müzik listeleri var.
Müziğin gaza getirme dışında faydası, dikkati spor yaparken çekilen eziyetten başka yere, daha doğrusu kendisine çekmek.
Şarkılar sayesinde yorulduğumuz, kaslarımızın ağrıdığı, kalp atışlarımızın hızlandığı çok da hissedilmiyor.
Üstelik müzik beynimizdeki aktiviteyi de artırarak spora ve bize ekstra fayda sağlıyor.
120-140 bpm hızındaki müzikler, dakikada 120-140 kalp atışına denk geldiğinden spor anı için ideal olanlar.
Koşucular, koşu anında tempoyu değiştirmek için hızları farklı şarkılar dinlemeyi tercih ediyorlar.
Klasik ve rock müzik seviyor olabilirsiniz ama bu iki müzik türü de yapısı itibarı ile yürüyüş ya da koşuya çok uygun değil ama daha ağır, performans sporları için kullanılabilirler.
Müzik ve spor dendiğinde kilit nokta kişinin sevdiği müziği dinliyor olması.
Spordan verim almak istiyorsanız mutlaka sevdiğiniz şarkıları tercih etmelisiniz.
Sporun ne kadar sıkıcı bir şey olduğunu düşünürsek, bari ona eşlik eden şeyden keyif alalım, öyle değil mi?
Spor ve müzik her ne kadar ayrılmaz ikili olarak düşünülse de şimdi sizi farklı bir spora motive aracı ile tanıştıracağım.
Arizona Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, spor için müzik kadar etkili bir başka şeyin daha olduğunu ortaya koydu, podcast’ler ve sesli kitaplar.
Bir şarkının 3-4 dakikada bittiğini ve ritimlerin bir süre sonra sıradanlaştığını da düşünürsek, heyecan uyandıran ve bir sonraki sayfasında ne olacağı merak edilen bir kitabın egzersiz için daha iyi bir motivasyon kaynağı olduğu açıklandı.
Geçen gün yeni çıkanlardan Soner Gedik imzalı “Kızıl Aura”dan söz ederken sesli kitaplara da eklendiğini ve okumak yerine artık dinlenebileceğini de yazmıştım.
Ben ilk kitap dinleme eşlikli yürüyüşümü sahilde “Kızıl Aura” ile yaptım. Bir sonraki yürüyüşünüzde size sesli bir kitabın eşlik etmesini deneyin ve yazın bana.
Bakalım nasıl bir deneyim yaşayacaksınız?
Paylaş