Paylaş
Onun olay yaratan “Bitch Better Have My Money” klibinden bahsediyorum.
Pornografik unsurları bir kenara bırakırsak bomba gibi bir klip çekmiş diyebilirim.
Yanına bir manken al, sevgili gibi davran, sarıl, oynaş, dağ tepe gez, şarkını söyle kliplerinden fena halde sıkılmış biri olarak böyle içi dolu, bir konusu olan, çalışılmış, uğraşılmış kliplerin önünde eğiliyorum.
Klip, çekimleri, kurgusu ve oyunculuklarıyla (Mads Mikkelsen sürprizi 10 numara) göz dolduruyor. Üstelik hikayesi de gerçekmiş.
2009 yılında muhasebecisi tarafından dolandırılan Rihanna, dava açarak adamı süründürmüştü. Ama hıncını alamamış ve karısına işkence ettiği bir klip çekmiş. 7 dakikalık, kısa film tadındaki klip çıplaklıktan daha çok şiddet unsurlarıyla konuşuluyor, aynı zamanda eleştiriliyor.
Şiddete özendirdiği gerekçesiyle ünlü şarkıcıyı polise şikayet edeceklerini, dava açacaklarını söyleyen köşe yazarları bile çıktı.
Her şey bir yana, Rihanna kısa film tadındaki bu sıra dışı klibiyle gündem olma, fark yaratma ve sağlam klip çekme konularında çıtayı hayli yükseğe koydu. Bundan sonra rakiplerinin işi
daha da zor.
Çiçekçinin ölümü
Geleceğini gördüm, hissettim ama önleyemedim, yapamadım dersiniz ya, işte en çok da o koyar insana.
Bendeki durum aynen böyle şu sıralar.
Bağdat Caddesi’nde yaşayanlar bilir.
Burası gündüz normal, aklı başında bir cadde, akşam “Hızlı ve Öfkeli” filmlerindekileri aratmayan bir yarış pisti.
Ben bildim bileli burada yarışlar oluyor.
Ve devlet buna göz yumuyor.
Yarışanların çoğu baba parası yiyen, alın teriyle para nasıl kazanılır bilmeyen, züppe, hız tutkunu zengin çocukları.
Ve bunlardan biri geçen gün tek derdi evine ekmek götürmek olan bir çiçekçiyi ezerek öldürdü.
2 Temmuz Perşembe günü köşemde yazmıştım Bağdat Caddesi’ndeki yarışlara polis müdahale etsin, yoksa kötü bir şeyler yaşanacak diye...
Linki burada http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/omur-gedik_119/serseri-dogdum_29430231.
Özellikle bu sıralar işin dozunun iyice arttığına bizzat şahit olmuştum çünkü.
Polisler araçların sağa sola park etmesinden başka bir şeyle ilgilenmiyordu.
Keşke bir değil, her gün yazsaydım.
O yazımdan bir hafta sonra yaşandı cinayet.
Çiçekçiyi öldüren sürücü, virajı olmayan Bağdat caddesinde, düz yolda direksiyon hakimiyeti kaybedecek kadar ne hızı yapıyordu, nasıl drift atıyordu, siz düşünün artık.
İmkansızı başarmış ne yazık ki!
Şimdi çiçekçinin öldüğü yerde “Bu köşede bir genç sürat hırsı yüzünden öldü, bu bir cinayettir” yazıyor.
Bu ülkede zenginler her şeyi yapabilir mantığı ortadan kalkmadığı sürece daha çok masum, gariban insan ölür.
Bağdat Caddesi dahil her caddeye, her ara sokağa kasis konulmalı,
hız denetimi yapılmalı, kamera sistemi kurulmalı, daha çok ceza kesilmeli.
Önlenebilir cinayetler gerçekten de önlenmeli.
Büyükler için boyama kitapları
Bilgisayarlar hayatımıza iyice girince, bazı sanat okulları bile çizim derslerini kaldırıp yerine teknik dersler koydular. Oysa çizmek, boyamak iyi eğitimli olmanın şartlarından biri.
Ayrıca konsantrasyonu güçlendiriyor, derin düşünebilmeyi ve bazen de kafa dağıtmayı sağlıyor.
İnsanoğlunun çizme, boyama, duyguları karalayarak ifade etme ihtiyacı ilk çağlara dayanıyor.
Ve ister kalem ister fırçayla olsun, çizme, boyama işi sadece sanatçıların tekelinde değil.
Ve bu aralar büyükler için boyama kitapları pek bir moda...
Ruh halinizi değiştirmek, sakinleşmek ya da kaybolan konsantrasyonunuzu yeniden kazanmak istiyorsanız, bu kitapları mutlaka deneyin derim.
Johanna Basford’un hem dünyada hem de Türkiye’de çok satan “Esrarengiz Bahçe” (Secret Garden) adlı kitabıyla sanat terapisine hemen başlayabilirsiniz.
Paylaş