Sadece eşi, sahibi değil!

MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, Abdullah Gül’e başbakanlığının ilk günlerinde “Eşiniz başını açsa ne iyi olur, öyle bir şey yaparsa sizin heykelinizi dikeriz” demiş.
Hayrünnisa Gül’ün kıyafetini, nasıl giyineceğini, neden Abdullah Gül’le tartışıyorlar!
Zaten her şeyi geçin, kıyafetini niye tartışıyorlar? Kime ne, özgürdür, istediğini yapar, giyer.
Son zamanlarda bir başka geyik de Kenan Doğulu ve Beren Saat üzerinden dönüyor.
Beren’in çok haberi çıkıyormuş, Kenan’ı geride bırakıp gölgeliyormuş.
Bunlar karakteri zayıf adamı eşinden ayırır. Allah’tan Kenan akıllıdır, sağlamdır, takmaz böyle şeyleri, gülüp geçiyordur.

Şevval Sam’ın üzüntüsü

Efsanevi yazar William Zinsser, “Mizah ve iyimserlik, aynı hayatta olduğu gibi, yazıların da rahatlatıcısı, akışkanıdır. Bunlara sahip olan şanslı yazarlar güne çok daha fazla özgüvenle başlarlar” der.
Bizde ne yazık ki bazı yazarlar hayat ve yazılarına dair felsefelerini bunun tam tersi üzerine kuruyor. Naim Dilmener, Şevval Sam’ın yeni albümüyle ilgili “Şarkılara, türkülere kıymayın efendiler” başlıklı yazısında eleştiriyi öyle abartmış ki iyimserlikten eser bırakmamış.
“Arada iyi hiçbir şey yok mu?” dedirten bu yazıya sosyal medyada ilk tepki söz yazarı Zeynep Talu’dan geldi, “Yürü Şevval” dedi Zeynep.
Şevval Sam’ın Twitter’a yazdıkları şaşkınlıkla kol kola giren bir iyimserlik taşıyordu, yine üslubunu bozmadı, “Ne diyeyim, herkes her şeyi beğenmek zorunda değil tabii, eleştiri sandım ama bayağı bir düşmanlık beslemiş sanki, anlam veremedim” diyerek üzüntüsünü gösterdi Şevval.
Eleştirirken dozu kaçıran yazarlara tavsiyem William Zinsser’in “İyi yazar olmak için iyimser olun” öğüdüne kulak vermeleri.


Kafesten Tiflis sokaklarına

İster Jumanji deyin, ister şu anda vizyonda olan Jurassic World’e benzetin.
Olan oldu.
Tiflis’teki sel sonrası hayvanat bahçesindeki hayvanlar kaçtı, sokaklara döküldü.
İnsanların yanında su aygırı yürüyor, caddelerde timsahlar var, ayılar, kaplanlar ortalarda.
Bence tam Jumanji.
Sel nedeniyle Tiflis’te ölen insanların olması son derece üzücü tabii.
Ama selin öldürmediği, özgürleştirdiği hayvanların bir kısmını da insanlar öldürdü.
Sizi bilmem ama benim çocukluk hayallerimden biri, hayvanat bahçesinden kaçan hayvanların oluşturduğu manzara.
Özgürlüğe yürüyüşleri, Nuh’un Gemisi’ne gider gibi. Ama hayallerimde onların vurulması yatmıyor tabii.
Önce hapset, gerekli önlemleri alma, kaçsınlar, sonra da vur.
Tipik insan işte, ne denebilir ki!
Keşke kalanlar daha fazla zarar görmeden, rehabilite edilse ve sonra doğaya, ait oldukları yerlere geri bırakılabilseler. Çevrenizde hayvanat bahçesi fikrini hâlâ destekleyenler varsa, tutsaklığın, küçücük kafeslerde sergi malzemesi olmanın ne demek olduğunu anlatın onlara.
Anlamayacak gibilerse, kendilerini aileleri ile birlikte hayvanat bahçesindeki bir kafeste düşünmelerini söyleyin.
Nasıl hissediyorlarmış, yazın bana!

Kedi rehberi

- Kedinize isim koyacaksınız sonu “e” ya da “i” ile biten isimler olsun. Kedilerin bu harflere duyarlı olduğu biliniyor.
- Arjantin’de ağaca çıkan Mincho adlı bir dişi kedi altı yıl boyunca ağaçta yaşayıp orada öldü. O altı yıl içinde de üç yavrusu oldu.
- En uzun yaşayan kedi Ma, 34. yaşını gördü. En fazla yavru rekoru 420 ile Dusty adlı bir kedide.
- Kediler kendilerini yalarken, idrarlarını yaptıkları kadar çok sıvı tüketiyorlar.
- Dişi kediler birden fazla erkek kediyle çiftleştikleri için aynı anda doğan yavruları farklı babalardan olabiliyor.
- Kediler kadınlarla daha fazla iletişime geçiyor, bunun nedeninin kadın sesinin daha tiz olması olduğu düşünülmekte.