Ruh eşim!

Eflatun, “önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır” diyor.

Haberin Devamı

Sahiplenmeye çalışmak kötü bir şey.
Ve aslında sahip olmak imkansız.
Sahip olmak için harcadığın çaba, zaman, gün gelir boşa çıkar ve tüm yaşadıkların felaketin olur.
Geçtiğimiz cuma vizyona giren “Ruh Eşim” (Cafe de Flore) tam da bunu anlatıyor.
İki kadının tutkuyla bağlanma, sahip olma ve bırakmakta zorlanma hikayesini.
Kadınlardan biri down sendromlu oğluna hayatını adayan ve onu kimseyle paylaşamayan bir anne. Oğlu bir kız arkadaşına tutkuyla bağlanınca bunu kaldıracak güce sahip olamıyor.
Diğer yanda ise lise aşkıyla evlenen ve ondan başka erkek tanımamış olan iki çocuk annesi bir kadın var.
Kocasına bir anne duygusuyla ve şefkatiyle bağlı. Adam başka birine aşık olduğunda bir türlü özgür bırakamıyor.
Ruh Eşim’in yönetmen koltuğunda “C.R.A.Z.Y.” filmiyle dünya çapında tanınmış olan Fransız Jean-Marc Vallee var.
Vanessa Paradis bu filmdeki rolüyle Genie Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu seçildi.
Müzik filmin önemli yapı taşlarından.
Pink Floyd’un nefes almamızı öğütleyen şarkısı (Breathe) bunların başında geliyor.
Filme adını veren ve karakterleri birbirine bağlayan şarkı “Cafe de Flore” ise Doctor Rockit’e ait.
“Ruh Eşim”, parçalı, geri dönüşlü ilginç anlatımıyla sıyrılan ve kendini farklı bir yere konumlandırmayı başaran bir film.
Yıllar sonra hatırlanacak olmasının en önemli nedenleri ilginç anlatım tarzı ve sahip olma sorunsalı üzerinden izleyiciyi ilerleyen her dakikasında avucunun içine alarak karmaşık bir duygu seline kaptırıyor olması.
Bir başkasına sahip olabilir miyiz gerçekten de?

Haberin Devamı

Sanatçı kulislerinde fotoğraf çektirmek

Dünyaca ünlü yıldızlar hayranlarını kuliste kabul etmek için ücret almaya başlamışlar.
Justin Bieber’i kulisinde ziyaret etmek 3500 dolar. Madonna’da bu rakam 2000 dolarlarda. Rihanna, Katy Perry de aynı uygulamayı yapanlar arasında. Çünkü kulise gelebilmek, fotoğraf çektirmek, konsere gelmekten çok daha özel. Sanatçıya maliyeti, sanatçıdan götürdükleri de yüksek bu görüşmelerin.
Neden mi?

Yapılan sosyolojik araştırmalar, konser sonrasında sanatçı ile fotoğraf çektirenlerin, görüşenlerin aynı sanatçının bir sonraki konserine gitme arzularının azaldığını gösteriyor.
Tipik bir sahip oldum, görev tamamlandı ruh hali. E fotoğraf da çektirdiğimize göre bu bizim için sıradanlaştı, artık bir başkasının peşinden koşabiliriz duygusu yerleşiyor.
Avrupalı menajerler bunun farkına çoktan varmış durumdalar.
Ne konser öncesinde ne de sonrasında kulislerde kuş uçuruyorlar.
Bunun bir benzerini Türkiye’de Tarkan’ın kulisinde görmüştüm. Tarkan’a ulaşmak kolay değildi. Bir de gösteri biter bitmez alanı terk eden Cem Yılmaz var ki, onun yöntemi de gayet akıllıca.
Röportaj yapmak için gittiğim Lenny Kravitz Barcelona konserinde de ilginç bir uygulama ile karşılaşmıştım.
Sadece turnesinin sponsoru olan firmanın fazla ücret ödeyenler arasından seçtiği 20 talihli ile toplu, tek bir fotoğraf çektirmişti Kravitz. Bu da kulis fotoğrafını parayla çektirmenin bir başka yolu işte.
Bizde bu işi paraya döken sanatçıyı topa koyarlar diye düşünsem de dünyadaki trende ilk kim uyacak merakla da bekliyorum.

Haberin Devamı

Biraz da erkek fotoğrafı görelim

Gülben Ergen’le başlayan talihsiz yaz fotoğrafları serisine gelen “hep kadınların falsolarını haber yapıyorsunuz” tepkilerinin ilk kurbanı Uğur Yücel oldu.
Cumartesi günkü Kelebek’te Deniz Seki’nin bikinili ve kilolu haberinin yanında Uğur Yücel’in de göbek salmış Bodrum fotoğraflarını gördük.
Bunlar haber midir tartışmasında “evet haberdir” tarafında duranlardanım.
Ünlülerin iyi kötü tüm fotoğrafları dünyanın her yerinde basının malzemesidir.
Kötü malzeme vermek istemeyen ya kendine dikkat eder ya da denize gireceği yere.
İkisini de yapmıyorsa çıkacak haberlere katlanmak zorundadır.
Diğer yanda, Uğur Yücel alınmasın lütfen, tavrım şahsına değil ama sadece kadınların değil erkeklerin de hedef tahtasında olmasına sevindim.
Her zaman iyi görünmek zorunda olma yükü kadınların tek başına taşıması için fazla ağırdı.

Haberin Devamı

Temel Reis yine de haklıymış

Annelerimizin ve Temel Reis’in baskılarıyla yediğimiz ıspanaktaki demir miktarının söylenenden çok daha az olduğunu öğrendiğimizde ne üzülmüştük.
Bilim adamları hesaplama sırasında bir sıfırı fazla koymuşlardı. Ispanakta o kadar da çok demir yoktu.
Yani boşuna yemiştik onca ıspanağı.
Hatta sonrasında yemeyi bırakmıştık da. Şimdi yeniden başlayabiliriz.
Oregon Üniversitesi’nin araştırmasına göre ıspanak pişmiş etteki kanserojen maddelerin etkisini ortadan kaldırarak kolon kanserini önlüyor. Ispanak yemeye ve Temel Reis’e teşekkür etmeye devam!

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları