Hani hepimiz dört gözle onu bekliyor, muhteşem olacağı dört bir köşeden duyurulan konser için heyecanlanıyoruz ya. Benim heyecanım şimdilerde kızgınlığa ve öfkeye döndü. Meğerse Rihanna da kürk ve deri meraklısıymış, yani ceset giyenler arasındaymış! Sinema yazarı arkadaşım, hayvan dostu sevgili Ali Ulvi Uyanık, “Ömür bu sayfayı mutlaka incelemelisin” dediği an işi gücü bırakır, dediğini yaparım. Yine öyle yaptım ve PETA’nın internetteki sayfasında şok fotoğraf ve yazılarla karşılaştım. “2010’da ceset giyenler” diyordu yazının başlığında. Altında ise Rihanna’nın da aralarında olduğu ünlülerin adları ve cesetli fotoğrafları sıralanıyordu. PETA’nın listesinin en üst sırasında yılan derisi çantasından kürküne ve deri pantolonuna kadar tepeden tırnağa ceset giyen Catherine Zeta-Jones var. Kara listeme alındı bile. Diğer isimler Jennifer Lopez, Aretha Franklin, Jessica Simpson, Goldie Hawn, Kate Hudson (severdim de kendisini), Rihanna... Her birine güzel cümleler döşenmiş PETA’cılar, ellerine sağlık. Rihanna’nın bembeyaz kürk paltosuyla verdiği pozun altında ise “O güzel gözlerini aç, senin gardırobun için dövülen, boğulan, elektrik verilen hayvanların acısını gör, hisset” yazıyor. Rihanna ıstanbul’a geldiğinde olur da basın toplantısı yaparsa ona sorulacak ilk soru neden ceset giydiği olmalıdır. Kuruçeşme Arena’daki konserinde de hayvan hakları savunucularının protestolarına hazır olsun.
O kedi kurtarır Turan’ı
Beni bilen, az çok birlikte vakit geçirenler, hayvanlar konusunda ne kadar hassas ve biraz da deli olduğumu bilirler. Karşıdan karşıya geçen köpek görsem kendimi yola atar trafik polisi gibi arabaları durdururum. 2006 Oscar aday adayımız Dondurmam Gaymak’ın başrol oyuncusu Turan Özdemir’in de benden farkı yokmuş. Okumuşsunuzdur; Turan, Bodrum’da yol ortasındaki bir kediyi kurtarırken hız sınırını aşan bir motosikletin çarpması sonucu beyin kanaması geçirdi. Kendisinin sağlık durumunu, yakın arkadaşı, Dondurmam Gaymak’ın yönetmeni Yüksel Aksu’dan takip ediyorum. Bu yazıyı yazarken daha iyi olduğu müjdesini almıştım. Daha da iyi olacağına inanıyorum, o kedi iyileştirecek onu. Yüksel Aksu, Turan’ın hayvan ve doğa sevgisini bildiğinden kazayla ilgili olarak şöyle dedi: “Turan’a da böyle bir kaza yakışırdı zaten.” Ne diyeyim, kaderimde kaza geçirmek varsa, benimki de böyle olsun...
Arıza Russell inkarlarda
Son Robin Hood Russell Crowe asi çıktı. Gerçi biliyorduk ne kadar arıza olduğunu (bkz. 2005 yılında New York’ta otel görevlisine telefon fırlatması) ama şimdi iyice damgalandı. Nicole LaPorte’un Dreamworks üzerine yazdığı kitaba göre Russell Crowe, Gladyatör filminin çekimleri sırasında sabahın 03.00’ünde yapımcılardan birini ölümle tehdit etmiş. Crowe’un 77 yaşındaki Branko Lusting’e “Seni Allah’ın belası, seni ellerimle öldüreceğim” demesinin nedeni asistanına yeterli ödemenin yapılmamış olması. Adamcağız bu durum karşısına hemen Spielberg’i arayıp, filmi bırakmak istediğini söylemiş tabii. Crowe’un ekibini koruması, gözetmesi on puan, ama yaşlı bir yapımcıya savurduğu tehditler çok puan götürür. Russell Crowe’un Gladyatör setinde yaptıkları bu kadar da değil üstelik. Crowe, Gladyatör’ün “Öcümü alacağım, bu dünyada ya da sonrakinde” cümlesini söylememekte direnmiş. Ridley Scott’la birbirlerine girme noktasına geldiklerinde ise “Bok gibi bir cümle ama ben büyük bir aktörüm, bunu bile düzgün hale getirebilirim” demiş. Kitapta Crowe’un iki kez seti terk ettiği de yazılı. Ünkü aktör ise inkarlarda. Ama twitter üzerinden inkar ederken bile kendisiyle ilgili iddiaları doğrular gibi: “Kitapta yazılanlar doğru değil, harcanan kağıda yazık, biri k..ından uydurmuş...” Yürü be Russell, kim tutar seni!
Ambulans motosikletler
Ambulans sireni duyup da içi fena olmayan var mı? Üstelik o siren bir geldi mi çok da zor gider, yavaş yavaş yaklaşır, zor uzaklaşır. Gidemez çünkü. Günün her saatinde her yerinde trafik varken nereye gitsin! Ambulansların hedefe varamaması, normal şeritlerden farkı kalmayan emniyet şeritlerinde tıkanıp kalması ve sonucunda kaza yerine geç ulaşmasıyla ilgili kabus sona eriyor. Geçen gece TRT FM’deki programımıza bir sağlık eğitmeni bağlandı. Klasik “Sizi biraz tanıyalım” sorusuna verdiği cevaptan sonra motosikletli ilk yardım ekiplerini eğiten bir sağlık çalışanı olduğunu öğrendik. Meğerse, ambulansların trafiğe takıldığı, kaza yerine ulaşamadığı durumlarda artık ilk yardımı yapabilecek motosikletli doktorlar gönderiliyormuş. Ben bugüne dek yollarda daha bir tanesine rastlamadım ama böyle bir hizmetin varlığı bile sevindirici. Umarım sayıları çoğalır ve yollarda yardım bekleyen hastalar trafiğin gazabından kurtulur.