Geçen cuma Mehmet Ali Erbil’in doğum günü partisine gittim. Erbil o gece hem doğum gününü hem de "Çarkıfelek"in yeniden başlamış olmasını kutladı.
Mehmet Ali Erbil’in olduğu yerde kahkaha eksik olmuyor. Konu aynı saatlerde yayınlanan "Çarkıfelek" ve "Yaprak Dökümü"ne geldi bir ara. İki programın reyting savaşından konuşulurken Erbil dayanamadı, "Reşat Nuri Güntekin hálá yazıp gönderiyor mu, nasıl oluyor da bu dizi bu kadar uzadı" diyerek espriyi patlattı.
Buradan çıkabilecek yanlış anlamaları önlemek için "Yaprak Dökümü"nün uyarlamasında kitaba sadık kalındığını söylemem gerek. O ince kitaptan yıllar süren bir dizinin nasıl çıktığına gelince. İşte bu noktada senaryo yazarının becerisi devreye giriyor. Onca ucuz senaryo ürünü dizi varken bir edebiyat uyarlamasını izlettirmiş ve bu kadar uzun soluklu olmasını sağlamış olmaları büyük bir başarı.
Bir söz de dizinin son günlerde dillerden düşmeyen o damardan şarkısı için.
Ferhat Göçer’in sesinden dinlediğimiz, Sezen Aksu bombası "Takvim", DMC’nin Sevgililer Günü için çıkarttığı "Aşkın Son Şarkıları" adlı albümde yer alıyor. Sırf bu parça için bile alınabilecek bir albüm olduğunu söylemeye gerek yok herhalde.
Not: "Aşkın Son Şarkıları"na eşlik edecek bir DVD seti arayanlar Kanal D Home Video’dan çıkan Sevgililer Günü’ne özel DVD setini alabilirler. "İlk Aşk", "Material Girls" ve "NIOBE Burca’a Göre Aşk"ın DVD’leri Sevgililer Günü için özel hazırlanan kutusunda 14 YTL’lik fiyatıyla satılıyor.
Sinemacılar nereye gitmez
Deniz Akkaya’nın deyimiyle ’Cihangir tayfası’nı düşünüyorum gözlerim kapalı.
Nejat İşler It’s a Joke’da, Fikret Kuşkan Papermoon’da, Kenan İmirzalıoğlu Cahide’de (bu arada İzzet Çapa’ya ufak bir not: Cahide kapanmasın, kapanırsa da hemen açılsın lütfen), Şener Şen Reina’da, Hümeyra Güverte’de, Yavuz Bingöl Lucca’da...
Bu liste uzar gider tabii.
Ama ben bunları ancak gözüm kapalıyken, rüyamda görürüm. Saydığım bu lüks restoranlar ve gece kulüpleri dolar taşar ama sinemacıları geceleri buralarda görmek zordur.
Onlar kendilerini rahat hissettikleri, kendi iş çevrelerinden insanları görmeleri garanti olan Cihangir ve Beyoğlu’na takılırlar. Buralarda dünya, memleket meseleleri de konuşulur, iş de. Kaç dizi, kaç film Cihangir kafelerinde şekillenmiştir bir bilseniz.
Cihangir, yapımcıların, yönetmenlerin, oyuncuların, sinema ve tiyatroyla ilgili herkesin toplandığı, festival havasında bir mekándır.
Hatta onların oturma odası gibidir.
Evin oturma odası rahatsa, hele bir de dostlarla dolup taşıyorsa insan pek dışarı çıkmak istemez. Öyle değil mi?
Aşk bir yolculuktur
Sevgililer için en stresli gün hangisi derseniz cevabım 14 Şubat olur.
Kapitalizmin hazırladığı tuzaklardan biri desek de her Sevgililer Günü yaklaştığında (bkz. bugün!) sevgilimize ne sürpriz yapacağız, ne hediye alacağız diye kara kara düşünmeye başlarız.
’Sevgili’ ve ’kara kara düşünmek’ yan yana iyi gitmiyor ama gerçek de aynen böyle ne yazık ki!
Bugüne dek sevgili için hazırlanan en yaratıcı sürprizi "Elizabeth Town" adlı filmin finalinde görmüştüm. Öyle bir hediye var ki, orada insan izleyince bunu neden ben düşünemedim diye kızıyor kendine.
Orlando Bloom ve Kirsten Dunst’ın başrolleri oynadığı filmin o sahneleri aşkın bir yolculuk olduğunu anlatıyor.
Kız sevdiğine aşk şarkılarından oluşan bir CD ve o şarkları dinlerken gideceği özel yerleri gösteren, sevgi dolu sözcüklerle süslediği bir yol haritası hazırlıyor. Yolun sonunda da onu bekliyor.
İşte size dünyanın en pahalı hediyesinden bile daha değerli bir hediye.