Paylaş
Telefonum çaldı, arayan Özcan Deniz... “Yeni çektiğim gerilim filmini bitirdim, bu gece birlikte izler miyiz?” dedi.
Havayı ve atmosferi de ona göre ayarladı herhalde dedim, tam da gerilim filmi havası.
Ve gök gürültüleri arasında yola çıktım.
Evindeki sinema odasını kararttık ve film başladı.
Filmin adı Öteki Taraf.
Aslında bir yeniden çevrim, hem de benim önemli bulduğum bir yönetmenin filminin yeniden çevrimi.
Ama Özcan hikayeyi öyle bir değiştirmiş ki, orijinalinin çok çok üstüne çıkmış.
Kafalar karışmasın diye filmi ve o yönetmeni yazmıyorum.
Özcan, film çıktıktan sonra söyler zaten.
Öteki Taraf’ın başrollerinde Özcan Deniz, Meryem Uzerli ve Aslı Enver var.
Özellikle ikinci yarısında tek bir mekanda, sadece bu üç kişi arasında geçen bir film.
Az mekan ve sayılı oyuncuyla, 100 dakika boyunca heyecanı bir an olsun düşürmemiş olması en büyük başarısı.
Öteki Taraf, ilişkileri, aşkı, kıskançlığı, intikamı konu alan bir psikolojik gerilim.
Korku öğeleri de barındırıyor içinde ama asıl korkutan filmin kadınları arasındaki gerginlik.
Aslı Enver ve Meryem Uzerli rollerinin hakkını vermişler.
Ben Öteki Taraf’ta günümüze yakın pek çok alt başlık gördüm.
Çok önce çekilmiş olmasına rağmen Vatan Şaşmaz olayını hatırlatan yanları da vardı, #kocamadokunma hashtag’ine yakın yanları da.
Yani altı boş bir gerilim filmi çekmemiş Özcan Deniz.
Türk sinemasında es geçilen bu türün iyi bir örneğine imza atmış.
Aralık başında vizyona girecek olan Öteki Taraf’ı izleyenler, çıkışta senaryonun içeriğini ve filmi uzun uzun konuşacaklardır.
Özcan korku filmi hayranı çıktı
Özcan Deniz, yakın çevresinin karşı çıkmasına rağmen korku-gerilim türünde bir filmde çekti. Bunun nedeni korkunun, gerilimin aslında sevdiği tür olması.
Romantik komedilerden sonra bu hamleyi bekliyordum aslında ben Özcan’dan.
Bundan 10-15 yıl önce bahsediyordu bana korku filmi sevdasından ve bu türde film çekmek istediğinden...
Daha o zamanlarda anlattığı “Dört Duvar Cehennem” adlı senaryosu hâlâ çekmecesindeymiş.
Öteki Taraf’tan sonra o senaryonun da gün yüzüne çıkmasını bekliyorum ben.
Gişe yapıyor, izleniyor diye komedileri dayıyorlar Türk izleyicisine.
Ama cinsiz, hocasız, şeytansız korkutabilen, insanı koltuğuna yapıştıran psikolojik gerilimlere de yol açmak lazım.
Özcan Deniz bu alanda öncülük yaptığı için alkışı hak ediyor.
Tedaviden bize ne!
Bildiğiniz gibi dernekler, projelerden gelen paralar ve bağışlarla dönüyor.
Biz de Haçiko Derneği olarak SMS kampanyaları gibi bağış kampanyalarına ağırlık veriyoruz ki, bize gelen talepleri karşılayabilelim. Ama her yerde yolumuzu kesiyorlar.
Biz en son tedavi için yardım toplama izni istemiştik.
Çünkü her gün onlarca, yüzlerce telefon alıyoruz, insanlar sokakta buldukları yaralı hayvanların tedavi masraflarını karşılayamadıkları için bizden yardım istiyor.
Söz konusu masrafları tahmin bile edemezsiniz, altından kalkmamız neredeyse imkansız.
Dernekler birliğinin bizim bu masraflar için yardım toplama talebimizi reddetme gerekçesi ise komik; sokak hayvanlarının tedavisinden yerel yönetimler sorumluymuş!
Sanırım dalga geçiyorlar, yerel yönetimlerin barınak ya da bakım evleri sokaktaki yaralı hayvan tedavilerini karşılayabiliyor mu?
Belediyelerin adım başı veterineri var da biz mi bilmiyoruz!
İnsanlar sokaklarında buldukları yaralı hayvanları en yakın veterinere yetiştiriyorlar ve para yardımı için bizleri arıyorlar.
Belediyeler sorumlu oldukları kısırlaştırmayı bile doğru dürüst yapamazken her tedaviye nasıl koşacaklar Allah aşkına!
Şu yönetmeliklerin bir kere de derneklerin lehine değiştiğini görsem dişimi kıracağım.
Paylaş