Paylaş
Oscar’lar giderek festivallere benziyor.
İyi ama az izlenen filmler yarışıyor ve konuşuluyor.
Gerek dünya gerekse Türkiye’de Oscar reytinglerinin bu yıl iyi gelmeyeceğini tahmin etmek hiç de güç değil.
Yüzde yüz!
Geçen hafta Kelebek’te Oscar tahminlerimi yazmıştım (bkz. perşembe günkü köşe yazım). Son yıllarda olduğu gibi bu yıl da Oscar tahminlerim yüzde yüz tuttu. Şans oyunlarını sevmem ama Oscar lotodaki şansımı Milli Piyango ve Süper Loto’da da denemeye karar vermiş bulunmaktayım.
Üzgünüm Tayga!
Neil Patrick Harris geceyi kötü sundu deyince kendisini How I Met Your Mother’dan ötürü pek bir seven kızım Tayga üzüldü ama bunu yazmak zorundayım.
Neil Patrick beyaz donla sahneye fırlamasının dışında gece boyunca pek bir varlık gösteremedi.
Oscar tarihinin en kötü sunucusu ödülü verilse açık ara kazanır.
Zaten bence gecenin esprisini sunucu değil de Sean Penn, törene Birdman filmi ile damgasını vuran Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzales Inarritu’yu çağırırken patlattı: Bu adama Greencard’ı kim verdi?
Not: Penn’in “Bu adama Green Card’ı kim verdi?” cümlesine iliştirdiği küfürü buraya yazamadım tabii. Orijinalinden izler duyarsınız.
Ve ego kazandı!
En İyi Yönetmen Ödülü’nü almak üzere sahneye çıkan Alejandro Gonzales Inarritu, çelişkilerle dolu konuşmasıyla hayrete düşürdü. “Ego fena bir şeydir, gerçek sanatta film yapımcıları kıyaslanamaz, rekabet ettirilemez, yarıştırılamaz” deyip En İyi Yönetmen Oscar’ını havaya kaldırması ikilemlerin, kafa karışıklığının zirvesi sanırım.
Lady Gaga şaşırttı
Türkiye’deki konserinde Niran Ünsal kızımızın “düzgün giyin” çağrılarına kulak vermeyip çılgınlıkta sınır tanımayan Lady Gaga, Oscar töreninde ne kadar da hanım hanımcıktı (kırmızı bulaşık eldivenleri hariç!).
Hem sesi hem de döktürdüğü performansıyla beğeni topladı.
Hatta ilk kez gözümüze güzel bile göründü.
Anlaşılan kısa bir süre önce kalp şeklindeki elmas yüzükle evlenme teklifi yapan taze nişanlı Taylor Kinney, Gaga’ya hayli yaramış.
Genç eş konuşması
Julianne Moore’un Alzheimer hastasını canlandırdığı Still Alice filmi ile Oscar’ı almasına kesin gözüyle bakılıyordu.
Ama ödül konuşması sürpriz oldu.
Şu cümleleriyle kendisinden yaşça küçük bir eşi olduğunu da anlamış olduk:
“Bir yerde okumuştum, Oscar almak insanı beş yaş gençleştiriyormuş. Bu ödül için teşekkür etmek istiyorum çünkü eşim benden daha genç!”
Bunu diyen Moore’un son ve en önemli teşekkürü eşine ve ailesine bırakması şaşırtmadı tabii.
Anne babanızı arayın
“Eğer şanslıysanız, anne ya da babanızdan biri ya da her ikisi de hayattaysa, onları arayın. Mesaj atmayın, mail yazmayın. Arayın. Sizinle ne kadar uzun konuşmak isterlerse o kadar dinleyin onları...”
Bence koca Oscar gecesinin en iyi konuşmasıydı bu. Whiplash’te gaddarlığından gına getiren müzik öğretmeni rolüyle Oscar’ı alan J.K. Simmons’a iş güç, aşk derken zaman zaman geri planda bıraktığımız anne babalarımızı hatırlattığı için binlerce teşekkür.
Paylaş