Oscar’ı Cannes’da yuhalanan film aldı

Son aylarda gecem gündüzüme karışmış olduğundan 80. Oscar törenini izlerken hiç zorlanmadım. Benim gibi sabahlayamayacak olanlar için de tüm detayları not aldım tabii.

İşte ortaya karışık Oscar töreni izlenimlerim:

n Oscar töreni günü, her daim güneşli Los Angeles’ta hava kapalıydı. En İyi Film ödülüne aday olan filmlerin ağırlığı ve karamsarlığı havayı da etkilemişti herhalde. Los Angeles, aday olamayanlara bakıp, nerede "Bourne Ultimatum", nerede "Zodiac", nerede "Karayip Korsanları" diye ağlıyordu.

n Kırmızı halı şaşaadan uzak, pek bir sönük geçti. Tüm umutlar Johnny Depp’e bağlandı bir ara. Depp gecikince gelişi de olay oldu. Ee, assolistler geç gelir. Ne kadar geç o kadar iyi, o kadar havalı!

n Bu yıl şiddet dozu yüksek, karanlık, yavaş ilerleyen filmler adaydı Oscar’a. Oscar töreninin kırmızı halı sunucuları "Kefaret"i (Atonement) izlerken sıkıldıklarını açıklamaktan çekinmediler. Bizde olsa patavatsızlık olarak algılanır. Oysa insan rahat olmalı. Kimden, neyi, niye gizleyeceğiz ki! Böyle açık sözlü sunucular Oscar’a yakıştı bence.

TEK OMUZ MODASI

n
Anne Hathaway’in kıpkırmızı tek omuz elbisesine övgüler yağdı. Çoğu yıldız sözleşmiş gibi tek omuzlu giymişti zaten. Bu yıl tek omuz ve kırmızı modası varmış. Böylece ben de modadan hiç anlamadığımı anlamış oldum. Ne kırmızıyı ne de tek omzu severim. NTV’de kırmızı halıyı yorumlayan Ece Sükan’ın beğenmediği ne kadar elbise varsa da bayıldım ayrıca! Jessica Alba’nın iki omzu açıkta bırakan koyu renk elbisesi müthişti bence.

n En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu pek çoğumuzun Oscar totosunu yatırdı. Yaşı gereği Ruby Dee’yi ıskalamazlar diyordum. O olmazsa Cate Blanchett olacaktı. Akademi üyeleri Tilda Swinton dediler.

AŞKA TEŞEKKÜRLER

n
Bu yıl tören çok hızlı ilerledi. Nasıl geçtiğini anlamadık. Gelecek yıllarda hatırlanacak pek bir şey de yoktu bence. Asık, heyecansız ve mutsuz görünen yüzler hariç tabii.

n En çok Marion Cotillard’ın Oscar almasına sevindim. Edith Piaf’ı canlandırdığı La Mome’da süperdi ve hak ettiği ödülü aldı. "Bu şehirde (Los Angeles) melekler olduğu doğru" dedi ödülü alırken. Ve bir de aşka teşekkür etti. Böylece gecenin en güzel cümlesini de kurmuş oldu bence.

AND THE BABY GOES TO...

n
En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ve En Uyarlama Senaryo ödüllerini alarak geceye damgasını vuran "İhtiyarlara Yer Yok" (No Country For Old Men) geçtiğimiz yıl Cannes’dan eli boş dönmüştü. Çok iyi hatırlıyorum; film, Cannes’daki gösterimi sırasında Avrupalı eleştirmenler tarafından yuhalanmıştı. Altın Palmiye olmadı Oscar verdiler. Amerika için boşuna "Yeni Dünya" demiyorlar!

n Ve işte gecenin esprisi: Sunucu Jon Stewart törendeki hamile oyunculardan söz etti bir ara. Jessica Alba, Kate Blanchett ve Nicole Kidman’ın bebek beklediklerini açıkladı. Ve bebeği kime gönderdi biliyor musunuz? Angelina Jolie’ye...

Bunlar da halkın Oscarları

Oscarlar da artık festivallere döndü. Ödüller halkın beğenmediği, izlemediği filmlere gidiyor.

Bir araştırma yapılmış. 1.100 Amerikalıya "Siz olsanız Oscar’ı kime verirdiniz?" diye sormuşlar. Ve aday olmasına bile şans gözüyle bakılan "Juno", favori filmler "Kan Dökülecek" ve "İhtiyarlara Yer Yok"u sollayıp halkın Oscar’ını almış. Halkın En iyi Kadın Oyuncu dalındaki favorisi ise "Juno"nun 20 yaşındaki oyuncusu Ellen Page olmuş. En İyi Erkek Oyuncu dalında ise yakışıklı Johhny Depp zirveye oturmakta zorlanmamış.

Bunların hiçbiri Oscar’ı alamadı tabii.

Ben de halktan biri olarak hemen görüşümü bildireyim. Brad Pitt’in Jesse James tiplemesiyle Oscar’a aday gösterilmemesine fena halde bozuldum.

Dikkate alırlar mı bilmiyorum tabii!
Yazarın Tüm Yazıları