Ömür Göksel’in eşekliği

“Hüzünle mizah arasında sıkışmış akordiyon gibi bir adam” diyor kendisi için.Ama gülen yüzü de hiç eksik olmuyor.

Haberin Devamı

Ömür Göksel’in eşekliği

Selçuk Ural, “Hep gülüyorsun, bir tane gülmeyen resmini görmedim” demiş bir gün.
“Eşekliğimdendir” cevabını vermiş.
Ne güzel gözlemlemiş, gerçekten de eşeklerin yüzü hep güler.
Ve ne iyi ki hayvanlardan böyle pozitif benzetmelerle bahseden birileri var.
Çok sevdiğim adaşımdan, Ömür Göksel’den söz ediyorum.
Sayfalarındaki QR kodu telefona okutunca YouTube’a, şarkılara yönlenen “Cebimde Saklı Şarkılar” adlı kitabı çıkalı 2 yıl oldu. Gerçekten de şahane fikir, kitaptan şarkılara yolculuk ediyorsunuz.
Kendisi, sıkı durun inanamayacaksınız ama 82 yaşında.
Ve sadece iki radyo, bir televizyon programı yapmakla kalmayıp konser vermeye de devam ediyor.
Eskiden 4 saat sahnede kalırlarmış.
Şimdi hâlâ o günlerden kalan performansla saatlerce kesintisiz şarkı söyleyebiliyor.
Geçtiğimiz yıllarda İzmir 30’uncu Caz Festivali kapsamında izleyenlere 2 saat süren bir müzik şöleni yaşatmış ve kendisine hayran bırakmıştı. Sonsuz bir repertuvara sahip yaşayan bir efsaneden bahsediyorum.
Allah adı gibi uzun ömürler versin ve biz onu hep dinleyebilelim.

Sabah partisi

Haberin Devamı

Sabah partisini ben ilk kez duydum.
Yeni modaymış ve dünyayı olduğu gibi bizim buraları da kasıp kavuruyormuş.
İnsanlar, çoğu öğrenci tabii, spor sonrası bir araya gelip kahve içerek, müzik dinleyip dans ederek sabah partisi yapıyormuş. Yer de Bebek, muhtemelen Boğaziçili tayfadır diye düşünmedim değil.
Dediğim gibi bu trend dünyada da yayılıyormuş. Alkol yok, sadece kahve, yani oldukça sağlıklı.
Spor yapmak ve eğlenmek isteyenler için harika, motive edici, ben bayıldım. Bundan sonrası için gecelemektense, sabah partilemeyi tercih edebilirim.
Tabii bunun için önce sabah erken kalkmaya ve spor yapmaya başlamam lazım. 2025 hedefim bu olsun.

Geri dönülmek istenen yıl

Teoman, konserlerinin açılışında gösterdiği videoya “Berbat bir yıldı 1994” diye başlar ve o yılla ilgili tüm sıkıntılarını sayar, döker.
Bu aralar, 2025’e girerken, insanlara geri dönmek istedikleri yılı soruyorlar.
Ben buna net bir yıl söylemek yerine, üniversite yıllarım diyorum genelde.
Ama dönmek istediğimiz değil de dönmek istemediğimiz yılı sorsalar daha net cevaplar alacaklar belki de.
Olumsuzluklar, hayatımızı, akışımızı berbat eden olaylar daha sağlam yer ediniyor kafamızda.
Teoman’ın 1994’ü, sizde hangi yıl peki?

Yazarın Tüm Yazıları