Serdar Akar, Barda’yı çekmeye başladığında fısıltı gazetesi işbaşındaydı. Yılın en sert, en rahatsız edici filmi geliyordu.
Nejat İşler psikopat bir çete liderini oynayacak, bir barda esir aldığı gençlere türlü işkenceler yapacaktı.
2 Şubat’ta vizyona girecek Barda’yı izledim. Gerçekçi şiddet sahneleriyle sersem eden, sert bir film olmuş.
3. sayfa haberlerini sıradan olaylarmış gibi okuyup geçenlerdenseniz, bu filmden sonra o haberlere eminim çok daha farklı bir gözle bakacaksınız.
Filmin sürpriz konukları var; Teoman bar müşterilerinden biri mesela!
Çağan Irmak, Zeki Demirkubuz, Selim Demirdelen ve Cemal Şan da kısa rollerle kamera karşısına geçmişler. Üstelik onların olduğu sahnede yanlarında Serdar Akar da var. Beş yönetmen yan yana yani!
Barda’yı izledikten sonra şöyle bir durup, Nejat İşler’in bu dünyada Çağan Irmak’tan çekeceği varmış diye düşünüyor insan.
Çağan Irmak, senaryosunu yazdığı ve yönettiği Mustafa Hakkında Her Şey’de, Nejat İşler’e işkence gören taksi şoförü rolünü vermiş ve çekimler boyunca onu hayli zorlamıştı.
Çağan şimdi de Barda filminde, bu kez rolü gereği, Nejat’a zor anlar yaşatıyor.
Bu işin sonu nereye varacak merak etmeye başladım doğrusu!
Hangi filmi seçeceklerini şaşırdılar
Türk Sineması’nda yaşanan patlamaya paralel olarak bu yıl İstanbul Film Festivali’ndeki ulusal yarışmaya başvuran filmlerin sayısı 30’u geçti.
Durum böyle olunca da festival yönetimi çareyi yarışacak film sayısını 13-14’e (geçen yıl bu sayı 8’di) çıkarmakta buldu.
İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışması’nda Takva, Kader, Cenneti Beklerken ve İklimler gibi filmlerin yer alacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Bunların yanı sıra yakın zamanda gösterime giren Küçük Kıyamet ve Beynelmilel ile henüz vizyona girmemiş Barda, Mavi Gözlü Dev ve Polis filmlerinin de ulusal yarışmada yer alma ihtimali yüksek. Bunlara birkaç film daha eklenecek tabii.
Bu yıl yarışmanın çekişmeli geçeceğine şüphe yok. Ama asıl zorluğu bence jüri üyeleri çekecek. Filmler hem iddialı hem de sayıca oldukça fazlalar.
Not: Başvuruları 31 Ocak’ta sona erecek İstanbul Film Festivali’nde yer almak isteyen Türk filmlerinin üçte ikisinin yarışma dışı kalacağı kesin.
Festival yönetimi başvuran filmlerden bir kısmını yarışma dışı olarak programa almayı ve bu şekilde festivalin yabancı konuklarına Türk Sineması’ndan daha fazla örnek gösterebilmeyi hedefliyor.
Filmlerin kaderi
26. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ulusal yarışma jürisinin başkanının Ferzan Özpetek olduğunu daha önce yazmıştım. Jürinin yeni isimlerinin gazeteci Yıldırım Türker ve oyuncu Mehmet Günsur olduğu dünkü Hürriyet’te yer aldı. İstanbul Film Festivali’nde jüri olmak önemli. Çünkü jürinin kararları bir yerde Türk filmlerinin yurtdışı yolcuğunu başlatıyor, kaderini belirliyor.
Hatırlayın, Nuri Bilge Ceylan’ın Uzak adlı filmi Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmadan önce ilk kez İstanbul Film Festivali’nde gösterilmiş ve En İyi Türk Filmi seçilmişti.
Yine ilk defa İstanbul Film Festivali’nde gösterilen Ahmet Uluçay’ın Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak adlı filmi festivalde En İyi Türk Filmi ödülüne layık görülmüş, daha sonra da yurtdışında birçok önemli festivalden ödüller kazanmıştı.
Geçen yılın birincisi 5 Vakit de Toronto’dan Pusan Film Festivali’ne çok sayıda davet aldı. Bakalım bu yılki jüri hangi filmlerin kaderini çizecek...