Paylaş
Sizler için hiçbir eziyetten kaçınmadım ve Kutsal Damacana Dracoola’nın (ayarlarınızla oynamayın, senaryosunu Leman Kültür’ün efsane isimlerinden Ahmet Yılmaz’ın yazdığı filmin adı Drakula değil Dracoola) setinde çekim yaptığımız bu ilk bölümde ortama uyum sağlayayım, sürpriz yapayım diye makyaj altına yattım.
Böyle diyorum çünkü bildiğiniz makyajlardan değil bahsettiğim; vampir makyajı.
Derya Ergün’ün Brad Pitt’in oynadığı Vampirle Görüşme filminden yola çıkarak tasarladığı vampir makyajını Perihan Sarak uyguladı.
Perihan önce tebeşir gibi bembeyaz boyadı yüzümü. Sonra siyah lekeler yaptı daha da korkunç görünmem için. “Biraz allık sür bari” diye yalvardım, “ı ıhh” dedi.
“Canın sağ olsun, göz makyajımı güzel yap yeter o zaman” diyecek oldum, başladı kırmızıları döşemeye.
Siyah kalın kaşların altına, kırmızı far ve kırmızı göz içi kalemiyle aynaya bakınca sinirim bozuldu.
Drakula kılığındaki ?ahin Irmak beni görünce kahkahayı bastı. Ersin Korkut ise “uuu, çok korktum” diye dalgasını geçiverdi.
Biz Cinemania’nın ilk bölümünü Kutsal Damacana: Dracoola’nın setinde bu makyajla çektik işte.
Allah izleyeceklere kolaylık versin.
Beni böyle hatırlamayın, haftaya normale döneceğim!
Bu Lady Gaga’yı yerim ben
Dün twitter’da “Lady Gaga’nın çiğ etten elbise giymesi hakkında ne diyeceksiniz Ömür Hanım?” diye soranlar çoktu.
Üzerine, zorla öldürülen bir hayvanın etini giyerek moda yaratmaya çalışan, matah bir şeymiş gibi gururla poz veren bu saçma kadın için ne diyeyim ki?
Kim bilir ne açıklaması olacaktır (bir açıklama yapmak, yoksa da uydurmak zorunda kalabilir) ama yaptığı tümden saçmalık.
“Bir dirhem et bin ayıp örter” diyerek etini giydiği hayvanları yüceltmek, kendisini ise yerden yere vurmak niyetindeyim.
Hedef kitlesi olan genç neslin ona arkasını döndüğünü görür gibiyim.
Bundan sonra hayvanseverlerin gözü üzerinde olacak, satışları azalır, gözden düşerse hiç şaşmayacağım.
Gençler bu reklamdan yayılan kötü kokuları almıştır ne de olsa.
Onların çok köpeği var
Bayramda Bodrum’daki hayvan barınağını ziyaret ettim.
Orada yaşayan görevli Çetin ailesinin tek çocuğuna sordum, “Senin kaç köpeğin var?” diye. “Çok” dedi, “benim çok köpeğim var”...
Onlar 6 yıldır Bodrum-Torba’daki hayvan barınağında, 450 sokak köpeğiyle birlikte yaşıyorlar.
Anne Günyüz Çetin aynı zamanda Bodrum Hayvan Hakları Derneği üyelerinden. Dernek başkanı Füsun Uslu ve üyelerden sevgili Burcu benim geleceğimi söyleyince bayram ziyaretlerini kısa kesip barınağa dönmüşler.
Barınak çalışanları ve gönüllüleri Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’dan çok memnunlar. Eskiye göre barınağa çok daha fazla ilgi varmış belediyeden. Yazın çevre otellerden artık yemek akışı onlara yetiyor. Ama en büyük sorun kış aylarında. Belediye ve hayvanseverlerden destek bekliyorlar.
Tabii bir de yaz güneşinden ve kışın yağmurdan korunabilecekleri kapalı alanlar, hasta ve yaralı köpeklerin tedavisinin yapılabileceği, kısırlaştırma işlemlerinin gerçekleşeceği hijyenik bir klinik... Belediye başkanı eminim bir dahaki ziyaretimde bunları da çözmüş olacaktır.
Barınak köpeklerinin her birinin hikayesi farklı. Kimi ona arkasını dönenleri ısırdığı, kimi tavuk çaldığı, kimi çok havladığı, kimi ise yaz oyuncağı olarak alınıp terk edildiği için orada.
Tel örgülerin arkasında gün doldururken, temel ihtiyaçlarından sonra en fazla ihtiyaç duydukları şey biraz sevgi sanırım. Ama onu buralarda bulmak gerçekten de çok zor.
Ben Bodrum’da plaj yerine barınağa gidip, onlara kuru mama ve sevgi götürmüş olmanın huzurunu hissettim içimde. Ne demek istediğimi elinizde mamayla bir barınağa gidip, o hayvanlarla göz göze gelmeden anlamanız imkansız.
Paylaş