Paylaş
MTV seri halde Michael Jackson klipleri döndürüyor.
Ve ben o şahane klipleri izledikçe “yarı çıplak üç güzel kız, iki dans figürü, bir adet şarkı söyleyen zat” mantığıyla çekilen günümüz kliplerinden daha da soğuyorum.
22 milyon dolar bütçeli Michael Jackson filmi “Moonwalker”ı bir kenara bırakıp, sadece kliplerden konuştuğumuzda bile Jackson’ın sinema ve müziği bir araya getiren isim olduğunu görmek zor değil.
Ünlü şarkıcının tüm klipleri film tadında.
Ve kamera arkasında çok önemli yönetmenler var.
“Bad” Martin Scorsese, “Thriller” John Landis, “They Don’t Care About Us” Spike Lee ve “Who Is It?” David Fincher imzasını taşıyor.
1 milyon dolarlık bütçesiyle dudak uçuklatan “Thriller”, değme zombi filmlerine taş çıkaracak cinsten. Yer altından çıkan o yaratıkların Michael Jackson’la dansı süper. Michael’ın kurt adama dönüşmesi de gayet başarılı.
Michael Jackson’ın Elizabeth Taylor için yazdığı söylenen “Liberian Girl”ün (bu şarkıyı ‘Librarian Girl’, yani ‘Kütüphaneci Kız’ olarak bilenler çok, ama şarkının adı ‘Liberian Girl’, yani ‘Liberyalı Kız’) klibi Hollywood ünlüler geçidi gibi.
Kimler yok ki? Steven Spielberg’den John Travolta’ya, Paula Abdul’den Whoopi Goldberg’e, Danny Glover’dan Virginia Madsen’a kadar pek çok tanıdık yüz klip boyunca Michael Jakson’ı arıyor. Jackson ise klibin sonunda yönetmen olarak çıkıyor karşımıza.
“Liberian Girl”ü izlerken, bizde hangi şarkıcı, sinema ve müzik dünyasından bu kadar ünlüyü klibine oynatabilir acaba, diye düşünmeden edemiyor insan...
Benzer denemeler olmuştu ama “Liberian Girl” tarzı bir klibi henüz göremedik.
Zor ama olursa çok hoş bir prodüksiyon olur. Keşke birileri soyunsa bu işe.
Michael Jackson’ın en agresif ve en sevdiğim parçası “They Don’t Care About Us”a iki klip çekildi. Hapishanedeki çok tepki alınca, bir de Brezilya Çingene mahallesinde, davullarla olanı gelmişti. Ve tabii bir de Michael Jackson’ın sosyal konulara değinen parçaları var.
Onlarda Jacskon’ı görmüyoruz.
“Heal the World”de savaşı ve çocukları gösteriyor kamera. Ve insanın içine dokunuyor...
Ağlatıyor...
Gözyaşlarım iyileşmeyen, daha iyi hale gelmeyen dünya ve yaftalarla uğurladığımız Michael Jackson için.
Şükürler olsun ki, bunlar için ağlayabilenler hâlâ var...
Biz özeliz, daha gideriz
İlk stüdyo deneyimimde bir grup Fenerbahçeli’yle birlikte Beşiktaş şarkısı söylemiştim.
Tuhaf bir ortamdı ama çok da eğlenmiştim.
Geçen gün tek başıma taktım o kulaklığı.
Ve sadece yakın çevremin dinleyebileceği (merak etmeyin albüm çıkarmıyorum) ilk single’ımı elime almış oldum.
Sinan Akçıl’ın evine Bengü’nün “İki Melek” adlı son albümüne verdiği “Gelen Seni Soruyor” ve “Bu Yazı Bir Kenara Yaz” adlı parçaların son hallerini dinlemek için gitmiştim.
İç acıtan, duygu yüklü bir slow ve hareketli, kıpır kıpır “Bu Yazı Bir Kenara Yaz”. Bengü şarkıların hakkını vermiş. Yakında dinlersiniz.
Biz o arada Sinan Akçıl’ın sepetindeki diğer şarkılara bakmaya başladık.
Ve bir anda “Hadi birini birlikte söyleyelim” dedik.
Sözleri bana uymayanları hemen eledim ve sonunda “Biz Özeliz”de karar kıldım.
Bu şarkıyı kim albümüne alır, kim son sahibi olur bilemem.
Tek bildiğim, beni çok etkilediği...
“Bitiyor inan herkesin, kaybeden hep aşk o kesin, ama biz özeliz, daha gideriz, yıllara inat hâlâ ilk gün gibiyiz...”
“Biz Özeliz” bu sözlerle aşkları ve heyecanları hiç eksilmeyenlerin şarkısı olur bence...
Bodrum’a tatil demeyelim!
Bugün itibarıyla ben de Bodrum sezonunu açtım.
Ama tatil moduna girebilmiş değilim.
Çünkü buranın İstanbul’dan bir farkı yok.
Kiminle konuşsam Bodrum’da.
Önüm, arkam, sağım, solum herkes tanıdık. Aynı sohbetler, aynı muhabbetler, aynı dedikodular. İnsan tatilde yeni yüzler görmek, yenilenmek, kendini farklı bir
yerde hissetmek istiyor.
Bodrum’a gidip de tatile çıkıyorum diyenler kendilerini kandırmasınlar.
Tatile çıkmıyorlar, İstanbul’daki hayatlarını yazın Bodrum’da yaşıyorlar, o kadar...
Paylaş