Paylaş
Yüzde 80’i zengin olmak demiş. Yüzde 50’si buna ünlü olmayı eklemiş.
1938 yılında başlayan ve aralıksız olarak günümüze kadar devam eden, insanların doğuştan yaşlılığa mutluluklarının ölçüldüğü bir çalışma var; Harvard çalışması.
Buna göre mutluluk ne para ne de şöhretle geliyor.
Mutluluğun sırrı iyi ilişkilerde.
Yalnızlık ise mutsuz etmekle kalmıyor, erken öldürüyor, adeta zehirliyor. Sosyal olarak arkadaşlarına, topluma ve ailesine bağlı olan insanlar daha mutlu ve daha uzun yaşıyor.
Yalnız kalmayın derken sadece insanların etrafında insan olmasından bahsetmiyoruz.
Bir evlilikte de yalnız olabilirsiniz, kalabalık bir arkadaş grubunda da.
Yani kalabalık olmanın ve ilişkilerin kalitesi önemli.
Kötü, sevginin olmadığı bir evlilik, boşanmış olmaktan daha zararlı mesela.
50 yaşına hem özel hem sosyal hayatında ilişkilerden tatmin olarak girenlerin 80 yaşına da hem fiziksel hem de akıl sağlığı olarak iyi girdikleri ortaya çıktı. Kısacası güzel ilişkiler sadece vücudu değil beyni, zihni ve hafızayı da sağlıklı tutuyor.
Pandemi döneminde dostlukların ve aile ilişkilerinin değerini daha fazla anlamışken bunlara sıkı sıkıya sarılmakta ve hayat eski haline dönünce de unutmamakta fayda var.
Güzelmiş çirkinmiş ne fark eder ki
Arıza dizisinin sevilen oyuncularından Yağız Can Konyalı ile Hayatta Beşiktaş Radyo’da canlı yayında buluştuk.
2015 yılında Altın Portakal’da Behlül Dal Ödülü aldığı “Takım: Mahalle Aşkına” filmindeki oyunculuğuyla bendeki yeri ayrıdır Yağız Can’ın.
Hem okullu, hem yetenekli hem de yakışıklı bir oyuncu olmanın 3-0’lık avantajını nasıl yaşıyor diye sordum kendisine. Ve yeni nesil oyuncuların aslında okula, yakışıklılığa değil bizim yetenek ve başarı, onların ‘hüner’ dediği şeye önem verdiğini anladım.
“Bir kişinin hünerine, büyüsüne kapıldığınız zaman çirkin mi güzel mi hiçbir şeye takılmıyoruz ve o hüneri beğenip hayran oluyoruz” dedi Yağız Can.
Güzeli oynatırlar, çirkini söyletirler dönemi çoktan bitti diyebiliriz yani.
O zaman yeri gelmişken “Güzelmiş, çirkinmiş ne fark eder ki” diyen Müslüm Baba’nın önünde bir kez daha eğilelim.
Ve “deli gibi sevmek ruhumuzda var”ı da Yağız Can ile ortak noktamız olan Beşiktaş sevgisine bağlayarak noktayı koyalım.
JLo’nun fikrine bayıldım
Hiç böyle doğum günü hediyesi görmemiştim.
Ve keşke hep böyle yaratıcı doğum günü hediyeleri görsem.
Jennifer Lopez, kızı Emme’ye 13’üncü yaş gününde gitar dersi hediye etmiş.
Ama şimdi sıkı durun, Emme herhangi birinden değil, Lenny Kravitz’den almış dersi.
Bu hediye paha biçilmez sanırım.
Ve ölene dek o yaş günü hatırlanır.
Bu arada bizim Tayga’nın doğum günü de 2 Mart’ta.
Yani haftaya salı.
JLo’nun bu çılgın fikrinden sonra şimdi ben de sürpriz bir doğum günü hediyesi nasıl olur diye kara kara düşünmeye başladım.
Onu geçemem, benzer bir şey de yapmam ama illa ki farklı bir fikir geliştirebilirim.
Değişik bir şey bulursanız yazın bana.
Köpeklere kemik verilir mi?
Köpeklerin kemik yemesinin aslında faydası var. Kemik yiyerek büyüyen küçük ırklar, diş değiştirirken büyük rahatlık yaşıyor mesela.
Pet shop’larda satılan yapma kemiklerin hiçbir riski yok.
Kemirirken büyük keyif alıyorlar.
Evi kemirmelerini de engelliyor tabii.
Gerçek kemikler dendiğinde ise orada durmak lazım.
Vitamin, mineral ve kalsiyum açısından zengin olan bu gerçek kemikler onların kırıp yutamayacağı kadar büyük olmalı.
Aksi halde bağırsakların delinmesine kadar gidebiliyor bu durum. Kemik kemiren köpeklerin dişlerinin temiz, tartarsız ve daha sağlıklı olduğunu da eklemeden geçmeyeyim.
Paylaş