Paylaş
Metin Erksan’ın ölüm haberini alan Fatma Girik’in tepkisi bu olmuştu.
Gerçekten de Türk sinemasının devleri birer birer eksilirken eyvah dedirtiyor.
Salı günü toprağa verilen Metin Erksan, “Susuz Yaz”, “Sevmek Zamanı”, “Acı Hayat”, “Kuyu”, “Yılanların Öcü” gibi pek çok ölümsüz filme imza atmış bir usta.
Dünya Sinema Vakfı’nın başkanı Martin Scorsese, Türk sinemasının kayıp ve yıpranmış önemli filmlerinin bulunup yenilenmesi görevini Fatih Akın’a verdiğinde, Akın’ın aklına gelen ilk film Metin Erksan’ın 1964 yılında Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan “Susuz Yaz”ı olmuştu.
“Susuz Yaz”ın yenilenmiş kopyasını 2008 yılında Cannes’daki gösterimde Akın’ın yanı sıra filmin başrol oyuncuları Hülya Koçyiğit ve Ulvi Doğan’la birlikte izlemiştim.
Metin Erksan, Cannes’a gelememiş ama bir mektup yollamıştı... Mektubunda “Scorsese ve Akın’a 45 yıldır kayıp olan bir filmi herkesle buluşturdukları ve bu mucizeyi gerçekleştirdikleri için teşekkür ediyorum” diye yazıyordu.
Fatih Akın seçimini “1964 yılında bu kadar modern bir sinematografi olması çok önemli. Ayrıca bu filmin bir anahtar gibi olacağını düşünüyorum. Köyde çekilen bir film, batılıların ilgisini çekecektir. Türk sinemasında daha neler var diye merak uyandırabilir” diye açıklamıştı.
Metin Erksan’a, Türk sinemasına bıraktığı hazineler için ne kadar teşekkür etsek azdır.
Bu hazinelere gözümüz gibi bakmalı, Fatih Akın’ın başlattığı yolda onları yeni kuşaklar ve dünyayla buluşturmalıyız.
Murat Boz ve sosyal medya
Çin işkencesi sözü geçmişte kaldı.
Şimdilerde işkencenin en acımasız haline sosyal medya işkencesi diyorlar.
En son Twitter’da Murat Boz’a yazılanlara pes dedim.
Sanatçıların, ekran ve medya önünde olanların kendilerine, fiziklerine, özel yaşamlarına dikkat etmesi gerektiğine inananlardanım ama bazı dikkatsizliklere karşı yapılan eleştiri dalga geçme boyutunu bile aşınca (“Murat Boz kimin süt annesiymiş?”, “Meğer Murat Boz’a konserlerinde atılan sutyenlerin bir anlamı varmış” vs.) ister istemez insanda eleştirene karşı da tepki oluşuyor.
Eğildi diye fotoğrafta vücudu deforme duran Murat Boz’a internet üzerinden, özellikle de twitter’dan laf edenlerden ayna önüne geçip hafif öne eğilmelerini rica ediyorum.
Saçlar yerinde mi, göbek nasıl, ya memeler?
Bayan değil kadın
İnsanlar iki arada bir derede kalıyor çoğu zaman.
Kimisi bayan diyor (bayğan diyenlerden hiç söz etmeyeyim), orta yolu bulduğunu sanarak.
Kadın demek ayıpmış gibi.
Oysa erkekler nasıl cinsel kimliklerini gizlemiyorlarsa bizim de gizlemeye ihtiyacımız yok.
Baylar ve bayanlar derken tamam ama karşılığında erkek kelimesini kullandığınız hallerde bize bayan demeniz fena halde çiğ kaçıyor.
Bize kadın dediğinizde utanmıyoruz ya da bizi kirletmiş olmuyorsunuz.
Aynı şey lavabo tuvalet ikilisi için de geçerli.
Tuvalete gidiyorum demeye utananlar lavaboya gidiyorum diye kıvırıyorlar.
Korkmayın söyleyin; kadın, tuvalet.
Paylaş